Fotoğrafta Ecem ve Doğan, GIF'te tekrar Doğan var kdpsldsğ.
GIF için Doğan'ın Ecem'i gördüğündeki tepkisi diyebilir miyiiz? 😻
İyi okumalar <3
Kafamda davulların ötmesiyle gözlerimi araladım. Davul değilmiş, kapıymış. Kapıya alacaklı gibi vuran şahıs bu işleme devam ederken küfrederek yataktan kalktım. Ne güzel uyanış ama...
Gözlerimi kolumdaki saate çevirdiğimde öğlen ikiye geldiğini gördüm. Hayvan gibi uyumuşum anasını satayım. Kapıyı açtığımda görüş açıma giren boz ayı kaşlarımı çatmama sebep olurken Yankı, beni ittirip içeri girdi. Kapıyı arkasından kapatıp yanına ilerledim.
"Ne oluyor lan?"
"Ecem yok."
Yerinde durup telaşlı surat ifadesiyle bana döndüğünde gözlerimi kırpıştırdım. "Ne demek yok?"
"Basbayağı yok işte. Telefonuna ulaşılamıyor, evine baktık yok. Ata da görmemiş. Sabahtan beri onu arıyoruz, sen de anca uyu."
"Boşa tatava yapma Yankı. Bekle iki dakika."
Hızla lavaboya ilerleyip kendime gelmek için elimi yüzümü yıkadım ve odama geçip üstüme doğru düzgün bir şeyler geçirdim. Telefonumu elime aldığımda Hira ve Tunç'tan birçok cevapsız çağrı ile mesaj olduğunu gördüm. Nereye gitmiş olabilirdi bu kız?
Tunç'un numarasının üzerine tıklarken salona geçmiş, Yankı'yı da yanıma alarak çıkışa yönelmiştim. Vakit kaybetmek istemiyordum.
"Alo? Ulan iki saat fazla uyuyayım dedim, neler olmuş."
"Doğan, şakanın sırası değil. Ecem'i bulmamız gerek. Biz gidebileceğini düşündüğümüz her yere baktık ama yoktu. Sen de aklına gelen yerleri kontrol et."
"Tamam, haber veririm." diye mırıldanıp telefonu kapattım. Yankı, yüzüme meraklı bir bakış attığında sert bir nefes verip ona açıklama yaparken adımlarımı hızlandırdım.
Ecem'le hep gittiğimiz kafelere, parklara ve dolaştığımız sokaklara baktık fakat yer yarılmıştı da içine girmişti kız sanki. Hiçbir yerde yoktu, oralara uğramamıştı bile.
Birden aklıma dank eden ihtimalle durup gözlerimi Yankı'ya çevirdim. "Bugünün tarihi ne?" diye sordum korkuyla.
"9 Temmuz. Neden?"
"Hasiktir, nasıl unuttum?" Ellerimi yüzüme götürüp sıvazlarken derin bir nefes aldım. Tamamen aklımdan uçup gitmişti.
"Neyi Doğan? Söylesene."
Dudaklarımı dişleyerek uzaklara baktım. "Bugün Ecem'in en yakın arkadaşının ölüm yıldönümü."
Yankı sessizleşirken ellerimi cebime yerleştirip yutkundum. Yaprak öleli 3 yıl olmuştu. Tabii ben onu yüz yüze hiç görmemiştim, Ecem'in anlattığı kadarıyla tanıyordum. Ecem, her yıl bugün sabahın erken saatlerinde ortadan kaybolur, gecenin bir yarısı eve dönerdi. Nereye gittiğini hiçbirimiz bilmezdik. Bu duruma tam anlamıyla geçen yıl tanık olmuş ve epey endişelenmiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİRKİN | Texting
Short StoryEcem: Açık tonlar daha güzel Doğan: Yo, değil Ecem: E niye bana soruyorsun o zaman geri zekalı? Doğan: Fikrini merak ettim Ecem: Açık tonlu olanı al Ecem: Pastel boya alıyorsun Doğan, Da Vinci'nin şifresini çözmüyorsun Ecem: Adı üstünde pastel Doğan...