Fotoğrafta Doğan var. *-*
Ecem beni öpmüştü. Beni Ecem öpmüştü. Öpmüştü Ecem beni. Ecem? Beni? Öpmek? Dudaktan? Hasiktir. Bu, Kayra tarafından yanağıma yediğim kaçıncı tokattı bilmiyordum ama ağaçlara salak salak bakmaktan başka bir şey yapamıyordum. Şoka girmiştim.
"Lan kendine gel." Kayra beni omuzlarımdan tutup sarstığında yüzümdeki aptal gülümsemeyle ona baktım. Ve verdiğim tek tepki şu oldu:
"Ha?"
Umutsuz vaka olduğumu anlayan Kayra elini sertçe alnına vurdu. Ecem beni öptükten sonra -altını çiziyorum öpen kişi Ecem'di- bulunduğumuz yerden ayaklarımı popoma vura vura kaçmıştım.
Evet, yıllardır beklediğim anın içine sıçmıştım.
Ne yapsaydım? Açılmaya cesaret edemediğim kız benim yapamadığımı yapıp dudaklarıma yapışmıştı ve benim elim ayağım birbirine dolaşmıştı. Bir kere de ben kaçmıştım, ne olacaktı?
"Gerçekten tahmin ettiğimden de malsın sen."
Kayra'nın yakınmalarını duymazdan gelerek elimi yanağıma yerleştirdim ve neşeyle iç geçirerek yıldızlı gökyüzüne baktım. "Ecem beni öptü."
"Ve sen de kızı orada bırakıp kaçtın." Kayra'ya baktığımda onaylamazca kafasını sallıyor olduğunu gördüm. "Göbek adın mal mı?"
"Harbiden lan." diye mırıldandım yaptığımın farkına vararak. Oturduğum yerde dikleşirken yanaklarımı şişirip nefesimi dışarı üfledim. Kovaladığım kızdan kaçmıştım resmen. Malım ben.
Aniden ayağa fırladığımda Kayra gitmem için işaretler yapıyordu. Neredeyse kendini yırtacaktı çocuk, bir saattir bana laf anlatmaya çalışıyordu. Geri zekalının teki olduğum için anlamıyordum tabii. Omuz silktim.
Olsun, yine de Ecem beni öpmüştü.
Ecem'in kaldığı odanın önüne geldiğimde elimi yumruk haline getirip kapıya art arda vurdum. Birkaç dakika sonra Ecem kapıyı dağılmış saçları ve yarı kapalı gözleriyle açtığında kocaman gülümsedim. O idrak etmeye çalışırken ben öne atılmış, Ecem'in dudaklarına kapanmıştım.
İrileşen gözleriyle karşılık vermek yerine beni ittirdiğinde korkuyla ona baktım. Rüya görmüş olma ihtimalim yüzde kaçtı? "Ne oluyoruz lan?"
"Öpesim geldi."
"Yok ya? Sen beni orada tek başıma bırakıp git, sonra gel iznimi almadan öp. Kusura bakma da hoşt derim ben bu yaptığına."
"Ama Ecemoşum," dedim ağlamaklı bir sesle. "Sen öyle aniden hamle yapınca ne olduğumu şaşırdım. Ben kaç yıldır bu sahneyi hayal ediyorum, biliyor musun sen?"
"Bana bahanelerle gelme canım. Ayrıca sen kimsin de benim uykumu bölmeye cüret edebiliyorsun? Padişaha söyleyeceğim cezana idam yazsın."
Kafam karışmış bir şekilde Ecem'e baktım. "21.yüzyıldayız çirkin."
Ecem yüzüme bir süre boş boş baktıktan sonra gözlerini kırpıştırıp kaşlarını çattı. "Kes lan. Rüyamda Rusya ile savaşıyordum zaten, üstüme gelme. Psikolojimi bozdun köpek."
Gülerek omzumu kapı pervazına yasladım. "Ecem," diye mırıldandığımda kaşlarını kaldırmıştı.
"Biz şimdi neyiz?"
Sorduğum soru karşısında dudaklarımı birbirine bastırdım. Ecem ise bunu gerçekten sorduğumu anladığında kapıyı suratıma kapatmıştı. Kapıyı tekrar tıklatırken gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/226027033-288-k75670.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİRKİN | Texting
Short StoryEcem: Açık tonlar daha güzel Doğan: Yo, değil Ecem: E niye bana soruyorsun o zaman geri zekalı? Doğan: Fikrini merak ettim Ecem: Açık tonlu olanı al Ecem: Pastel boya alıyorsun Doğan, Da Vinci'nin şifresini çözmüyorsun Ecem: Adı üstünde pastel Doğan...