s i x

5.3K 532 290
                                    

Gözlerimi yorgunca açtığımda hissettiğim tek şey şiddetli bir şekilde tüm vücumun ağrımasıydı. Kulağıma bir kaç ses geliyordu ve karşımda tam olarak kim olduğunu bilmediğim iki kişinin arkası bana dönüktü.

"Ne zaman iyileşir doktor?" O tanıdık ses kulaklarıma dolduğunda sanki yorgun olan ben değilmişim gibi tüm vücudumun yeniden canlandığını hissetmiştim.

"Söylediğim gibi Jungkook bey, bünyesi zayıf ve yağmur altında kalması ona iyi gelmemiş. Muhtemelen tüm vücudu uyandığında ağrıyacak ama kısa sürede geçer. Ve ateş düşürmesi için de bu ilaçları alması lazım." Elindeki reçeteyi Jungkook'a uzatan doktor odadan çıktı.

Gittiğini görünce yerimde doğruldum. Yüzünü bana dönen Jungkook uyandığımı görünce yanıma adımladı. "Nasıl hissediyorsun kendini?"

"Berbat, başım çatlıyor ve hareket edemeyecekmişim gibi hissediyorum." Aklıma gelen şeyle kaşlarımı çattım. "Ben buraya nasıl geldim?"

"Ben getirdim."

"Nasıl? Bu mümkün değil çünkü gecenin bir saatinde senin bizim sokaktan geçmene inanacak değilim. Hem de yağmur yağarken?"

"Neye inanmak istiyorsun peki?" Sorgular şekilde kaşlarını kaldırdı. "Oraya senin için geldiğime mi?"

"Ben öyle bir şey ima etmedim! Sadece böyle bir evin varken bizim mahallede ne işin var onu sordum!"

"Bunun hesabını sana verecek değilim."

"Peki o halde neden beni evine getirdin?"

"Ne yapsaydım seni huzur evine falan mı bıraksaydım?"

Sessiz kalmayı tercih ederek ayağa kalkmaya çalıştım ama anında sendelemiştim. Düşmemem için beni tutan Jungkooktan kurtulup istemeden de olsa kalktığım yere oturdum çünkü ayakta duracak halim yoktu.

"En kısa sürede gideceğim merak etme, sadece biraz toparlanmam lazım."

"Gitmeni isteyen kim?" Yüzümü kaldırdım. "Hem nereye gideceksin? Evden atılmadın mı?"

"Sen bunu nereden biliyorsun?"

"Gecenin üçünde yağmurun altında durmak için başka ne gibi bir açıklaman olabilir?" Kapıya doğru adımladı ve çıkmadan önce yüzüme bakmadan konuştu. "İlaçlarını aldıracağım ve içeceksin."

Emrivakiyle söylediği şeye normalde cevap verirdim ama şu anki halsizliğim buna engel olmuştu.

Aslında belki de ona güvenmemeliydim ama belki de bu rahatlığım dün gece barda tanıştığım Jennie'nin kuzeni olmasından kaynaklanıyordu. Ateşim çıkmaya başlıyordu ama benim kolumu bile kaldırmaya mecalim yoktu. Bu yüzden daha sonra ne olacağını düşünmeden üzerimi örtüp uykunun kollarına bıraktım kendimi.

***

"Jungkook bey, kız yanıyor resmen! Bir şeyler yapmazsak durumu daha da fenalaşabilir!"

Duyduğum ses, bir kadına aitti. Ama ben iyileşirim diye daldığım uykudan daha feci bir şekilde uyandığım için kim olduğuna bile bakamayacak durumdaydım.

Bir anda havalandığımı hissettim ve o an yaptığım tek şey düşmemek için beni kaldıran bedene sıkıca tutundum. Beni küvetin içine oturttukdan sonra suyu açtı ve tüm bedenimin deli gibi ürpermesine sebep oldu. Soğuk su, tenimi okşarken artık daha fazla dayanamayıp ellerimi bedenime sardım ve kalkmak için yeltendim.

Sadece bir kaç gündür gördüğüm bir adamın karşısında deli gibi titriyordum. Aciz gibi önünde dikilmekten rahatsız olmuştum.

Ama o kalkmama izin vermeden beni yeniden oturttu. "Ateşinin düşmesi için dayanmalısın, Lalisa."

"S-sadece Lisa." dedim tir tir titrerken.

Yaklaşık beş dakikanın sonunda beni yeniden kucağına alarak küvetten çıkardı. Islak kıyafetlerimi çıkarmak için hareketlenen ellerini durdurdum. "Ne yapıyorsun?"

"Islak kıyafetlerle yatmayacaksın herhalde."

"Tamam, ben kendim çıkarırım şimdi dışarı çık."

"Kolunu bile kaldıracak halin yok ama kıyafetlerini çıkaracaksın öyle mi?"

Cevap vermeme izin vermeden lavabonun kapısı çaldı. Kapıdan içeri giren kız çekingen gözlerle bir bana bir de Jungkook'a baktı.

"Jungkook bey, ben ona yardım edebilirim." Sesinden anladığım kadarıyla bu kız az önce durumum kötü olduğunu ona söyleyen kızdı.

"Gerek yok Yeri, işine bak." Sinirle söylememişti, ama kızı bir an önce başından savmak istediği belliydi.

İsminin Yeri olduğunu öğrendiğim kız hayal kırıklığıyla Jungkook'a baktı ve olumlu şekilde başını sallayarak dışarı çıktı.

"Neden gönderdin kızı? İlla biri bana yardım edecekse, o etseydi ya!"

Gülecek gibi oldu. "Ne o yoksa utanıyor musun?"

"Kusura bakma, o çizdiğin çıplak kadınlar gibi cesaretli değilim."

Sinirle söylediğim şey karşısında tepkisiz kaldı. Benden uzaklaşıp lavabodan çıkmadan önce,"Dilin açıldığıma göre gayet iyisin. Dolabın üstünde giyebileceğin kıyafetler var. Giyin ve aşağıya gel. Yemek yiyeceğiz."

Gittiğinde arkasından göz devirdim ve dolabın üzerindeki içinde iç çamaşırların da yer aldığı kıyafetlere baktım.

Umarım bu çamaşırları kendisi seçmemiştir, diye geçirdim içimden.

Daha fazla zaman kaybetmeden üzerimi giyinmeye koyuldum. En kısa sürede iyileşip buradan gitmem gerekti.

Beni etkisi altına almaya çalışıyordu ama buna izin vermeyecektim.

Yedinci bölüm için oyları yüksek tutalım eheh, belki de kitabın başından beri beğendiğim tek bölüm olacak^^

rare // liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin