Final bölümüdür.
Düşmemesi için Jackson'u tutup içeri götürdüm. Ayakta duracak hali yoktu, onu öylece dışarıda bırakamazdım. Koltuğun üzerine atmadan önce lavaboya güçlükle de olsa götürdüm ve kendine gelmesi için yüzünü yıkadım.
Misafir odasına getirdiğimde koltuğa bıraktım. Gözlerini açmaya bile hali yoktu, koltuğa kıvrıldı. Üzerini örtmek için kenarda duran battaniyeyi alıp üstüne attım. Sanırım uyuması şu an onun için daha iyiydi.
Tam yanından gidecekken bileğimi tuttu ve gitmeme engel oldu. "Gitmeni istemiyorum."
"İçerideyim Jackson, bir şeye ihtiyacın olursa seslenirsin."
"Sana ihtiyacım var, Lisa."
Alkol onu etkisi altına aldığı için cevap vermedim ve odama gittim. Uyumadan önce yaptığı davranışları düşünmemeye çalıştım. Ne de olsa ayakta bile duramayacak kadar alkol almıştı ve ne dediğini bilmiyordu.
***
Duyduğum sesler, beni daldığım uykudan kopardı. Salondan gelen bağırma ve kırılma sesleri beni büyük bir korkuya iterken tek yaptığım üzerimi düzeltip pijamalarımla öylece oraya gitmek oldu.
Salonda gördüğüm manzara yutkunmama sebep oldu. Jackson, burnu kanayan bir şekilde yerde yatıyor ve Jungkook zerre acıma duygusu belirmeyen gözleriyle ona bakıyordu. Jungkook'un da eline kan bulaşmıştı ve gece lambam paramparça olmuş bir şekilde yerdeydi.
"Ne oluyor burada?" Diye bağırdım ikisine de doğru.
Sesimle ikisi de beni farketti ve bakışları beni buldu. Jackson ayağa kalkacak hali bile olmamasına rağmen histerik bir şekilde güldü.
"Sevgilin hiç nazik değil," Baygın bir şekilde bana baktı ve yüzündeli sırıtma büyüdü. "Lalisa."
"Ona Lalisa diye ancak ben seslenebilirim lan!" Jungkook acımadan bir yumruk daha indirdi yüzüne. Diğerlerini de sıralayacakken kolundan tuttum ve onu durdurdum.
"Jungkook, sen ne yaptığını zannediyorsun?" Geri çekilip bana baktı. Ama gözlerinde her zaman gördüğüm o şefkat gitmiş, yerine belirsiz bir öfke gelmişti.
"Bu şerefsizin neden burada olduğunu bilmiyorum ama bana hesap vereceksin küçük hanım."
Tam ona cevap verecekken zaten evin açık olan kapısından Jimin ve Taehyung girdi. Bana kısa bir selam verip Jackson'u yakaladıkları gibi pek de nazik olmayan bir şekilde dışarı çıkardılar. Etrafında olan hiç bir şeyden haberi olmayan ben sonunda ne yaptıklarını anladığımda Jackson'u onların elinden almak için dışarı çıkacaktım ki Jungkook kolumu tuttu ve gitmeme engel oldu.
"Onunla böyle davranmanız doğru değil! O da bir insan!" Diye tersledim onu.
Jackson'un her ne suçu olsa bile ona böyle davranılması hoşuma gitmemişti.
"İnsan mı? Peki Jisoo ve Jin'in düğününde seni vurdurturken insan mıydı? Sinsice, bizim arkadaşımız gibi içeri girip benim telefonumdan korumaya mesaj atıp en yakın arkadaşlarımın düğününü mahvederken de insan mıydı o?!"
Bir adım geriye gittim. Duyduklarımı taşıyamacak hale geldim, duymak istemedim bile. Ne olursa olsun, Jackson benim arkadaşımdı. Bunu nasıl yapabilmişti? Jungkook yalan asla söylemezdi, söylemiyordu da.
Koltuğa oturup boş gözlerle yere baktım. Benim vurulmam için emir veren adamla ben arkadaş olmuştum. Yetmemiş gibi gece sarhoş halde buraya geldiğinde sırf o halde dışarda kalmasın diye ona evimi açmıştım. Ve en kötüsü de bu adam az önce bana aşkını itiraf etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rare // liskook
FanficJeon Jungkook mesleğine düşkün bir sanatçıydı. Ama bu sefer yarattığı eser bambaşkaydı. Lalisa Manoban, onun sevdiği eseri değil, aşık olduğu sanatıydı. llɱ × ʝʝƙ Kitabın önceki ismi 'artifice' olmuştur.