Bölüm 9

303 18 5
                                    

Bir süre onu izledim. Hafifçe yerinde kıpraştı. Gözlerini açamıyor gibiydi. Sırf onu izliyor görünümü vermemek için orta sehpadan bir dergi kaparak okuyormuş gibi yaptım. Gergindim. Aniden yerinden fırladı. Aniden gelen bu hareketle şok oldum.

"Ben.. neden buradayım?" Gözlerime baktı. "Dün çok zorluk çıkarmamışımdır umarım." Bakışlarını yere çevirdi. Bu durumdan memnun olmamıştı.

"Hiçbir sorun çıkmadı Mert. Uyuya kaldın sadece. Üzgünüm, direk burada yatınca sen seni taşıyamadım. Malum, cüssen.." dalga geçmiyordum. Olanları söylüyordum canım!

Dudağı kıvrıldı. Komiğine gitmişti bu. "Aslında.. o kadar sarhoş olduğunu bilmiyordum. Bilsem, araba kullanmana izin vermezdim. Gayet normal sürdün neyse ki. Tam bir görev adamısın." Güldüm.

"Öyleyimdir," durdu. "Elimi yüzümü yıkayayım en iyisi ben." Ayaklandı. Tuvalete doğru gidiyordu ki, durdu. Bakışlarını bana doğru çevirdi. "Kahvaltı için bildiğim çok güzel bir yer var. Gidelim?"

"Güzel olur. Alışverişe çıkma fırsatım olmamıştı, hazırlanayım öyleyse." Hızlı hareketlerle giyinmek için odama doğru yol aldım. Dün gece olanları düşünmede edemiyordum. Merih Cevher ile dans edişim.. Mert'in bitmek bilmeyen iltifatları...

Daha fazla düşüncelerle boğuşmadan üstümü giyinmeye karar verdim. Kısa bir hazırlanmadan sonra salonda beni bekleyen Mert'e doğru yol aldım. Köpeğim Lila ile ilgilenen Mert, beni görünce üstünü düzeltmeye çalıştı.

"Dün gece için çok mahcubum. Umarım yük olmamışımdır sana Nil." İçi rahat edene kadar soracaktı belli ki. Elimi yok bir şey, gibisinden sallayarak,

"Uyudun sadece Mert. Taşımak sorun oldu sadece." Gülümsedim. Gülüşüme, gülüşü ile karşılık verdi.

Hızlıca evden çıkış yaptık. Kahvaltı edeceğimiz mekana vardığımızda başımın gerçekten dünün yorgunluğudan olsa gerek, ağrıdığını fark ettim. Kahvaltıdan sonra içmek için bir ağrı kesici bulmaya ihtiyacım vardı. Çantamı kolaçan ederken Mert,

"Bir sorun mu var?" diye sordu.

Telaşla çantamdan kaldırdığım kafamı, Mert'in meraklı gözleriyle buluşturdum.

"Yoo?" gülümsedi.

"Sen iyi misin Nil?" Dudaklarımdan firar eden kısa gülüş, gülümsemesini genişletti.

Kaç dakika geçti bilmiyorum. Zaman kavramı yitirmiştim. Hızlıca söylenen kahvaltı servisi açılmış, bitirilmiş, çaylar içiliyordu. İnce belli çay bardağını elimde hafifçe sallayarak çeneme yasladım. Hala dün geceyi düşünüyordum. Benim düşündüklerimi düşünüyor olacak ki, Mert sessizliği bozdu.

"Dün çok güzeldi. Uzun zamandır bu kadar keyif aldığım bir gece, hatırlamıyorum."

Bakışlarımı kitlediğim denizden ayırmayarak, "Yaa? Öyle mi? Ne güzel." dedim.

"Nil?"

"Efendim?"

"Çok dalgınsın."

Düşünmeden, "Doğrusunu söylemek gerekirse Mert," Duraksadım. Yüzüne doğru bakıyordum şimdi de.

Çay bardağını tuttuğu ellerini hızlıca kavradım.

"Seni çok seviyorum," Gözleri parladı adeta. Kast ettiğim sevmenin onun anladığı şekilde olmadığını anlatmam gerek. Nasıl yapacağım?

Kısa bir düşünmeden sonra, "Sen çok iyi bir arkadaşsın Mert. Bu kısa sürede gerçekten tanımadığım bir Mert ile tanıştım. Onu çok sevdim ve çok seveceğim.. Fakat, bu.." Kısa bir öksürükten sonra,

EfsunkârHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin