Aynada kendimi süzdüm. Zümrüt yeşili mini sayılabilecek elbisem ile fena görünmüyordum. Saçımı dağınık bir topuz yapmış, hafif bir makyajla taçlandırmıştım. Çok daha fazlasına özenmeye gücüm yoktu.
Hızlıca evden çıkış yaptım, kulübün yolunu tuttum. Mert'i çağırmak aklımın ucundan geçmemişti.
Klübe vardığımda girişin hemen karşısındaki locada oturmakta olan Derin'i gördüm.
Mini, iddialı kırmızı elbisesiyle margaritasını yudumluyordu. Beni görünce gözleri parladı. "Oha!"
Doğruldu. "Nil? Çok güzel gözüküyorsun kızım!" gülümsedim. "Sen de öylesin canım benim."
"Valla bu güzellikle kaç adamı düşürürsün sen bu gece.." Ne?
"Derin! Saçma sapan konuşma. Ne düşürmesi?" Elini tuttum.
"Erkek olsam sana düşmüştüm." Kahkahasını serbest bıraktı.
Sorgularcasına attığım minik bir bakıştan sonra, içecek almanın tam zamanı olduğunu düşünerek bara doğru ilerledim. Barmen'e,
"Bana bir beyaz şarap lütfen." Dedim. Kaslı kollarıyla içkileri hızlıca dolduran, yalan yok, karizmatik görünen Barmen,
"Sizin gibi zarif bir hanımefendiden bu beklenirdi ancak." Gülümsemeye çalıştım. Barmenle flörtleşemezsin Nil.
"Teşekkürler." Bu yeterliydi, adam olana fazla bile.
Şarabım gelmiş, bir iki dakika bar koltuğunda oturmanın mantıklı olduğunu düşünerek yudumlamaya başladım. Derin'in yanına dönerdim nasılsa.
"Viski."
Duyduğum tek kelime ile, yanımda tok sesli bir adam olduğuna kanaat getirdim ve yüzümü çevirmedim. Adamın bana bakışlarını hissedebiliyordum. Bu tarz ortamlarda ne kadar az insanla muhatap olursam o kadar iyiydi.
"Teşekkürler, iyi günler." diyip ayaklandım. Barmen'e veda etmek gerekirdi, değil mi?
Birkaç adım atmıştım ki,
Kolumdan tutulmam bile duraksadım. "Nil hanım," dedi kolumu tutan kişi. Kim olduğuna bakmak için kafamı çevirmem ile, şokla gözlerim irileşti. Karşımda viskisi ile dikilip kolumu tutan adam Merih Cevher'den başkası değildi.
"Merih Bey?" Gülümsemeye çalıştım. Ne çok gülümsemeye çalışıyorum bu aralar..
Ardından duraksamadan devam ettim. "Ne hoş bir tesadüf."
"Evet, öyle. Sizi burada görmeyi beklemiyordum doğrusu." Nihayet kolumu bıraktı.
"Neden? Doktorlar eğlenemez mi, Merih bey?" Kadehi ağzıma götürdüm ve minik bir yudum aldım. Vücudumda akan sıcak kanı hissediyordum adeta.
"Öyle bir şey düşünmedim. Sadece böyle ortamlarda takılmazsınız diye düşünmüştüm," gömleğini hafifçe çekiştirdi. Dans eden insanların arasında dikilip konuşuyorduk, ilginçti.
"Doğru düşünmüşsünüz, arkadaşımın ısrarı ile geldim." Yüz ifadesi sertleşti.
"Öyle mi?"
Hafif bir mırıltı ile onayladım. Bir yudum daha alarak, "İzninizle, kendisini bekletmesem iyi olur. İyi eğlenceler, iyi günler size." Hızlıca Derin'e doğru yol aldım. Bu adamla aramızda garip bir iletişim vardı ve anlam veremiyordum.
Her konuştuğumuzda geriliyor, adeta tüylerim diken diken oluyordu. Gerçekten anlam veremiyordum.
Derin'in yanına hızla ulaştığımda, "Ne bu hal? Hayalet görmüşe benziyorsun?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsunkâr
RomantizmEfsunkâr. Büyülü. Hayat kurtarmak, bir insanın hayata tutunmasını sağlamak. Hayatının merkezine yardıma muhtaç olan insanları koymak. Başarılı bir Beyin Cerrahı olan Nil'in tek amacı hayat kurtarmak, insanlara dokunabilmektir. "Haberim yoktu kal...