Yatakta hala tavanla bakışıyordum. Dünkü görüntülerden sonra ortaya bir anlam çıkarmaya çalışıyordum. Ama bulamıyordum. Beni ittikten sonra neden kurtarsın ki? Ah cidden aklım almıyordu. Kayıtlarda siyah siluet geri gelip havuza atlıyor. Sonra beni oradan çıkarıp kalp atışlarımı kontrol edip çekip gidiyor.
Ölmemi istemiyordu ama bana zarar vermekten de çekinmiyordu. Görüntüleri izledikten sonra büyük bir şoka girip Tae'yı yolladım. Sonra odama gelip yatağa uzandım. Gözüme gram uyku girmezken bütün bu olanlar beni yormuştu. Ne gündü ama?Ama... Ama ben bunları kaldıracak kadar güçlü değilim. Yani sanırım. Ayaktayım, sadece görünüşte. Ortalıkta canlı cenaze gibi geziyordum. Belki bu olanlar başkasına aşırı basit gelecek, buna mı dayanamıyorsun diyecek?
Evet bunlara dayanamıyorum.Bu öğrendiklerim ve öğreneceklerim beni bir bilinmeyene sürüklüyordu. Sonumun Chana gibi olmasından korkmuyor değildim. O kadar psikolojik şiddeti kaldıramadı. Ya bende kaldıramazsam. Gözlerimi kapattım derin bir nefes aldım ciğerlerime son nefesimi alır gibi.
Olayların akışı çok hızlı gidiyordu farkındaydım. Galiba gerçekten delirmek üzereydim. Elime telefonu alıp saate baktım. 06.15 geçiyordu. Okula gidecek kafada değildim ama en azından kafamı dağıtırdım değil mi?
Yavaşça yataktan kalıp banyoya ilerledim. Gözlerim aynada ki bedenle açılabildiği kadar açıldı. İçimin bokluğu dışıma vurmuştu bugün sanırım. Elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıktım. Bu mor göz altlarını ve şişmiş olan yüzümü hale yola koymak lazımdı.
Şifonyerin karşısına geçip abartmayacak şekilde suratımı düzelttim. Resmen fotoğraf kayması olmuş. Kaplumbağanın bile beni geçebileceğini düşündüğüm hızla dolaba ilerledim. Üniformayı çıkartıp giydim ve aşağı kata doğru yol aldım. Saat yedi ye yeni geliyordu. Buzdolabını açtım ve bir süre bakıştık. Bu boş bakışmalara son verip süt çıkarıp bardağa koydum. Onu içip mutfaktan çıktım.
Kahvaltı yapacak havada değilim maalesef. Okula daha çok olduğu için her zaman ki sahile gidip biraz daha kafamı sikeceğim...
Arabaya atladım ve sahilin yolunu tuttum. Yan koltuğa attığım telefonum çalmaya başladı. Elime aldım, babam arıyordu. Söylemeye daha alışamadım ama gerçek bu değil mi?
S: Alo.
Baba: Kızım evden erkenden çıkmışsın. Okula gitmeseydin yatıp dinlenseydin.
S: Ah hiç gerek yok iyi hissediyorum. Biraz dolaşıp okula geçeceğim.
Baba: Peki sen öyle diyorsan. Kendine iyi bak. Bir şey olursa ara lütfen.
S:Tamam.
Deyip kapattım telefonu. Öz babam olduğunu öğrendiğimden beri ona nasıl hitap edeceğimi bilmiyorum eskisi gibi babalık mı desem yoksa baba mı? Al sana büyük bir soru daha.
Sahile geldiğimi fark edip arabayı durdurdum. Kontağı kapatıp telefonumu da yanıma aldım. Arabayı kilitleyip kenarda bulunan bankalardan birine geçtim. Size de oluyor mu bilmiyorum ama bu mavilik bana huzur veriyor. Tuzlu su kokusu burnuma gelince yüzümde istemsiz bir gülümseme oluşmuştu. Cebimden sigara paketini çıkarıp içinden bir dal aldım. Dudaklarımın arasına aldım tam yakacakken sigara dudaklarımın arasından çekildi.
Çekene dönüp baktığım da Tae'nın sabah sabah burada ne bok aradığını düşündüm.Thy: Burada olacağını tahmin etmiştim.
S: Neden buradasın? Ve o dalı geri ver.
Sigara yerine bir tane kese kağıdını uzattı.
Thy: Seni görüp günümün güzelleşmesi için geldim ve bir tahminim daha var. Büyük ihtimalle kahvaltı yapmadın o yüzden bize poğaça aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARD SCHOOL //KTH//(BOY×GİRL)
FanficSenden nefret ediyorum ... Ama artık aşık olucaksın ...