"Merhaba ONCE,
Sanırım bugün okuyacaklarınız daha öncekilere asla benzemeyecek. Çünkü sizlere öldüğüm günü, daha doğrusu ölmeden gömüldüğüm günü anlatacağım.
Üzüldüğünüzü biliyorum, her mektubumda sizi daha da üzdüğümü de biliyorum fakat biz hayatımız boyunca hep acı çektik, çekmeye de devam ediyoruz. Bu yüzden sizlere anlatabileceğim mutlu ve huzurlu günlerimiz hiç olmadı. Keşke olsaydı da anlatabilseydim,
Keşke gitmeseydi de olabilseydi..
Ama olmadı.
Kader bize bunları yazmış, mutlu olamamak varmış alın yazımızda..
Neyse, sizleri daha fazla üzmek istemiyorum. Bu yüzden derin bir nefes alın ve okumaya başlayın.
28.10.2021
O zamanlar yaşıyordum bir şekilde fakat fiziken buradaydım, ruhen değil. Jungkook vurulduktan sonra bir süre onu göremedim. Göstermediler. Çünkü sasaeng hala yakalanmamıştı. Eğer içimizden birini takip ediyorsa yerini öğrenebilir ve ona zarar verebilirdi.
Bu yüzden ben günlerce onu görmeden yaşamaya çalıştım.
Fakat o gün gördüğüm kabus kötü bir şeylerin olacağını söylemişti sanki bana. İçime doğmuştu işte..
Ona bir şey olacak korkusu beni yiyip bitirirken gerekli kişilerle konuşup güvenlikler eşliğinde oraya gitmek için izin almıştım.
Hani sizlere gördüğüm daha doğrusu yaşadığım bir kabusu anlatmıştım hatırlıyor musunuz?
Elimdeki silahı...
İşte şimdi onun hikayesini öğrenmeye gidiyorsunuz.
29.10.2021
Sanırım en başından başlamalıyım.
Menajer oppa ile birlikte yurttan çıkmış ve dağlık bir yola girmiştik. Etrafta hiç araba yoktu. Onu bırakın evler bile yok denecek kadar azdı. İki evin arası 1 kilometreyi buluyordu.
Sasaengin Jungkook'a hastanede zarar verebilme ihtimali olduğu için böyle bir yer seçmiş olmalıydılar.
Uzun süren yolculuk sonrasında çok büyük olmayan tek katlı bir çiftlik evine gelmiştik.
Burada tedavi görüyordu. Şu zamana kadar BTS üyeleri de dahil kimse buraya gelmemişti. Bu yüzden biraz korkuyordum.
Menajer ve yetkililer beni dışarıda beklerken ben içeri girmiş ve Jungkook'un odasını aramaya başlamıştım.
Bir yandan onu görecek olmamın heyecanı, bir yandan gördüğüm kabusun korkusu beni endişelendirmişti. Sadece onun iyi olduğundan emin olmak istiyordum.
Odasını bulup içeri geçtiğimde yanı başında çalışan monitöre bağlanmış, hasta kıyafetleriyle birlikte hareketsiz yatarken buldum onu..
Kurşun omuriliğine çok yakın bir yere isabet etmişti. Tanrı korumuştu ki ona bir şey olmamıştı, tedavilere cevap veriyor, gün geçtikçe iyi olduğunu kanıtlıyordu fakat yine de korkuyordum işte.
Onsuzluk bana ölüm gibi geliyordu..
Gözlerimin dolmaya başlamasıyla yanına gittim ve sandalyeye oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
count the stars || tzukook
Fanfiction"Merhaba ONCE, ben Tzuyu! Size şimdi anlatacaklarım benim ve her şeyim olan Jungkook'un hayat hikayesi." *Dikkat! Bu kitap tamamen hayal ürünüdür. Hikayede geçen hiçbir şey gerçeği yansıtmamaktadır. *TAMAMLANDI. DÜZENLENDİ." İlk bölüm yayın tarihi:...