1.7

85 20 28
                                    

"Merhaba ONCE,

Biliyor musunuz şu anda çok korkuyorum. Korkuyorum çünkü önceki mektubumda olanların hepsini öğrendiniz.

Onu benim öldürdüğümü de...

Beni suçluyorsunuz, benden nefret ediyorsunuz biliyorum fakat inanın ki isteyerek olmadı.

Ben- ben sadece onu korumak istemiştim, yemin ederim. Onu o adamdan korumak istedim, o kurşundan korumak istedim fakat sanırım kendimden koruyamadım.

Çok üzgünüm...

Bunları yazıyor olmak beni çok utandırıyor fakat sizlere bir gerçeği söylemek zorundayım. O gün, daha doğrusu o günlerde benim ifademi almak için gelen polisler silahta benimkinden başka parmak izine rastlamadı.

Sanki her şey planlanmış gibiydi..

Benim parmak izimden başka bir iz yoktu etrafta. Ne doktorların izi vardı ne de o sasaengin. Kamera kayıtları ise ben içeri girdiğimden itibareni çekmiyordu.

Yani Jungkook'un ölümü yanlış olsa da benim üzerime kalmıştı.

Bilmiyorum ONCE, o zamanlar gerçekten çok kötüydü. Hatırlamak istemeyeceğim kadar çok zorluk yaşadım.

Hapse atıldım mesela...

Üzerine daha başka bir şeyler söylememe gerek yok sanırım.

Tüm dünya beni konuşuyordu. Herkesin ağzında Jungkook'un ölümü vardı. En son, hapse atıldığımda orada bulunan suçlular tarafından darp edilmiştim. Benim içim- Jungkook'un acısıyla yanarken bir de suçsuzluğumu ispatlamaya çalışıyordum.

Ama hepsi boşunaydı...

Üyelerim benim yapmadığıma inanmak istiyorlardı fakat kuşkulanıyorlardı onlarda biliyordum bunu. En başlarda sırayla tüm üyelerim ziyaretime gelmişti fakat sonradan onlarda gelmemeye başladı. Medyaya kanmışlardı yani ne diyebilirim ki..

İntihar etmek istedim...

Fakat yapamadım. Bir çok kez intihar girişimlerinde bulundum ama her defasında suçlulardan biri gelip beni engelledi. Ölerek kurtulmamı istemiyorlardı bu yüzden her yakaladıklarında bir kez daha dövdüler.

Çok zor günler geçirdim orada. Kolumu kırdılar fakat nöbetçi polisleri bir şeyim olmadığına inandırarak geçiştirdiler. Kaç gün o acıya dayanmak zorunda kaldım bilmiyorum. En sonunda her şeye teslim oldum. Bıraktım kendimi onların eline, darp edilerek ölmeyi diledim.

Fakat bu seferde beni döverlerken polis yakaladı onları. Beni başka bir yere alırlarken tedavi de etmişlerdi.

Yani yine ölememiştim.

Ama orada da darp edildim..

En sonunda ise tek başıma bomboş bir hücreye konuldum. Yüzüm tanınmaz haldeydi. Yaşama hevesim gitmişti. Ölmek istiyordum fakat yapamıyordum. Canım çok yanıyordu.

Yemin ederim canım çok yanıyordu ONCE. Ama bunu kimsenin fark etmiyor oluşu beni her gün bir kez daha öldürüyordu sanki.

Nasıl söylesem bilemiyorum..

Sanırım adam akıllı ölmeyi bile becerememiştim. Ama- çok korktum ONCE. Gerçekten sizlere gerçeği açıklayamadan ölmek beni çok korkuttu.

İşlediğim cinayetle bu dünyaya adımı kazımak aklıma gelmeyecek en son şeydi. Bu yüzden hapisteyken tek yapmak istediğim sizleri, onu öldürmediğime inandırmaktı.

Şimdi gelelim o günleri nasıl geride bıraktığıma.

Aslında bırakamadım.

Hala da o kötü günlerin kabuslarını görüyorum fakat hiçbir şey artık bana koymuyor.

Sasaengin yakalanması ve her şeyi itiraf etmesi sonucunda ben serbest kalmıştım fakat buna inanmayan o kadar fazla insan vardı ki.. Şirketimin onlara para verdiğini düşünüyorlardı.

Tepkisizce izliyordum sadece..

Sonraki günler toparlanma süreciydi. Üyelerimle konuşmak istemiyordum fakat hepsi bana kendini affettirmiş ve şirketin onları zorladığını söylemişti. Bende onlara inanmıştım.

Zaten inanabileceğim, güvenebileceğim kimim vardı ki başka...

O zamanlar Jungkook'un yokluğundan başka koyan yoktu bana,

Dışarı çıktığım günler suratıma atılan çöpler mi dersiniz, bana sinirlerine şirket çalışanlarına zarar vermelerini mi dersiniz bilmiyorum ama hiçbiri bana koymuyordu.

Neden biliyor musunuz?

Çünkü ben- ölü biriydim. Bilmiyorum eski Tzuyu olsaydım ne yapardım. Sanırım oturur ağlardım ama ben o Tzuyu değildim.

İnstagram'a attığım postların altına gelen birçok kötü mesaj, geri dönüş videomuzdaki o linçler...

Eskiden olsaydı günlerce depresyona girerdim sanırım.
Ama artık girmiyorum çünkü-

Gidiyorum.

Hayatımın son günlerinde de belki okursunuz diye bunları yazıyorum işte.

ONCE, sizlere bunları yaşattığım için çok özür dilerim. Ben sizi haketmedim bunu biliyorum. Sizin sevginizi hakedecek hiçbir şey yapmadım sizi üzmekten başka...

Her şeyin farkındayım ama- olsun benimde kaderim böyleymiş.

Belki bunları okuyorsanız diye size son bir şey söylemek istiyorum ONCE:

Ben hayatım boyunca hep iyi olmaya çalıştım. Belki karşılık gördü belki görmedi orasında değilim, sadece herkesin hayatından çıkarması gereken bir ders olduğuna inandım.

Benimki de- bu hayatta hep iyi olmamak gerektiğiydi...

Maalesef ki ben olamamışım. Geldiğim nokta bana gösterdi ki ben- hiçbir şeyi haketmeyen, etrafına yalnızca mutsuzluk yayan kötü bir kızmışım..

Neyse, ben buralardan gidiyor olabilirim fakat bu, bu dünyada sonsuza kadar kötü anılacağım anlamına gelmez.

Bu mektuplar bunun için var. Burada anlatamadıklarımı siz okuyun anlayın istediğim için var..

Ben- kötü biri olmak istemedim ONCE..

Sadece buna sürüklendim. Elimden bir şey gelmedi. Olaylar öyle hızlı gelişti ki, ne yapmak istediğimi şaşırdım.

Bazen ölmek istedim, bazen yaşamak; bazen çıksam da her şeyi bağıra bağıra anlatsam dedim, bazen boşverdim..

Kısacası yapmak istediklerimi hiçbir zaman tam yapamadım.

Ben hiçbir zaman tam olamadım,

Özür dilerim...

Bu dünyada yapmak istediklerim çok başka şeylerdi.

Ama sanırım en imkansız ve en güzel olanı mutlu olmaktı...

Olamadım.

Bu yüzden gidiyorum zaten. Yaşayabilmek için, onunla varolabilmek için, ama en önemlisi ne biliyor musunuz?

Mutlu olabilmek için..."

1104

count the stars || tzukookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin