9

282 30 116
                                    

Arkadaşlar lafı daha fazla uzatmadan önce şu bilgiyi vermek istiyorum...

#HerşeyBitmediBitemez hikayemizin yeni bölümü de yarın gece bir aksilik olmazsa yayımda olacak inşallah. İkisini birlikte yetiştirmek zor oldu kusura bakmayın.

Sizi çok seviyorum, keyifli okumalar diliyorum...

🌸🌸

Hayat o kadar acımasız, bizler o kadar bencildik ki.. Bu dünyaya bir emanet olarak geldiğimizi, bu dünyanın geçiciliğini, ölümün hep bizim ensemizde olduğunu anlayamıyorduk çoğu zaman.

Ne zaman bir hastanenin koridorunda sevdiğimiz, değer verdiğimiz insanı beklemeye başlasak o zaman anlıyorduk hayatın değerini.. O zaman anlıyorduk hayatın aslında çok ama çok kısa olduğunu..

Ben de geç öğrenmiştim. Helga sayesinde öğrenmiştim...

Hastalığını öğrenene kadar ona sevgi göstermemiş, hep ondan uzak durmuştum. Kalbimdeki sevda ile çoğu zaman Helga'nın severek düzdüğü evimize gelmemiş, hep onu yalnız bırakmıştım.

Belki de benim yüzümden hasta olmuştu. Çünkü beni tekrar hayata döndürmeye çalışmıştı ve bunu yaparken çok fedakarlık yapmıştı. Helga, küçük yaşta anne ve babası öldüğü için ölümün tadını biliyordu ama o zaman ki bencil ben bunun farkında değildim.

Şimdi ise ölüm en az onun kadar benim de ensemdeydi. Sevdiğim insanı, dostumu, sırdaşımı kaybetmek üzereydim ve elimden gelen tek şey buraya kurulup oturmaktı.

Helga'nın Ahmet'ten daha iyi bir dost olduğunu her defasında söyleyebilirdim. Onun kalbi öyle güzeldi ki..

Kendi aşkını sakladığı gibi hastalığını da benden saklamıştı. Bir gün yine böyle salonun ortasında bayılmasıyla öğrenmiştim hastalığını ve gerçekten dünyam başıma yıkılsa yeriydi.

Neden sakladığını öğrenmeye çalışınca da verdiği cevap şuydu, 'Senin o güzel yüreğine yeni bir acı olmak istemedim... "

İşte o an utanmıştım kendimden. Ben bencilce, hayırsızca dışarılarda bi' sefil dolaşırken, Nazlı'yı kafamdan silmeye çalışırken unuttuğum karım benim yüreğime yeni bir acı olmamak için hastalığını bile gizlemişti.

O günden sonra her Allah'ın günü onunla beraber tedavi sürecini yaşamıştık. O gözlerimin önünde erise de ona belli etmemeye çalışıyor ve onu elimden geldiğince mutlu etmeye çalışıyordum. Ona moral kaynağı oluyordum.

Hastalığı atlatınca da bunu beraber kutlamıştık. Hastalıktan önce Helga'ya bir türlü alışamayan, bazı anlar da onun Nazlı olduğunu düşünürken bu hastalık sayesinde Helga'ya alışmıştım.

Helga'nın hep hayalindeki şeyin bir gün anne olmak istediğini biliyordum. Hastalığını atlattıktan sonra onu tekrar yaşama geri döndürmek için, kendimden ve aşkımdan vazgeçip ona bu teklifi yapmıştım.

Ama Allah'ın işiydi işte.. Bir türlü olmamıştı. Helga söylemeden direkt hastaneye gitmiştim tedavi olmak için ama bende bir sorun yoktu.

Hastalığının ardından bir de bu tedavi eklenince keşke bunları ben yaşasaydım diye düşünmüştüm çünkü Helga yine acı çekiyordu. Her defasında olmayınca daha da üzülüyordu ve gözleri hüzünle parlıyordu.

Helga bir akşam oturduğu yerden bana dönüp şunları söylemişti,  'Ben artık tedavi olmak istemiyorum. Ben bir çocuğumun olmayacağını kabullendim. Artık zorlamanın bir anlamı yok, olmuyor.'

Ne kadar sonrasında Helga'yı ikna etmeye çalışsam da Helga'nın inadı inattı.. İkna olmamıştı.

Helga tedaviyi bıraktıktan sonra da ona moral olması için elimden ne geliyorsa yapmıştım. Hatta yetimhaneden bir çocuk alabileceğimizi, böyle bir olaya hazır olduğumu ve elimden geleni yapacağımı, böyle bir sorumluluğa hazır olduğumu söylediğimde bu sefer o bunu istememişti. Çünkü Helga, anne ve babası öldükten sonra akrabaları tarafından yetimhaneye bırakılmıştı.

İkinci BaharHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin