21

265 25 97
                                    

Merhaba! Çok beğenmediğim ve karışık bulduğum bir bölüm oldu, aslında bu hafta yoktu yeni bölüm çünkü bazılarına kızmıştım 🤫 fakat dayanamadım ve yazdım...

İnsan en çok sevdiği, önem verdiği kişilere kırılırmış. Beni kalbim bir çiçek misali gibi hemen kırılır, hemen solar... Kimyam gereği her zaman oldum olası böyle oldum, sevgili okuyucularım, size gerçekten çok değer veriyorum.

Sizi çok seviyorum, lafı fazla uzatmadan yeni bölüme geçmek için sabırsızlandığınızı biliyorum, 🤭🤭

⚠️DİKKAT⚠️: bu bölümde gerçekler yavaş yavaş ortaya çıkacağı için duygusal bir şarkıyla okumanızı tavsiye ederim.

Bölüm şarkımız: Oğuzhan Koç-Yok Sanayım.. 🖤

Multimedia: Helga&Ergun cartoons... 🖤

Sizi çok seviyorum, keyifli okumalar diliyorum!🌸

🌸🌸


'Ne?' o an verebildiğim tek tepki bu olmuştu. Başımı iki yana sallayarak konuştum.

'Şaka yapıyorsun, değil mi? Şaka? Yoksa sen, Alican'ın dediklerini mi duydun? ' Helga itiraz edercesine konuştu.

' Alican ne demiş ki hem-' gözleri başka söylüyordu. Sözünü keserek konuştum.

'Helga, bizi duydun ve böyle bir karara vardın değil mi?'

'Ergun...'

'Helga, unut bunu.' salondan çıkmak üzereyken Helga beni durdurdu ve konuştu.

'Ya bir dinle beni! Ben ona bir aile ortamı veremem. O çocuk her buraya geldiğinde aklı annesinde kalacak, her annesinde kaldığında da aklı sende kalacak. Neden ona bu kötülüğü yapıyorsun Ergun?!' kahkaha atarak başımı salladım ve konuştum.

'Ben mi istedim böyle olmasını Helga? Ben ister miyim bunu gerçekten? Oğlumun ikimizin arasında kalmasını ister miyim? Ama herkes kendi seçtiği hayatın bedelini yaşar tamam mı? Alican da zamanla buna alışacak.' Helga bana bakarak konuştu.

'Ergun en iyisi Nazlı ile-' kaşlarımı çatarak konuştum.

'Sakın tek bir kelime bile söyleme Helga, kalbini kırmak istemiyorum. Nazlı benim için ben ona yalvardığım halde gidip o nikah masasında oturduğunda, benden oğlumu yıllarca sakladığını öğrendiğimde bitti.' tekrar salondan çıkacakken Helga kolumdan tutarak beni çevirdi.

'Ergun, lütfen... Kesin hüküm verme...' derin bir nefes alıp konuştum.

'Sen istediğin kadar boşanma davası aç. Ben boşanmak istemiyorum. Bu konu kapandı. Alican da zamanla buna alışır, böyle olmasında senin hiçbir suçun yok. Kendini suçlayıp durma artık.'

Salondan çıktığımda hava almak için direkt bahçeye gitmiştim. İnsanlar ne de kolay vazgeçebiliyordu benden. Oysa benim onlara verdiğim tek şey sevgi ve değerdi.

Evet yıllardır Helga benden sevgi görmemişti, boşanmak istemesini bu yüzden olsa anlardım. Ama saygı göstermiştim.

Hele Nazlı... Ben ona dünyalar kadar değerli olduğunu hissettirmekten başka hiçbir şey yapmamıştım. Hep peşinden koşmuş, aşkımızı doya doya yaşamaktan kaçınmamıştım ama bunların karşılığını çok acı bir şekilde almıştım.

Derin bir nefes alarak gökyüzüne baktım ve yıldız kaymasına yıllardır acı çekerek şahit olduğum gibi bugün de şahit olmuştum. Almanya'da her gün benim penceremin kenarından kayan yıldızın onun penceresine ulaşmasını dilemiştim.

İkinci BaharHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin