14

287 31 130
                                    

Merhaba güzellerim! Nasılsınız?

Elektrik gibi çarpıcı bir bölümle karşınızdayım ⚡ biraz tatlandırmak için multimedia Ergun ve Alican'ımız 🥰

Bu bölümümüzde kimlerin hesaplaşmaları olacak dersiniz? Sizler kadar bende heyecanlıyım :')

Yalnız bazı arkadaşlara bir sitemim var.. Anlıyorum tatildesiniz, geziyorsunuz ama hikayeyi aksatan, okumayan arkadaşlar görüyorum ve bu beni gerçekten aşırı üzüyor.

Kışın bu kadar sık bölüm atmayacağım :') ders çalışıyor olacağım... O zaman siz sitem edersiniz diyorum :)

Lafı daha fazla uzatmadaaaan keyifli okumalar diliyorum!

Oy ve yorum yapın lütfen göz bebeklerim, bazıları sadece oy atıyor :/ lütfen daha çok yorum istiyorum 🥰😍 ona göre eksiklerimi görmem gerekiyor çünkü 🙏🏻

🌸🌸

Annemlere 'iyi geceler' dileyip bana ayrılan odaya gelmiştim ve odamın kapısını kapatmıştım. Yatağın üzerinde uyuyan oğlumu görünce tebessüm ettim.

Büyüdükçe babasına daha çok benziyordu. Gülüşü, bakışı, konuşması... Tıpkı Ergun'un bir kopyası gibiydi.

Merhameti ve vicdanını da babasından almıştı. Kimseye kıyamaz, herkesin yardımına koşardı.

Oğlumun başını okşadım ve yavaşça yanağından öperek kokusunu içime çektim. En önemlisi kokusu... Aynı onun kokusuydu ve ben yıllarca ona olan özlemimi evladımızın kokusuyla giderniştim.

O bizim aşkımızın bir meyvesiydi. Ergun'dan bir evlat sahibi olduğum için gerçekten çok mutluydum.

Makyaj masamın önüne oturdum ve çekmeceden mor teneke kutuyu çıkardım. Niyazi ile evliyken bile bu kutuyu gözüm gibi korumuştum. Ona olan özlemimi ancak bu kutuyla giderebiliyordum.

Aklıma bugün ki hayal kırıklığı dolu bakışları gelince gözlerimi acıyla yumdum. Gözlerimi tekrar açtım ve kutuyu açtığımda ona göndermek istediğim, hamile olduğumu anlattığım mektuplarım gözlerime gelmişti.

Bu mektupları cesaret edip de yollayamadığım için kafama tekrar ve tekrar vurdum. Yıllardır olduğu gibi...

Annemin evlenip yuva kurma baskıları, abimin bu durumu öğrenince beni evlendirmek istemelerine dayanamamış ve bunun sonucunda Niyazi ile yıldırım nikahı ile evlenmiştim.

Evliliğimin her günü zehir zemberek olmuştu. Niyazi gibi biriyle aynı yastığa baş koyduğu her güne lanet okuyordum çünkü bir gün yüzü görmemiştim.

Niyazi benim oğluma da baba olamamıştı. Ergun'un zannettiği gibi aşerdiğim zamanlar yanımda Niyazi yoktu, o yoktu, abim yoktu. Ben tek başımaydım.

Doğumhaneye bile kendim gitmiştim. Benim ve oğlumun cezasını böyle adaletsiz bir şekilde kesmişlerdi. Niyazi gerçeği öğrense bile bir şey demesine hakkı yoktu çünkü evladıma tiyatro rolünden de olsa babalık yapmamıştı.

Alican da sanki hissetmiş gibi Niyazi'ye düşman olarak büyümüştü. Hiç onu sevmemişti.

Mektupların altındaki Ergun'un fotoğrafını aldım ve yüzünü okşadım. Yıllardır çok keşkelerle zaman kaybetmiştim.

Keşke nikaha geldiği gün onun elinden tutup gitseydim. Uzak şehirlere gitseydik beraber. Onunla çektiğim her şey güzel olurdu, yoksulluk, açlık, parasızlık... Asla şikayet etmezdim.

Bana olan nefretini iki katına çıkardığımı anlamıştım. Onu tamamen kaybetmiştim. Biricik aşkım ellerimden kayıp gitmişti adeta. Gerçeği öğrenince oğlum da ellerimden kayıp gidecekti...

İkinci BaharHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin