11

261 30 58
                                    

Merhaba güzellerim! Nasılsınız?
Bugün biraz sinirliydim, gerçekten yazı yazmak benim hayat felsefem gibi bir şey. Yazı yazınca, bu işe yoğunlaşınca tüm herşeyi siliyorum gerçekten.

Bildiğiniz üzere geçen bölümde Alican'ın Ergun'un oğlu olduğunu öğrenmiştik ve bunu da öğrenen kişi Helga idi..

Sizce bu gerçeği Ergun'a söyleyen taraf kim olmalı?

Biricik aşkı, oğlunun annesi Nazlı mı?

Eşi, hayat arkadaşı olan Helga mı?

Gerçekten Helga için zor bir döneme giriyoruz çünkü sürekli iç çözümlemeleri ile boğuşacak, bu gerçeği bilmenin ağırlığının altında resmen ezilecek...

Sorumun cevabını bekliyorum, keyifli okumalar diliyorum! ❤️

Multimedia: Ergun ve Alican temsili... 👨‍👦❤️

🌸🌸

Restaurantın kapısından içeriye girince etrafımı şöyle süzdüm. Helga'yı bu hasta haliyle yalnız bırakmayacağım için onu takip ederek arkadaşlarıyla geldiği mekana gelmiştim. Tabii ki bu detaydan Helga'nın haberi olmayacak, geçerken uğradım temalı bir savunmam olacaktı.

İleride Helga'nın arkadaşlarından Melisa'nın yüzünü gördüğümde masaya doğru ilerledim. Arkadaşlarından sadece Melisa'nın yüz ifadesini ezberlemiştim nedense.

Yanlarına doğru ilerlediğimde Melisa bir süre sonra beni tanıdı ve gülümsedi.

'Aa, merhaba Ergun, hoşgeldin. Otursana?' masaya bir süre bakındıktan sonra Helga'yı göremeyince konuştum.

'Helga nerede?'

'Helga lavaboya gitmişti, gelir birazdan.' kafamı sağa çevirdiğimde Nazlı ve Gülden'i gördüm. Bize biraz uzaklıkta olan masaya geçtiklerinde masada Ahmet ve Niyazi'yi görünce ister istemez sinirim bozulmuştu.

Aşkımı çaldığı gibi dostluğumu da çalmıştı elimden. Aslında Niyazi'ye de kızamıyordum çünkü aşkım da dostum da korkaktı ve benim için savaşmamışlardı. O konuda vicdanen çok rahattım.

Sabırsızlıkla Helga'yı beklemeye devam ederken kızlara dönerek konuştum.

'Ben bir bakayım.' kızlar başlarıyla beni onaylandıktan sonra lavaboların olduğu köşeye doğru ilerlemeye başladım. Tam o sırada Helga lavabodan çıkmıştı. Yüzü ıslak ve yüzünün rengi kireç gibi olmuştu.

Onu öyle görünce koşturarak yanına gittim ve konuştum.

' Helga, iyi misin canım? Yüzün kireç gibi olmuş? Doktora gidelim mi?' Helga bana şaşkınlıkla baktı ve birden sarılıp ağlamaya başladı.

'Helga ne oldu sana? Birisi bir şey mi dedi? Yoksa Nazlılar mı birşey dedi?' Helga benden ayrılıp başını hızlıca sağa sola salladı ve konuştu.

'Ağlayasım geldi öyle, sanırım moralim bozuldu biraz. Gidelim mi artık eve?' şaşkınlıkla başımla Helga'yı onayladım ve elinden tutup yürümeye başladık. O sırada Gülden ile göz göze gelmiştik. Gülden elini kaldırıp konuştu.

'Ergun!' Helga ile göz göze geldiğimizde Helga gözlerini çekti. Derin bir nefes alıp Güldenlerin masasına doğru ilerledik.

'Bu ne güzel bir tesadüf böyle! Değil mi Ahmet?' Gülden, Ahmet'i benimle konuşması için zorlarcasına kolunu dürttü ama anlaşılan Ahmet'in yine ve yine benimle konuşası yoktu.

İkinci BaharHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin