~8~

65 9 3
                                    

Arkadaşlar bölümleri ikişer ikişer yayınlayabilirim. Artık asıl olaylara girdiğim için daha güzel oluyor. Bölümler hazır zaten. İyi okumalar.
Yorum ve oylarınızı bekliyorumm.

~~~~
Hadi, Hera!" Kapıda elindeki silahla oynayarak beni bekleyen Melvine baktım. Kamuflaj dışında ilk defa başka bir şey giyerken görmüştüm. Siyah takım elbisesi ve beyaz gömleğiyle beni bile baştan çıkarabilirdi.

"Neden silahın var?" Silahı gülerek arkasına koydu.

"Arena alanında gücümüzü kullanamıyoruz." Son bir kez aynada kendime baktım. Bütün kraliyetlerin orda olacağı içim resmî giyinmek zorundaymışım. Maveral krallığının bayrağı kırmızı renkte olduğu için kırmızı giymek zorundaymışım. Üzerimde uzun, yırtmaçlı,  askılı ;düz kırmızı bir elbise altında da, altın rengi, açık zarif bir topuklu vardı. Lena sağolsun iki saniyede getirmişti.

"Ferdo nerde?" Kafasını çıkarıp koridora baktı Melvin. Koridordan koşma sesleri geliyordu.

"Geç kaldım sandım." Soluk soluğa kalmış Ferdo gözünü bana çevirince beklemediğim bir tepki vardı.

"Şuna da bakın!" Sinirim bozulmuş şekilde Ferdoya baktım.

"Olmamış demi? Ben demiştim ama Lenaya elbise bana göre değil. En iyisi sade giyineyim." Melvin de Ferdo da aynı an da hayır diye bağırdılar.

"Saçmalama! Kırmızıyı kimsede bu kadar güzel görmemiştim." Ferdo gülümseyerek yanıma geldi. Arkama geçip aynadan yansımamıza bakıyordu.

"İşte benim kızım!" Utanarak tebessüm ettim. Benim için fazla abartıydı. Burda bir süre duracaksam kurallara uyup biraz keyfini çıkarmalıydım. Aksi takdirde çekilmezdi burası.

"Hadi sizi gören olacak gidelim." Melvin kolunu bana doğru uzattı, koluna girerken topuklu giymeme rağmen boyuna yetişemediğimi fark ettim.

"Lena nasıl izleyecek?" Ferdo arkamızda ilerlerken koridorları geçiyorduk.

"O uzun süredir burada çalıştığı için istediği gibi izleyebiliyor." Tamam diyip tekrar önüme döndüm. Melvin üst seviye rütbeli bir Asil olduğu için yakın olmam sıkıntı değildi. Bu geceki partneri bendim. Yan yana oturacaktık. Diğer askerlerin ise izni olmadığı sürece yanında partner getiremiyorlarmış.

Koridorlarda bulunan saray muhafızları beni ürkütüyorlardı. Hepsi öylece durmuş iki eli arkada dimdik önlerine bakıyordu. Yanından geçtiğimiz her muhafız arkamızdan yürümeye başlıyordu. Melvin için üst düzey güvenlik...Nihayet saraydan çıktığımızda kapıda siyah son model bir araba bizi bekliyordu. Arkamı döndüğümde Ferdo kaybolmuştu. Melvin anlamış olacak ki kulağıma doğru eğildi.

"Hefatlarla beraber gelecek o. Merak etme senin hizmetinde çalıştığını bildirdim. Gelip, oyunları izleyebilecek." Tekrar kafasını bana çevirince gülümseyerek ona baktım. Bir tane Hefatlı gelip, siyah arabanın arka kapısını açtı. Dalgınlıkla teşekkür edince şaşkınlıkla bana bakan Melvine aldırmadan arabaya bindim. Hefatlılara insan değilmiş gibi davranmak buradaki ilk kuraldı. İlk kurala uymak gibi bir niyetim de yoktu.

Yaklaşık beş dakika sonra hayatımda gördüğüm en büyük arenanın önünde durduk. Gerçi hayatımda kaç kere arena gördüysem. Hâla Saray sınırları içinde olmamız da sarayın büyüklüğünü bir kez daha yüzüme vurdu.

Melvin yanıma doğru tekrar gelip kolunu uzattı, koluna girerken bir yandan da yürüyorduk. Kapının orda onlarca asker gelen herkese beyaz bileklik takıyordu. Beyaz bileklik elementlerin güçlerini kullanmasını engelliyordu. Bu yüzden buraya ilk geldiğimde kelepçe ile takmışlardı.

MaveralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin