BÖLÜM 42: MELTEM

327 24 11
                                    

   Sam'in ani ve bizi şoka uğratan baygınlığından sonra, hepimizin üzerine bir ağırlık çökmüştü. Hiçbirimiz konuşamıyor, boş boş televizyonda oynayan vasat derecede kötü uyarlanmış bir filmi seyrediyorduk. Daha doğrusu Sam, Aslı ve Oliver izliyordu çünkü benim aklıma bir şey takılmıştı. O da Aslı'nın Sam'in baygınlığı sırasında hiçbir şeyin farkında olmaması, adeta hipnozdaymışçasına duvara odaklı boş boş bakışlarıydı. Ve dahası da vardı. Elleri o anda zangır zangır titremiş, Sam'i fark ettikten sonra da beceriksiz ve telaşlı bir şekilde davranmıştı. İşi daha da ilginç kılan şey, Sam'in uyanmasından sonra olmuştu. Kafasını tekrar duvara doğru kaldırmış, sonra da sol eli ile ağzını kapamış ve kafasını evet dermişçesine sallamıştı. Ardından da bunu uzun bir süre devam eden ağlama krizi takip etmişti. Ne olmuştu da Aslı böyle bir tepki vermişti anlayamıyordum. Adeta karşısında biri varmış gibi davranmıştı çünkü. Düşündükçe işin daha da sarpasaracağını biliyordum ancak düşünmeden de edemiyordum bu olanları. Sonuçta içinde bir gizem yatıyordu ve bunu öğrenmeliydim. Bu sebeple aniden Aslı'ya döndüm ve;

   " Aslıcım benimle balkona çıkmaya ne dersin? Hem azıcık hava almış olursun. Pek iyi de görünmüyorsun temiz hava iyi gelecektir. " dedim, gülümsedim ve Aslı'dan gelecek cevabı beklemeye koyuldum. Aslı ise bu esnada biraz düşündü, ardından da yaşamış olduğu olayın şokundan çıkamamış olduğunu belirten ağırlaşmış gözlerini bana çevirdi ve sessizce;

   " Tabi neden olmasın? Çıkalım da izin ver önce bir bardak su içeyim. " dedi ve ağır adımlarla mutfağa geçti. Bense merakıma set gerdim ve Aslı'yı beklemeye başladım. Nasılsa kısa bir süre sonra neler olduğunu öğrenecektim.

   Aslı çok geçmeden mutfaktan çıkmış, salona geri dönmüştü. Oturmasına izin vermeden hemen ayağa kalktım ve koluna girip onu evin arka tarafındaki büyük ve ferah balkona çıkardım. Elini dahi atamadan ikimize de sandalye çektim ve konuya nasıl girsem diye düşünmeye başladım ki Aslı konuya girdi.

   " Ah Meltem iyi ki akıl ettin bu fikri. Temiz hava ve güneş ruhuma o kadar iyi geliyor ki anlatamam. Hele o gerçekleşen korkunç olaylardan sonra. " dedi ve aniden sustu. Bir süre, devam eder belki düşüncesi ile hiç konuşmadım ve yalnızca onu izledim fakat o onu izlediğimi dahi görmüyor, yalnızca dışarıda birbirini kovalayan çocukları izliyordu. Daha fazla dayanamadım ve ağzındakileri almak için konuya girdim.

   " Aslı az önce sen olaylar mı dedin yoksa bana mı öyle geldi? Çünkü az bir zaman önce, yalnızca tek bir olay oldu o da Sam'in bayılmasıydı. Yoksa yanılıyor muyum? " dedim ve vereceği cevabı merakla beklemeye başladım. Aslım usulca kafasını çevirdi, başını balkon demirlerine yasladı ve gözlerimin içine bakarak;

   " Yanılmıyorsun. Doğru söylüyorsun tek bir olay oldu o da Sam'in bayılmasıydı ancak... Nasıl anlatsam bilemiyorum... Bana inanır mısın onu bile bilmiyorum... Lütfen beni deli sanma lütfen lütfen lütfen. " dedi ve ağlamaya başladı. Onu sakinleştirmeliydim ve ne anlatacaksa sonuna kadar inanmalıydım. Bu nedenle başını ellerimin arasına aldım ve omzuma yerleştirdim. Bir süre başını okşadıktan sonra kendine gelir gibi oldu ve anlatmaya başladı. 

   " Sam bayılmadan kısa bir zaman önce bir kız gördüm duvarın önünde. Aynı kızı kazadan önce de görmüştüm. Kısa bir söz edip gitmişti. O gün kimsesiz bir kız sanmıştım onu fakat bugün aniden senin evinde de belirince, olmadığını anladım. Önce bir süre beni izledi. Sonra yanıma geldi ve; Etrafındaki kişilere önem ve sevgi veriyosun ama bu etrafındaki kişilerden biri var ki, o senin hayatın, canın, aşkın. Ona çok dikkat et. Gereken her şeyi yap yoksa onu sonsuza dek kaybedebilirsin. Dedi. Bu sözü ettikten sonra da ardında hiç bir iz bırakmadan kayboldu. Kim olabilir bu kız ve dediklerini önemsemeli miyim? diye düşünürken, Sam'in tekrar bayıldığını fark ettim. Hemen yanına koştum ve şaşkınlıkla karışık endişe ile onu uyandırmaya çalıştım. Uyandığını gördükten sonra kafamı kaldırdım ve onu yine gördüm. Karşımda dikilmiş Sam'i gösteriyordu. Bana bir şey anlatmak istediğini o an anladım ve anladığımı da belirtmek için kafamı salladım. Sonra da kayboldu yine. İşte hepsi bu Meltem. Lütfen bana inan. Gerçekten gördüm onu. Ben deli değilim Meltem. " dedi ve telaşla gözlerime bakmaya başladı.

.TELEFON UCUNDAKİ HAYALLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin