BÖLÜM 18: TELEFON UCUNDAKİ HAYALLER

538 33 6
                                    

   En iyi şarkıyı yazmak için, geri sayım başlamıştı. Yalnızca üç gün, yetmiş iki saat ve dört bin üç yüz yirmi dakikaları kalmıştı. Ayrıca bu süreçte artık yalnız da değillerdi. Patronları Ali Bey de onlara hikaye konusunda yardımcı oluyordu. Altı el birden, şarkının mükemmelliği için uğraşıyorlardı. Her bir kelimeyle, şarkı tıpkı nadide bir inciye dönüşüyordu.

   Uyumuyor, pek az yiyor, çok az konuşuyor ve bolca yazıyorlardı. Ve tam tamına altıncı günün sabahında yani, teslime bir gün kala şarkının sözleri anca tamamlanabilmişti. Parçanın başında, bir tek enerjinin ikiye bölünüp dünyaya gönderildiğinden ve birbirlerini aramalarından bahsediliyordu. Devamında o iki enerjinin yani, bir bayan ve erkeğin Türkiye'nin İzmir ilinde karşılaşmasından, hemen ardından da ilk görüşte aşık oluşlarından, yıllar sonra ilişkilerinin patlak verip yine ayrılışlarından ve en sonunda kaderin bir cilvesiyle İstanbul'da tekrar buluşmalarından, sonunda ise kaderlerinin bir olduğunu anlayıp aşklarına bir şans daha vermelerinin gerektiğini fark ettiklerinden bahsediliyordu.

   Artık her şey hazırdı. Melodi tamamlanmıştı ve sözler kusursuz bir şekilde önlerinde duruyordu. Yalnızca tek bir iş kalmıştı o da, bu iki öğeyi tek bir bütün haline getirip ruhu okşayan bir parça haline getirmek.

   Derin bir nefes alıp, melodiyi çalmak ve üzerine sözleri nakşetmek için stüdyoya adımlarını attılar. Vokaller kendileri olacaktı. Bu nedenle, stüdyoda melodi ve sesi birleştiren bir kişi daha olmalıydı. Bu iş için de müzisyen arkadaşları Sarp devreye girmişti. Onlar tasarladıkları hikayeyi, melodiye en iyi şekilde aktarmaya çalışırken, Sarp bütün bu olanları kayda geçecekti. Çok geçmeden, bu zorlu iş için kolları sıvadılar ve sözleri besteledikleri şekilde seslendirmeye başladılar. Sözler melodiyle her buluştuğunda, muazzam bir etkileşim ortaya çıkıyordu. Meltem ve Aslı çıkardıkları bu kusursuz iş karşısında daha da coşkulanıyorlar ve parçayı olduğundan daha duygulu ve kulağa çok daha hoş gelen bir sesle söylüyorlardı.

   Sonunda melodi ve sözler tam bir bütün oluşturmuştu. Bu süreç Meltem, Aslı ve Sarp'ın hayatlarından yarım saate mal olmuştu. Ama yine de buna memnundular çünkü eserleri artık kağıt üzerinde değil, gerçek bir ses ve melodiyle bilgisayarda kayıtlı bulunuyordu. Hemen şarkıyı son haliyle dinlemeye başladılar. Yaptıkları şey, tam da hedefledikleri gibiydi. Dinlerken hem eğlendirip zevk veriyor, hem de hikayenin ve melodinin duygusundan dolayı hüzünlendiriyordu. Bu güzel sonuç karşısında içleri rahatlamış ve stresleri bir anda yok olmuştu. Artık dinlenmeyi hak ettiklerini düşünüyorlardı.

   Meltem ve Aslı, stüdyodaki koltuğa oturmuş ve gözlerini kapatıp dinlenmeye koyulmuşlardı. Bütün bir haftalarını ve aynı zamanda hayatlarını, sadece bu şarkı için harcamış ve oldukça yorulmuşlardı. Buna rağmen, geride bıraktıkları altı gün içindeki saatler, onlar için ağır ve işkenceli değil aksine su gibi akıp geçmişti. İşlerinin bitmesine ve parçanın hazır olmasına rağmen, hala bir eksik var mı diye düşünüp duruyorlardı. Fakat bir şey fark edemiyor yalnızca şarkıyı tekrar edip duruyorlardı.

   Aslı hala oturuyordu hatta uykuya dalmıştı fakat, Meltem ayaklanmış bir oraya bir buraya volta atıp duruyordu. İçinde ani bir endişe oluşmuştu ve yerinde durması imkansızdı. Şarkıyı ve her şeyi sürekli kontrol ediyordu. Mutlaka bir şeyler ters gidiyordu ya da bir yerde bir eksiklik olmalıydı. İşte o an aklına geldi. Şarkı tamamdı fakat hala bir isme sahip değildi. Bunu anladığı an arkadaşını hızlıca dürtmeye başladı. Aslı hemen uyandı ve ne oldu dercesine Melteme bakmaya başladı. Meltem telaşlı görünüyordu. Bu durum Aslıyı endişelendirmişti. Hemen;

   " Ne oldu? Neyin var?" diye sordu. Meltem de buna karşılık;

   " Bir şeyim yok ama bir şey fark ettim. O yüzden böyleyim. Alacağımız tepkiyi öğrenmek için parçayı barda seslendirmeye iki saat, yarışma teslimine de bir gün kaldı fakat şarkının hala bir ismi yok." dedi. Aslı bunu duyunca düşüncelere daldı ve hemen ardından;

   " Çok haklısın bende şimdi fark ettim. O zaman bu önümüzdeki iki saat boyunca şarkıya bir isim bulmalıyız." dedi ve Meltem'in tepkisini bekledi. Meltem buna karşılık, telaşla yalnızca kafasını sallamıştı. Aslı arkadaşının bu halini görünce, ona sarıldı ve her şeyin üstesinden geldikleri gibi bunun da üstesinden geleceklerini ve bunun çok daha kolay olacağını, şimdi sakinleşip isim aramaları gerektiğini söyledi. Meltem arkadaşından aldığı bu destek ve teselliyle kendine geldi ve birlikte isim aramaya koyuldular.

   Barda sahne almalarına bir saat kalmıştı ve hala parçaya uygun bir isim bulamamışlardı. Akıllarında bir çok şey vardı fakat Aslı'nın beğendiğini Meltem beğenmiyor, Meltem'in beğendiğini Aslı beğenmiyordu. Böyle olunca bir türlü orta yolu bulamıyor ve daha çok vakit kaybediyorlardı. Aslı, sahne almalarına bir saat kaldığını fark edince bu işten pes etti ve Meltem'e akşam işten dönünce devam etmeleri gerektiğini söyledi. Bunun üzerine, Meltem hiç olay çıkarmadı hatta Aslıya hak verdi ve apar topar yola çıktılar.

   Bara vardıklarında programın başlamasına yirmi dakikadan az bir zaman kalmıştı. Hemen arabayı park edip kilitledikten sonra koşar adım kendilerini içeri attılar. Vakit kaybetmeden orkestraya şarkının bestelerini verdiler ve sahnedeki yerlerini aldılar.

   Her zamanki gibi o gün de bar oldukça kalabalıktı. Herkes Meltem ve Aslıyı dinlemeyi dört gözle bekliyordu. İstediklerine kavuşacaklardı. Ama önce Aslı bir açıklama yapmalıydı. Bunun için eline mikrofonu aldı ve;

   " Bu şarkı çok özel bir iş için yapıldı ve oldukça yeni. Fakat henüz bir isme sahip değil. Umarım bu kusuru gözünüze batmaz ve parçayı beğenirsiniz. İyi eğlenceler." dedi ve orkestraya işaret vererek başlamaları gerektiğini dile getirdi. Böylece orkestra çalmaya, Meltem ve Aslı ise şarkıyı seslendirmeye başladı. Her geçen dakikada, dinleyicilerden daha fazla destek alıyor ve yaptıkları işten daha da memnun kalıyorlardı. Beş dakikalık şarkı sona erdiğinde, ani bir sessizlik oluştu ve hemen ardından ıslıklar ve alkışlar duyulmaya başladı. Sonrasında dinleyiciler, hep bir ağızdan Heaven's Lovers diye haykırıp daha sesli alkışlamaya başladılar. Böylelikle Meltem ve Aslı parçalarına nihayet bir isim bulmuşlardı. Adı, Heaven's Lovers olacaktı.

.TELEFON UCUNDAKİ HAYALLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin