"Pekala, Bayan Kim görüşme için önce yarınki programıma bakmam lazım. Sizin için sorun olmaz değil mi?""....."
Telefonu omuzum ve kulağım arasından alıp hattın diğer ucundaki bakıcı adayına gülümsedim. O sırada odamın kapısı açılmıştı. Gelene baktığımda Lisa'yı elinde iki fincan kahve ile odama girerken gördüm. Boş elimle oturması için koltuğu işaret ettiğimde kaşlarını çatarak dediğimi yaptı.
"Süper. En yakın zamanda görüşmek üzere. İyi günler." Telefonu kapatıp masaya bıraktığımda beni rahatsız eden kırmızı saçlarımı bileğime taktığım toka ile bağladım.
"Kiminle konuştun?" Uzattığı kahve fincanını alıp gülümsedim.
"Mia'nın bakıcı adayı ile." Kahvemden bir yudum alıp sırtımı rahat koltuğa yasladım. Bu sırada Lisa göz ucuyla bana bakıyordu.
"Bir şey mi oldu?" Dediğimde kahvesini masaya bırakıp ofladı.
"Carla Teyze gitmek zorunda mı? Hayır yani, sen sekiz aylık bebeği nasıl tanımadığın birine emanet edeceksin Rosie?" Son cümlesi ile derince yutkundum.
Gerçekten ne yapacaktım? Bu durumda hastane yönetiminden izin almam imkansızdı. İşe tekrar başlayalı iki ay olmuştu ve bana gösterdikleri toleransı kimseye göstermediklerine yemin edebilirdim.
Anneme de "Gitme, bebeğime bak." diyemezdim. Buna hakkım yoktu. Doğumumdan beri yanımdaydı ve bana destek olmaya çalışıyordu. Evinden yeterince uzak kalmıştı, fırsatı varken geri dönmeliydi.
Maalesef tek çarem buydu, bir bakıcı bulmak.
"Anneme gitme diyemem, Lisa. Aylardır evinden kilometrelerce uzakta yaşıyor. Ayrıca benim yüzümden babamla araları bozulsun istemiyorum. Zaten aileme yeterince zarar verdim, buna artık hakkım yok." Dediğimde bir süre gözlerini gözlerimden ayırmadı.
"Sende haklısın." Dedi kısık bir sesle. "Biliyorsun, bu devirde insanlara güven olmuyor. Hele de yabancılara hiç mi hiç olmuyor." Uzanıp ellerimi tuttu sımsıkı. "Dikkatli ol, tamam mı?" Cevap vermeden başımı sallayarak onu onayladım.
İsteyerek yapmıyordum, bu benim için de zor bir durumdu.
Keşke böyle olmasaydı.
"Kahve için teşekkür ederim Lisa. Bakmam gereken bir hastam var, sonra uzun uzadıya konuşuruz." Dedim ayağa kalkıp önlüğümü giyerken.
"Akşam sizdeyim o zaman." Bana öpücük attığında gülerek el salladım ona. Ardından koşar adımlarla odadan çıktım.
Asansöre binip binmemek arasında gidip gelsemde acelem olmadığını kendime hatırlatıp merdivenlere yöneldim.
Dün gece anneme, onun için en yakın zamana bilet keseceğimi söylemiştim. Ve şansıma cumartesi akşamı bizim için en uygun olanıydı. Bu demek oluyordu ki Mia'ya bakıcı bulmam için sadece dört günüm vardı.
Hemşire Choi, tanıdığı biri olduğunu söylemiş ve bana Bayan Kim'i önermişti. İşinde başarılı ve güvenilir olduğunu da eklemişti. Her ne kadar tereddüt etsemde pek vaktim yoktu. Bu yüzden Hemşire Choi'den Bayan Kim'in telefon numarasını istemiştim. Yarın buluşacak ve tanışacaktık.
Umarım her şey yolunda gider ve sorun çıkmazdı.
455 nolu oda görüş açıma girdiğinde eş zamanlı olarak komiser ve yardımcısını da gördüm. Komiser Jeon dediğini yapmış ve gelmişti. Sanırım işine tahmin ettiğimden daha çok önem veriyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
give me love, rsk
FanfictionJeon Jungkook ve Roséanne Park, aşktan nasibini almış iki yabancıydı. 11052020 jjkxpcy -andrellashi