0.9

1.2K 171 27
                                    

____

Hayat insana istediğini sunmazdı bazen. Ne kadar çabalasak da olmayınca olmuyordu. Bizim elimizden bir şey gelmezdi. Tabii kabullenmek dışında...

Şu an yakama yapışan Doktor Yun'a da bunu anlatmayı çok isterdim ama kendisi bir şeyleri kavramakta güçlük çektiği için anlayacağını sanmıyordum. Şiddete başvurması da ayrı bir konuydu tabii.

Ne aciz bir insan! Sorunlarını konuşarak veya çalışarak değil de şiddetle çözmeye çalışıyordu. Bir insan kendisini daha ne kadar düşürebilirdi?

Komiser Jungkook ve Jimin ile konuştuktan sonra yanlarından ayrılmış ve odama gelmiştim. Asistanım, Hemşire Choi'nin getirdiği yeni hastaların raporlarını incelerken Doktor Yun odama dalmıştı.

Evet, yanlış anlamadınız odama daldı ve ben ne olduğunu anlamadan saçımı çekmeye başladı. Şu an ise eli boğazımdaydı.

Bağırışlarının arasında söylediği küfürler sabrımı taşırıyordu. Onunla baş edemeyeceğimi anladığımda tüm gücümle Yun'u itip sağ tarafımda kalan beyaz koda uzandım ve vakit kaybetmeden yumruk yaptığım elimi ard arda bir kaç kez vurdum. Anında tüm hastaneyi anons sesi sardığında rahat bir nefes verip sırtımı duvara yasladım ve yavaşça yere düştüm.

"Seni pislik!" Yun ayaklanıp tekrar üzerime atladığında bu acınası haline sırıttım.

Ona karşılık vermiyordum, çünkü hastaneden gitmesi için elime sağlam bir koz vermişti. Kullanmamak ayıp olurdu.

"Her şeyi mahvettin!" dediğinde kapı açılmış ve içeri birileri girmişti. Lisa'nın çığlık sesini duyduğumda onun da burada olduğunu anlamıştım.

Yun'u üzerimden almaya çalıştıklarında başım sert bir şekilde zemine düşmüştü. Saniyeler içinde vücuduma nüfus eden keskin acıyla gözlerimi sıkıca kapattım. Sesler kulağıma fısıltı gibi geliyordu. Gözlerimi zorlukla araladığımda Lisa'nın endişeyle bir şeyler mırıldandığını görmüştüm ama ağzımı açıp konuşamayacak kadar yorgun hissediyordum. Gözlerimi daha fazla açık tutamayacağımı anladığımda direnmeyi kestim ve böylece bilincim yavaş yavaş kapanmıştı.

***

Kulağıma ulaşan sesleri ayırt etmekte zorlanıyordum. Her şey fısıltıdan ibaretti sanki. Gözlerimi açıp kimlerin konuştuğunu öğrenmek istesem de o an için bu imkansız gibiydi.

En son başımın zemine çarptığını hatırlıyordum, gerisi yoktu. Hafızamda yer edinmemişti. Şu an gözlerimi açamayışımın da nedeni büyük ihtimalle verilen ağrı kesiciydi. Buna rağmen ince bir sızı hissediyordum başımda. Zorlukla kaldırdığım elimi başıma götürdüğümde ince bir sargı beziyle karşılaştım. Eş zamanlı olarak kulağıma uğultu gibi ulaşan sesler de kesilmişti.

Yüzümde bir el hissettiğimde kendimi zorlayarak gözlerimi açmaya çalıştım. İlk denememde olmasa da ikincisinde başarılı olmuştum. Lisa ile burun buruna geldiğimizde anlık refleksle çığlık atmıştım. Cidden... bu kadar yakınımda ne yapıyordu bu kız?

"Bağırma! Benim, Lisa'n." dediğine göz devirerek odaya göz gezdirdim. Yastığı düzeltip sırtımı yasladım. Tam annem yok diye derin bir oh çekeceğim sırada kapı gürültüyle açılmıştı. Annem ve arkasından da Jennie içeri girmişti. Kolunda Mia vardı ve uyumuştu.

"Tanrı'm! Bu ne hal? Ne yaptılar benim kızıma?" Annem ağlayarak tam dibime girdiğinde sıkıntıyla iç çektim. "Abartma anne." dedim gözlerimi devirerek. O sırada açık kapıdn içeri Komiser Jungkook ve Yoongi girmişti.

"Ne abartması? Dayak yemişsin!" dediğine ister istemez sinirlenmiştim. Ben de dövmeyi biliyordum da bir duruşum vardı yani...
Kaşlarımı çatarak anneme baktım.
"Hiç de bile, dayak denmez ki ona. Bilerek yenilen dayaklar dayak değildir. Hayır yani ben de dövmesini bilirdim." dediğimde gülme sesi işittim. Önce Lisa'ya daha sonra da Yoongi'ye bakıp yüzümü buruşturdum.

give me love, rskHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin