₪₪₪₪₪₪
Merhaba~ yıllar sonra Give Me Love'a yeni bölüm atmış bulunmaktayım...
Çok duygusal bir an, bu ficime yeni bölüm yazmayı özlemişim resmen :")Fazla uzatmak istemiyorum. Lütfen bol bol yorum yapın. Yorumlarınız beni gaza getiriyor da :)
Sınır: 85 oy
₪₪₪₪₪₪
"Komiserim, adamlar karakola götürüldü." Cho Hwa silahını belindeki kılıfa yerleştirirken bana doğru bir kaç adım atmıştı.
Zihnimin doluluğu karşısında, bir kaç saniye dediklerini kavramaya çalışarak yüzüne baktım. Son zamanlarda yaşadığım duygusal çöküntü işime de olumsuz yönde yansımıştı. Eskisi gibi olmadığımı hissedebiliyordum.
İşimi ve özel hayatımı karıştırmamaya özen gösteren ben, duygularımın sarsıcı yükü altında o ince çizgiyi aşmıştım elimde olmadan. Kendimi kontrol etmekte güçlük çekiyordum. Elimden ipler alınmıştı sanki.
Bu durum canımı sıkıyordu. Saatler önce yaşananlar bir nevi benim hatamdı. Emrim altındaki polislere, ameliyatın yapılacağı odada olacağımı söylesem de anlık bir dalgınlıkla oradan ayrılmıştım. Ve bu bir anlık dalgınlığım, bize yardım eden sağlık görevlilerinin hayatlarının tehlikeye girmesi ile sonuçlanmıştı.
Eğer bir kaç saniye daha geç gelseydik birileri canından olacaktı. Bu gerçek tüylerimi ürpertti.
Böyle bir durumda saniyeler bile önemliydi. İşin ucunda masum insanların hayatı vardı Jungkook. Bu kadar aptal olmamalısın.
"Cho Hwa, tüm ekibi topla ve emniyete geçin. Ben yarım saate orada olurum." sıkıntıyla iç çekerek mırıldandığımda sorgulamadan beni onayladı. Elindeki telsizi dudaklarına yaklaştırıp ekibe anons yaptı. Kapıya ilerlemeden önce kısa bir baş selamı vermişti.
Gidişiyle kendimi koltuklardan birine atıp bakışlarımı beton duvara diktim. Hayatımda ilk defa ne yapacağımı şaşırmıştım. Berbat bir durumdu. Hissettiğim mahcubiyet tüm bedenimi etkisi altına almıştı. Ne doktor Roseanne'e ne de ekibine bakacak yüzüm yoktu.
Onları bu tehlikeye ben itmiştim bu yüzden can güvenliklerini sağlamalıydım. Ama kaçığın teki olduğum için bunu bile becerememiştim. Kendime kızgındım.
Hastanenin içine kadar giren adamlar bu depoya mı gelemeyecekti? Bunu düşünmemiş olmam kabul edilir gibi değildi.
Sinirle burun kemerimi sıkıp sırtımı geriye yasladım. Roseanne'in yüzüne bakabileceğimi sanmıyordum. Ki onun da beni görmek istemediğine emindim. Ameliyatı bitirir bitirmez yüzüme bile bakmadan odadan ayrılmıştı.
Haklıydı. Ne söylese, ne yapsa tamamen haklıydı. Bu konuda konuşmam bile hataydı. Ama ona borçlu hissediyordum. Hem yardımları için teşekkür etmeli hem de aptallığım için özür dilemem gerekliydi.
İşte cesaretim tam bu anda terk ediyordu bedenimi.
Biraz daha duvarı izleyip cesaretimi azda olsa topladığımda Roseanne'in hâlâ depoda olmasını umarak hızla ayağa kalktım. Büyük ve seri adımlarla, sağlık ekibi için hazırlanan bölüme gittim.
Gözlerim umutla içeride dolanırken duvara sırtını yaslayarak oturan bedeni dikkatimi çekti. Ayaklarını kendisine çekmiş ve kollarını dizlerine sarmıştı. Üzerinde hâlâ önlüğü vardı. Bonesini çıkardığı için kızılları omuzlarına dökülüyordu.
Başını yere eğmişti. Çıkardığım onca sese rağmen başını kaldırıp bakmamıştı bu tarafa. Ya derin düşüncelere dalmış ve beni duymamıştı ya da cidden siniriydi ve sakinleşmeye çalışıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
give me love, rsk
FanfictionJeon Jungkook ve Roséanne Park, aşktan nasibini almış iki yabancıydı. 11052020 jjkxpcy -andrellashi