instagram: zynepguvercin
twitter: zeynepguvercin_
The Weeknd - Call Out My Name
Güneşin hafiften tutulmasını bekleyerek ona bakmaya kalkışan,
Göreyim derken artık hiçbir şey göremeyen kimse gibi,
Ben de bu son ateşin karşısında o hâle geldim.
İlahi Komedya / Cennet, Dante Alighieri
♥♣
Dudaklarımın arasından dökülen mırıltılar en sevdiğim şarkının sözlerine karışırken, ayak bileklerime dolanan beyaz elbisemin eteklerini tek elimle toplayıp yukarı kaldırdım. Bir yere takılıp sökülmesi en son isteyeceğim şeydi. Aldığım her nefeste gül kokuları burnumdan vücudumun her bir noktasına karışarak bana yaşam enerjisi veriyordu, burada olmaktan mutluydum. Bana ait gül bahçesindeydim, boş vaktimde buraya gelmiş, kitap okumuş, güzel bir zaman geçirmiştim. Evimmiş gibi hissettiğim gül bahçemde zaman geçirmeye ihtiyacım varmış gibi hissettiğimde soluğu burada almıştım. Sanki kalbim toprağından koparılmış bir güldü, solmaya başlamış, ben de kendimi evime bırakmış, iyileşmeye başlamıştım.
Tenime taze kokularının sindiği güllerin arasında dolaşırken kendim için bir tanesini istiyordum. Parmaklarımı sardığım sivri uçlu makas, mahkûmun boynuna sürtünerek kan akıtmak için açlıkla beklerken bunun günah, cinayet olduğunun farkındaydım ama istiyordum. Göğsümdeki istekten kurtulamıyordum. Bütün kırmızı güllerin içinde onu almam için kendini belli eden beyaz gülü fark ettiğimde hepsinin içinde zıtlığı şaşırtsa da güzelliği büyülüyordu. Gözüme kestirdiğim, yapraklarını özgürce açmış, tomurcukları parıldayarak insanın ağzını sulandıran beyaz gülün üzerine eğilerek ışığını karanlık gölgemle böldüm. Parmak uçlarım yumuşacık yapraklarına dokundu. Makasın sivri uçlarını yeşil dalına sürterek acımadan kestim. Yerimde doğrularak masaya ulaştığımda üzerinde duran kitabı kendime çekerek son kaldığım sayfayı açtım. İlahi Komedya'nın üçüncü, son kitabına geçmiştim, Dante artık cennetteydi. Altını çizdiğim son satırlara gözüm iliştiğinde bir kere daha okudum.
Daha sonra yaratılan ruhum muydu,
Işığına göklere yükselttiğin,
Ey gökleri yöneten sevgi, ancak sen bilirsin bunu.
En sevdiğim rengi taşıyan beyaz gülü kitabın arasına bıraktığımda derime batan acıyı hissettim. Dalını süsleyen dikenler derime batarak deldiğinde acının küçücük bir şey olması gerekiyordu ama öyle olmadı, aksine battığı nokta alev alev yandı. Kan delikten sızarak tenimden taşarken şaşkınlık üzerime örtülmüştü. Kan tenime izini bırakarak en saf ve en masum olanı lekelemek için beyaz gülün yapraklarına düştüğünde nefesim kesildi. Kan damlayarak saf rengi kirletirken bu görüntüye katlanamadım. Kitabın kapağını hızlıca kapatarak gülü öylece saklarken bakmak, kırmızı rengi görmek kalbimi ağrıtmıştı. Kanın uğursuz kokusu burnumun direğini sızlatırken parmağımı avucumun arasına alarak sıktım. Etrafımda silebilecek hiçbir şey yoktu ve elbisemi de mahvetmesini istemiyordum. Eve ulaşmak için yönümü çıkışa çevirdiğimde adımlarım beni dış kapıya yönlendirdi. Demir kapıyı açarak dışarı adım attığımda adımlarımın buluştuğu yerle irkildim. Uzun boyu ayak bileklerimi geçen otların sardığı ormanlık alan tam karşımdaydı. Gözlerim tanıdık bir şey arama ihtiyacıyla etrafta dolaşırken Devin'de olmadığımın farkındaydım. Burası farklı bir yerdi, havası, gökyüzünü saran renk, her şeyiyle daha farklıydı. Bacaklarıma sürtünen dallar kuru, çelimsizdi. Hava gri bulutlarla sarılmıştı, rüzgâr estikçe huzursuz hissettiren boğucu koku etrafımı sarıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kupa Kızı ve Sinek Valesi
Teen FictionVücudumda kan yerine dolaşan alkolün etkisiyle bulanıklaşan bakışlarım bazı ufak tefek şeyleri seçiyordu. Bunlardan biri yüzümün yanından geçip sırtımı yasladığı aynaya yaslanan elinin üzerindeki kartal dövmesi... Yaralı parmakları terden birbirine...