20.KANTO

30.4K 1.9K 3.8K
                                    

instagram: zynepguvercin

twitter: zeynepguvercin_

Teoman – Oğul

"Hiç sanmayın ki, her su insanı yıkayıp temizler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Hiç sanmayın ki, her su insanı yıkayıp temizler."

İlahi Komedya / Cennet, Dante Alighieri

♥♣

Timur Ajax Damien'den

Eskiden uyumayı sevmezdim. Uyumak benim için gücün vücudumdan çekildiği zayıf ânımdı. Uyurken tetikte olamazdım, uyurken annemi koruyamazdım. Küçük bedenimin uykuya en ihtiyaç duyduğu dönemlerde uykuya direnmek için ne yapmam gerektiğini öğrenmiştim. Çocukken çelimsizdim, evimizin etrafındaki diğer çocuklardan daha zayıf ama uzun boyluydum. Beyaz tenim güneşin altında sık sık kızarırdı. Burnumun ucu kızardığında ve annem bunu gördüğünde keyifle güler, oraya bir öpücük bırakırdı. Annem gül kokardı, bizim evimizde hiç çiçek yetişmemişti ama annem çiçek gibi kokardı. Saçlarının arasından gül yaprakları dökülmüş de tenine dokunmuş gibi özel kokardı. Ona aldığım ilk hediye, merkeze ulaşan evlerden birinin bahçesinden kopardığım güldü. Beyaz gülün dikenleri öyle sivriydi ki, koparıp kaçarken birkaçı parmağıma batmış, kanayarak beyaz yapraklarına damlamıştı. Bir an için o hâliyle anneme vermek istemesem de bir daha aynı cesaretim olmayabilirdi, son şansım olabilirdi. Yaprakları kan olan gülü annem çalışırken yanına ulaşıp masasına bırakmıştım. Kokusunu taşıdığı gülü titreyen parmaklarıyla dikenleri umursamadan aldığında ağlamıştı. Onu ilk kez ağlarken görmüştüm. Diken battığı için canının acıdığını düşünsem de öyle değildi, babamın da ona beyaz gül verirken batan diken yüzünden yapraklarını kan yaptığından bahsetmişti. O gülü çok uzun zaman saklamıştı.

Ben liseye geçene kadar yaşadığımız mahalle iyi bir yer değildi, üstelik annem hamileyken çalışmak zorunda kalmıştı ve yetinebildiği yeri tutarken zor bir hayat geçirdiğini biliyordum. Yaşadığımız yerin tekinsizliği benden uykularımı almış, yerine korkusuzluğu ekmişti. Orada camımız her an kırılabilir, her an bir sarhoş kapıya dayanabilirdi. Bunları yaşayarak, annem beni korkmamam için sarmaya çalıştıkça büyümüş, ben onu sarmıştım ve sonunda oradan taşınmıştık. Benim işe girerek çalışmamla daha iyi bir yerde ev tuttuğumuzda altındaki dükkânın boş olması annemi mutlu eden tek şeydi. Orayı kendine ait atölyeye çevirmiş ve resim yapmaya geri dönmüştü. Orada bazen gecelerini geçirirdi, o zamanlar atölyedeki koltuğa uzanarak kitap okurdum, onun koruyucu askeri olurdum. Yanında sabahlarken birçok kitap okumuştum ama huzurlu uykularıma hiç geri dönememiştim. Bazen çalışmaktan bedenim yorgun düşer, koltuğun üzerinde bir şeyler okurken uyuyakalırdım, o gecelerde annemin sessizce ağlayışlarıyla uyanırdım. Ona hiç belli etmemiştim, her ne çiziyorsa onu çizerken hep ağlar, resim bittiğinde parçalayarak çöpe atardı. O zamanlar dinlediği tek bir şarkı vardı.

Kupa Kızı ve Sinek ValesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin