Multimedia: Lee Jin (Bu kızın kim olduğunu okuduktan sonra anlayacaksınız)
Super Junior-Sunflower
Arkadaşlar orjinal video acilmiyordu. Bende bunu yuklemek zorunda kaldım.ELİF'İN AĞZINDAN
Eun'a Begümle ilgili her şeyi anlattıktan sonra su içtim, ellerimi yıkadım ve kızlarla bereber yukarı çıktık. Odanın önüne geldiğimizde Begüm'ün valizini ortada bırakmış olduğunu ama Begüm'ün ortada olmadığını farkettim. Birazdan gelir zaten diye düşünerek valizini odaya aldım. Eun'un yardımıyla yatağıma geçtim ve sırtımı duvara dayadım. Yastığım niye hafiften havada duruyor? Boşver yaa. Bugün bana bir şeyler oluyor. Her şeyden şüpheleniyorum felan. Elime telefonumu aldım ve biraz sosyal medyada gezinmeye karar verdim. Ask fm'i açtım, bir sürü soru gelmiş. Hem de anonimden! Of! Hepsi de Yi Jung ile ilgili. Hiçbirini cevaplamayacağım. Ask fm'den çıkış yapıp twitter'a giriş yaptım. Ağzım açık kaldı. Okulun sitesi benim hakkımda şeyler yazmış. Sadece okul değil, okuldaki herkes! Buna da tahammül edemedim. Bari instagrama bakayım dedim. Oyşş maşallah! Takipçilerim artmış. Tam 905 kişi olmuş. Yalnız kötü bir haber: Herkes benim Yi Jungla fotoğrafımı paylaşıp beni de etiketlemişler. Son bir umut facebook'a baktım. Giriş yaptığımda şok edici bir şeyle karşılaşmayı beklerken, aksine hiçbir şey olmamıştı. Sadece beş mesaj vardı. O da ne yapıyorsun, seni özledim canım kankam mesajlarıydı. Ve son olarak bir mesaj da Yi Jung'dan idi. Bana 'ÖZÜR DİLERİM' mesajı göndermiş. Görüldü yaptım ve face'i kapattım. Beş dk. sonra Begüm geldi. Suratı asıktı. "Noldu?" diye sordum. "Hiiiç! Sadece müdürün yüzünü görmek canımı sıkıyor. Hiç sevmiyorum o kadını!" dedi. "Müdürün yanında mıydın? Ne dedi?" diye sordum tekrar. İşte kuralları felan söylemiş. Telefonum çaldı. Arayan Berkti. Açtım ve "Efendim?" dedim. "Elif aşağıya gelebilir misin? Fizik tedaviye gitmemiz lazım..." dedi. Ben de "Biraz beklesen olur mu? Üstümü giyinip aşağıya inmeye çalışacağım." dedim. "Tamam." dedikten sonra telefonu kapattı. Begüm" Kimdi o? Fizik mizik diyordu?" diye sordu tek kaşını kaldırarak. "O mu? O benim arkadaşım. Benim fizik tedaviye gitmem gerekiyor. Bu yüzden ben giderken bana yardımcı oluyor. Ben akşama gelirim. Sen diğer kızlarla tanış, yurdu gez. Rahatına bak yani. Ben üstümü giyineceğim şimdi." dedim ve Begüm'ün yardımlarıyla dolaptan sarı bir kazak altına da kırmızı bir pantolon giydim. Ayağıma da siyah konverslerimi geçirdim. 'SEVGİLİ TEKERLEKLİ SANDALYEM'e oturdum ve Begüm ile beraber aşağı inmek için kapıdan çıkacakken kapı çaldı ve içeriye Berk girdi: "Seni aşağıya ben indirebilir miyim?" dedi. Ben de "Tamam." dedim. Çünkü artık alışmıştım. Üstelik beni incitmiyordu da. Begüm ağzı ile gözü ayrı bir açılmış şekilde bize bakıyordu. Berk beni kucağına aldı ve kapıdan çıktık. Arabanın yanına geldiğimizde bana baktı ve gülümsedi. Sonra beni ön koltuğa oturttu. Ardından kendisi de şoför koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırdı. Sırıtarak" Heyecanlı mısın?"dedi. "O kadar mı belli ediyorum yaa." dedim gülerek. "Evet, yerinde duramıyorsun baksana ahaha." "Berk...."dedim başımı öne eğerek. "Efendim? Bir sorun mu var?" diye sordu tek kaşını kaldırarak. "Ben... Tekrar yürüyebilecek miyim?" dedim. "Ben inanıyorum Elif. Yürüyeceksin. Bunun için sonuna dek mücadele edeceğim." dedi ve arabayı hastanenin önüne park etti.
~~~~~~~~Fizik Tedaviden Sonra~~~~~~~~
Çok güzel geçmişti. Ben orada doktorla egzersiz yaparken Berk duvara yaslanmış kollarını da birleştirmiş beni izliyordu. Gözlerinin içine baktım ve gülümsedim. O da göz kırptı. Fizik tedaviden çıktıktan sonra "Çok iyiydin." dedi. Ben de karşılık olarak teşekkür ettim ve tebessümle cümlelerimi destekledim. "Hadi bakalım!" dedi ve beni kucağına aldı. Arabaya bindik ve arabayı yurdun dışında başka bir yöne sürmeye başladı. "Nereye gidiyoruz?" diye sordum. Sadece "Gidince görürsün." diyebilmekle yetindi. Çok sabırsızlanıyorum. Zaten içimde sebebini bilmediğim bir mutluluk var. İçim içime sığmıyordu. Radyodan bir müzik açtım ve karşıma" GOT7-Stop Stop It" şarkısı çıktı. 10 dk. sonra Berk arabayı orman gibi bir yerin kenarına park etti. Araba durduktan hemen sonra Berk arabadan indi. Hızlıca arabanın önünden geçti ve kapımı açtı. Beni kucakladı. Arabayı kilitledikten sonra ormanın içine doğru yürümeye başladı. Nereye gittiğimiz hakkında hiçbir fikrim yoktu. Çok da merak ediyordum. Buna dayanamayıp sordum: "Berk nereye gidiyoruz? Bizim ne işimiz var bu ormanda?". Berk de "Azıcık sabretsen ölür müsün kızım yaa?! Geldik işte!" dedi. Onun böyle demesiyle beraber başımı yasladığım omzundan kaldırarak etrafa göz atmaya başladım. (Benim bir sürü gözüm var, göz ata ata bir bitmiyor ^^ tamam vurmayin sjsjsj ㅋㅋㅋㅋㅋ) Burası çok güzel bir yerdi. Yerde bir örtünün üstünde çeşit çeşit yiyecekler vardı. Örtünün birazcık yanında da ağaca sıkıca bağlanmış tek kişilik araba lastiğinden yapılmış bir salıncak vardı. "Nasıl? Beğendin mi?" diye sordu. Ben de "Eveet! Çok güzel bir yer burası! Berk çok teşekkür ederim beni buraya getirdiğin için." dedim ve kollarımı boynuna iyice dolayıp sarıldım. Ayrıldıktan sonra beni yerdeki örtünün üstüne oturttu. Kendisi de yanıma oturdu. Bir süre sohbet edip yemek yedikten sonra ayağa kalkıp beni kucağına aldı ve salıncağa götürdü. Beni salıncağa oturtturdu ve iyice yerleşmemi sağladı. Sonra da arkama geçip beni yavaşça sallamaya başladı. Yavaş yavaş hızlandırıyordu. Ben de sallanırken "Super Junior-Sunflower" şarkısını açtım. Bir yandan şarkı çalıyor, bir yandan da ben kahkahalar atıyordum. "Hızlıııı! Eveeet! Daha hızlııııı! Yeee, yuppiiii! Ahahah.^^" 5-10 dk. sallandıktan sonra beni sırtladı ve başka bir salıncağa oturttu. Bu iki kişilik bir salıncaktı. Büsbüyük... Yanıma oturdu ve hafiften sallanmaya başladı. "Elif..." Gülümseyerek suratına baktım ve "Efendim?" dedim. "Şeyy... Ben biraz... Şeyy... Ben seninle konuşmak istiyorum..." dedi başını öne eğerek. "Konuşalım. Baksana hava da çok güzel. Ortam da çok güzel. Her taraf yemyeşil... Ohh... Oksijen kadar güzel bir şey yok." dedim ve 32 diş sırıttım. "Bak ama... Söyleyeceğim şeyi kabul etmezsen bile ilişkimizi kesme.. Yani.... Arkadaşlığımızı..." dedi. Ne saçmalıyor bu çıcık yaa? "Ya Berk! Ne söyleyeceksen söyle! Meraklandırma beni!" dedim yüksek bi sesle. Başını önüne eğdi ve "Şeyy.." dedi. "Evet, dinliyorum?" "Elif ben seni çok seviyorum. Hem de çok seviyorum. Her an yanında olmak istiyorum. Lütfen yanımda ol. Lütfen..." dedi ve kızardı. Ayy kıyamam yaa. Çok tatlı. "Yanii? Ne demek istiyorsun?" dedim. "Benimle çkar mısın?" dedi. Ooohaaa! İnanamıyorum. Bu bana ciddi ciddi teklif etti. Çok şaşırdım ve bir süre sustum. "Bak kabul etmezsen hoşgörüyle karşılarım. Yeter ki aramızdaki bağları koparma." dedi mahcup bir şekilde. "Tamam." dedim sessizce. "Ne yani? Aramızdaki bağları koparmamayı mı tercih ediyorsun?" dedi şaşkınlıkla. "Hayır, öyle değil şapşal! Teklifine tamam dedim." dedikten sonra yanağına öpücük kondurdum. "Seni seviyorum." dedi Berk. Ben de içten bir gülümsemeyle" Ben de seni seviyorum." dedim. Bir süre sessizce sallandıktan sonra sessizliği bozan Berk olmuştu : "Hadi, daha gideceğimiz yerler var." dedi gülerek. Meraklıca "Daha nereye gideceğiz?" diye sordum. Güldü ve "Gidinceee..." dedi. Bir gölün yanına gittik ve balık tuttuk. Biraz sıcak çikolata içtikten sonra arabaya geri döndük. Hayli karanlık olmuştu. Berk arabaya biner binmez ona "Lütfen çabuk olalım, yoksa yurda geç kalacağım." dedim. "Tamam. Merak etme. Seni yetiştireceğim." dedi ve gazı kökleyip son hız yurdun yolunu tuttu. Çok korkuyorum. Çok hızlı gidiyor."Berk çok hızlı gitme. Çok korkuyorum." dedim. Sadece "Tamam." dedi. 15 dk. sonra yurdun kapısına vardık. Berk tekrar beni kucağına aldı. Off, nereye kadar sürecek bu kucağa alma işi?! Beni odama çıkarttı. Yatağıma bıraktı ve eğilerek "Yarın görüşürüz SEVGİLİM." dedi. Ben de elimle baybay işareti yaptım ve gitti. Çok mutluyum yaa.. Bu başıma gelen en güzel şeydi. Tabii Kore'ye geldiğimden beri. Yanıma Eun, Begüm ve diğer kızlar geldi. Eun başladı söze : "Nasıl geçti? Naptınız? Biraz geç kaldınız sanki?" dedi. Herkes merakla bana bakıyordu. "Bugün çok güzel geçti. Egzersiz yaptık. Sonra çıkışta Berk beni bir ormana götürdü. Her yer yemyeşil, çok güzeldi. Yerde ,yemyeşil çimenlerin üzerinde, kırmızı beyaz kareli bir örtü vardı. Üzerinde de çeşit çeşit yiyecekler... Biraz yemek yedik. Sonra da ağaca bağlanmış olan lastikten bir salıncağın yanına gittik. Oraya beni oturttu ve salladı. Çok eğlenceliydi. Kahkahalar atıyordum. Ardından iki kişilik bir salıncağa geçtik veeeee..." dedim. Nefeslerini tutmuşlar, heyecanla pür dikkat beni dinliyorlardı. "Vee? Ne? Ne oldu? Anlatsana? Ya çabukkk! Hadisene!" dedi Eun. "Ve Berk bana çıkma teklifi etti." Bütün kızlar çığlık çığlığa bağırıştılar. Begüm hariç. Çünkü Begüm'ün hiçbir şeyden tam olarak haberi yoktu. Sadece somurtuyordu. Park Kim "Sen ne dedin?" diye atıldı. Haha şunlara bak yaa. Yerlerinde duramıyorlar. Onları daha fazla meraklandırmayıp "Kabul ettim." diye cevap verdim. Tekrar çığlık çığlığa bağırıştılar. Sonrasında Begüm "Hadi gelin biraz bir şeyler atıştıralım." dedi. Hepimiz bir masanın etrafında toplanıp çerez filan yedik. Sonra yorgun olduğumu söyleyip kızların yardımıyla yatağıma uzandım. Bugün olanları düşünürken uyuya kalmışım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Senden İbaret
FanfictionTıpkı bir çocuğun yaramazlık yaptıktan sonra annesine "Bir şey diyeceğim ama kızma olur mu?" diye ürkekçe seslenmesi gibi sesleniyorum sana "Çok sevicem ama gitme olur mu?" ❤❤❤