3: Disputes

5.4K 654 1.9K
                                    

Dışarıda çılgınca yağan yağmurdan koşarak kaçan Louis ıslanan kıyafetlerini ya da birbirine karışan saçlarını umursamıyordu. Tek derdi geç kalmış olmasıydı. Mesainin başlamasının üstünden sadece üç dakika geçmişti ama o korkudan geberiyordu.

Onu bu kadar ürküten şey tabi ki Doktor Styles'tı. Tam bir haftadır onunla çalışıyordu ve adamın dakiklik konusunda ne kadar takık olduğunu biliyordu, yine de geri zekalı gibi geç kalmıştı işte. Hastaların bileğinde olan, diğer doktorların varlığını bile bilmedikleri isimliğe barkod yapıştırılıp yapıştırılmadığını kontrol etmeyi unuttu diye yediği azarı düşününce, şimdiki için daha da korkuyordu. Hemşirenin sorumluluğundaki o çok önemsiz detay için bile, Doktor Styles direkt Louis'yi azarlamıştı.

Koşa koşa çıktığı merdivenlerin yanından döndü ve gastroentroloji servisinin kapısına geldi. Yaka kartı sayesinde otomatik kapıyı açtı, içeriye koştu. Etraftaki hemşireler, stajyer hemşireler ve koridorda gezinen birkaç hasta yakını ona deliymiş gibi bakıyordu. Hayır, Louis deli değildi. Bir delinin stajyeriydi.

Odanın kapısına gelince titreye titreye kapıyı çaldı. Doktor Styles ona "Gel." diye seslenince de kapıyı açtı. Staja başladığı günkü gibi, doktor kendi masasının başında oturuyordu ve gözleri bilgisayardaydı. "İçeri gir, kapıyı kapat."

Louis zaten korkuyor olduğu için hemen içeriye girdi, kapıyı da kapattı. Neden geç kaldığını açıklamak için kendini hazırlıyordu ki Doktor Styles başını kaldırdı, gözlerini ona çevirdi. O kadar sinirli bakıyordu ki, Louis yerin dibine girmek istedi.

"Geç kaldın." dedi Harry sert bir sesle. "Üç dakika geciktin."

"Çok özür dilerim efendim, haklısınız. Hava kötü olunca, otobüsüm birkaç dakika geç geldi-"

"Bahaneni sormadım Louis. Neden geciktiğin umrumda değil. Seni bu konuda uyardım ve sen geciktin-"

"Ben..." Louis araya girmek istedi ve tam o anda Doktor Styles'ın daha önce 'asla sözümü kesme' dediğini hatırladı. Ama artık çok geçti, yapmıştı bile.

Doktor da bu duruma sinirlenerek "Bir kez daha lafımı bölersen, kendine başka hastane ararsın Tomlinson." dedi. "İşinin başına geç gelecek kadar sorumsuzsun, bir de amirinin sözünü yarıda kesiyorsun. Bu kafayla nasıl doktor olacaksın? Ne işe yarayacaksın?"

Louis ona cevap vermedi, sadece başını eğdi. Omega olmanın dezavantajını görüyordu işte, bu kadarcık azarlamaya gözleri dolmuştu. Doktor Styles onun ağladığını görürse daha da kızardı, bu yüzden gözlerini sık sık kırpıştırarak gözyaşlarını geriye itmeye çalıştı.

Harry onun yüzüne bakmadı. Yazıcıdan çıkardığı kağıtları eline alıp "Bu seferlik affediyorum." dedi. "Başhekimin yanına uğrayıp geleceğim. En fazla dört dakika sürer. Geri geldiğimde staj kıyafetlerini giymiş, tamamen hazırlanmış ol. Vizite çıkacağız."

"Peki." diye mırıldandı Louis. Başını özellikle kaldırmadı, çünkü henüz ağlamamış olsa bile burnunun kızardığından emindi. Doktor odadan çıkar çıkmaz da gözyaşlarını serbest bıraktı.

Evet, geç kalarak hata yapmıştı. Ama kendi suçu bile değildi! Doktor Styles muhtemelen hastaneye şahsi arabasıyla gelip gidiyordu, otobüsü nereden bilecekti ki?

Sırt çantasını kenara koydu, giyinme paravanının arkasına geçti. Islanmış olan hırkasını, tişörtünü ve pantolonunu çıkarıp onların yerine çantasından çıkardığı mavi üniformayı giydi. Spor ayakkabıları da yerini beyaz renkli doktor terliğine bıraktı. Louis tüm kıyafetlerini çantaya sokuşturdu, kolunun tersiyle gözlerini sildi. Hıçkıra hıçkıra ağlamasa da gözyaşı dökmüştü ve büyük ihtimalle yüzü tamamen kızarmıştı.

INTERNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin