11: Don't Be Cruel

6K 659 1.9K
                                    

Harry o sabah hastane kapısından içeriye normalden daha erken girdi. Sabahın köründe Louis onu arayarak "Doktor Styles, bugün erken gelseniz olur mu?" diye yalvarmıştı. Muhtemelen yine derslerini bahane ederek onu oyalayacaktı ve Harry de bunu tahmin ediyor olmasına rağmen yataktan çıkıp üstünü değiştirmiş, hastaneye doğru yola çıkmıştı.

Yaka kartını kullanarak servisin otomatik kapısını açtı, içeriye girdi. Koridorda sadece temizlik görevlileri vardı. Hemşirelerin vardiya değişim saati bile gelmemişti daha. Stajyer hemşireler ise kırk dakika sonra çalışmaya başlayacaklardı.

Odasının kapısını çaldı, Louis'nin "Girin!" dediğini duyunca da kapıyı açıp odaya girdi. Gözüne çarpan ilk şey, ufak orta sehpada duran büyük çiçek demeti oldu. Çalışma masasının da üzerindeki tüm dosyalar düzenlice kaldırılmıştı. Omega onun sandalyesine oturmuş, masaya ufak bir örtü sermeye çalışıyordu. "Günaydın, Doktor Styles!"

"Günaydın, neler oluyor?"

"Kahvaltı yapacağız." Louis onun sandalyesinden kalkmadı, eliyle ona masanın hemen önünde duran misafir koltuğunu işaret etti. "Otursanıza."

"Çiçekler?"

"Size getirdim. Nasıl, güzel mi? En sevdiğiniz çiçeğin ne olduğunu bilmiyordum ve karışık bir buket yaptırdım."

"Çok güzeller Louis, ama benimle flörtleşmemen gerektiği konusunda anlaşmıştık."

Louis çantadan çıkardığı iki sandviçi masaya koyarken "Siz kendi kendinize anlaşmıştınız. Ben öyle bir söz vermemiştim." dedi. İki karton bardak çıkartıp onları da masanın üstüne koydu, şişeyle getirdiği limonatayı bardaklara doldurdu. "Üstelik, sizinle flörtleşmiyorum."

Harry onun kendinden aşırı emin bir tavırla, hiç korkmadan işine devam etmesine hayretle bakarak misafir koltuğuna oturdu. "Bana çiçek getirmişsin."

"Bir omega, alfasına çiçek alamaz mı? Pardon, bir stajyer doktoruna çiçek alamaz mı diyecektim." deyip kıkırdadı Louis.

Harry masaya baktı. Sandviçlerle birlikte pankek ve meyveler de vardı. "Bunları hastaneye nasıl getirdin sen?"

"Beni küçümsemeyin, bir şeyi istemem yeter. Kimse beni istediğim şeyi yapmaktan alıkoyamaz. İki gündür sizi arayıp yapamadığım soruları soruyorum, siz de yardımcı oluyorsunuz. Teşekkür etmek istedim."

"İçimden bir ses bundan sonra her gün arayacağını söylüyor."

"İçinizdeki ses beni tanımaya başlamış. Elbette her gün arayacağım. Bu arada her şeyi ben yaptım, yemezseniz darılırım."

Harry zaten evden kahvaltı yapmadan çıkmıştı, bu yüzden itiraz etmedi ve sandviçin etrafına sarılı olan streç filmi açtı. "Beni kahvaltı için mi hastaneye çağırdın? Acil bir durum olduğunu düşünmüştüm."

"Hayır, düşünmediniz. Acil durum olsa ben değil, acil servis personeli arardı. Yani sizi öylesine erkenden çağırdığımı biliyordunuz, yine de geldiniz."

"Çok fenasın diyeceğim ama, onu da iltifat olarak alırsın sen."

"Aynen öyle yaparım." Meyvelerin olduğu kaptan bir çilek alıp ağzına attı. "Ee, hafta sonunuz nasıl geçti?"

"İyiydi. Senin?"

"Fena değil. Babamla konuşmuyoruz, annem de sürekli özür dilemem için beni zorlayıp duruyor. Yani durumlar hala karışık."

Harry anladığını belirtmek için başını salladı. Elma dilimlerinden bir tane alıp ısırdı, sessizce yedi. Ardından küp küp doğranmış pankek parçalarından birini de yedi ve limonatasını içti. "Görüşmeni istedikleri alfa?"

INTERNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin