34: Pocketful of Rainbows

3.1K 314 600
                                    

Kış yeni bitmişti, karlar tamamen erimişti ve Londra bir kez daha yağmurun esiri olmuştu. Mart ayının otuzuydu, daha akşam olmamışken bile dışarıda karanlık bir hava vardı. Normalde böyle günlerde Louis ve Harry ya çalışma odasında oturur kitap okurlardı, ya da karavanda müzik dinleyip uzanırlardı. 

Ama o gün Louis evde bir parti vermeye öyle kararlıydı ki; karnı burnunda olmasına rağmen elinde parti süsleriyle evin içinde dolanıyor, sağa sola ışıklar asıyordu. Aslında partiyi bebeklerinin gelişi şerefine veriyordu fakat parti tarihi Dünya Doktorlar Günü'ne denk gelince, tıp temalı bir parti yapmaya karar vermişti. Bu yüzden duvarlar kalp atışı şeklindeki pankartlarla süslüydü, devasa bir stetoskop müzik sisteminin arkasına konulmuştu ve açık büfe masası sedye görünümündeydi.

Büyük bir keyifle duvara ilk yardım sembolü posterlerini yapıştırırken kapının çaldığını duydu. Geriye kalan birkaç posteri ve yapıştırıcıyı koltuğa bıraktı, kapıyı açmaya gitti. Tahmin ettiği gibi, Harry, Darwin ve Aaron gelmişti. İkisinin elinde torbalar vardı, Harry ise kocaman bir kutuyu taşıyordu. Louis kapıyı tamamen açıp kenara çekildi, "İçeri girin." dedi. "İstediğim her şeyi aldınız mı?"

"Pasta bende, içecekleri Aaron taşıyor ve Darwin de atıştırmalıkları aldı. Her şeyi getirdik."

"Tamam ama içerikler doğru mu? Sipariş verdiğim her şey tam mı yani?"

Harry mutfağa doğru ilerlerken "Pastayı sen yaptırdın zaten, tam istediğin gibi olmuş." dedi. Aaron, Darwin ve Louis de onu mutfağa doğru takip ediyorlardı. "İçecekler limonata, vişne suyu, meyveli soda ve düşük alkollü meyve kokteyli. Atıştırmalıklar da şırınga tüplerinde çikolata, ilaç kutularındaki meyveli şekerlemeler, yara bandı gibi görünen kurabiyeler, tıp temalı muffinler ve mini sandviç kanepeler. Sen sormadan söyleyeyim; evet kanepeler için aldığımız atıştırma kürdanları stetoskop şekilli."

Louis onun söylediklerini duymamış gibi "Gofret almadınız mı?" diye sorduğunda üç adam da şaşkınca ona baktı. Herkesin aklındaki soruyu dile getiren kişi Aaron oldu, "Ne gofreti?" diye sordu. "Listede gofret yoktu."

Omega aniden ağlamaya başladı. "Ne demek yoktu? Bin kere söyledim size, fındıklı gofret istiyorum dedim! Nasıl canım çekmişti, of ya, bir işi becerememişsiniz!"

Harry, Aaron ve Darwin hayretle birbirlerine bakıp şoku atlattıktan sonra hemen "Tamam ağlama", "Gider şimdi alırız", "Başka bir şey ister misin?" diye cümlelerini arka arkaya sıralamaya başlayınca Louis sahte gözyaşlarını sildi, "Kandırdım." deyip kıkırdadı. "Şakaydı, gofret sevmem ben. Hadi hemen atıştırmalıkları yerleştirin, ben uzanmaya gidiyorum çok yoruldum."

Arkasında şaşkınca kalakalmış üç alfayı da bırakıp merdivenlere yöneldi. İşin geri kalanını tamamen onlara yükledi ve uzanıp müzik dinlemek için yatak odasına çıktı. Darwin Louis'nin gittiğinden emin olunca Harry'ye "Bazen sabrına hayran kalıyorum." dedi. "Tüm alfaları dize getiren bir omegan var."

Aaron gülerek başını salladı, "Louis hep böyledir." diye onayladı. "Alfa da olsan ona itaat ediyorsun, garip bir aurası var."

"Ben ilişki istemiyorum seviyesinden bebeklerimizin doğmasını bekliyorum seviyesine nasıl geçtiğimi bile anlamadım." dedi Harry pasta kutusunu dolaba yerleştirirken. "Hadi istediği şeyleri bir an önce yapalım da kızmasın."

Aaron ve Darwin torbalardan paketlerle içecek şişelerini çıkarırken Harry de onların konulacağı bardak ve tabakları hazırlamaya başladı. Yapılacak çok bir iş kalmamıştı ama davetlilerin geliş saati yakındı, onlar gelene kadar her şeyin yetişmesi gerekiyordu. Her şey temaya uygun hazırlanmıştı, misafirlerden de doktor önlükleriyle partiye katılmaları söylenmişti. 

INTERNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin