30: The Turning Point

5.2K 453 1.1K
                                    

Herkes gibi; Louis'nin de hayatında dönüm noktaları vardı. Mesela tıp fakültelerine başvurmaya karar verdiği gün; veya staj için London Royal Hastanesi'ni seçtiği an... Mezuniyet günü de o dönüm noktalarından biriydi ve farkında değildi ama sıradaki dönüm noktası çok yakındaydı.

Mezuniyet gününden beri birçok şey değişmişti. Evlerinin inşasına başlanmıştı, arazinin sol arka tarafına doğru yapılıyordu. Evin arkasında ve önünde ufak birer bahçe olacaktı, sağ kısım ise karavan ve araba için tamamen betonla kapatılacaktı. Louis ilk başta bunları pek kafasında canlandıramamışsa da projenin çizimlerine bayılmıştı.

Toplamda dört odalı olacak evin iki katlı olması planlanıyordu. Zemin katta sadece mutfak ve salon olacaktı, üstte ise diğer üç oda. Harry odalardan birini çalışma odası yapmak istiyordu, diğerini ise misafir odası yapacaklardı.

Ev inşası sürerken onlar balayında olacaklardı, yani asıl plan buydu. Ama Louis'nin gireceği lisans tamamlama sınavı ertelenince tatil planları da ertelendi. Karavan artık Louis'nin ailesinin bahçesinde duruyordu. Louis ve Harry son birkaç hafta kadar bir süreyi Louis'nin odasında yaşayarak geçirmişlerdi. Harry işe gitmeye devam ediyordu, Louis ise bir yandan sınavı beklerken bir yandan da yüksek lisans programlarına başvuru yapıyordu.

Neyse ki bu o kadar da uzun sürmedi. Ortalama üç haftanın sonunda Louis sınavına girdi; Harry ise çoktan hastaneye izin dilekçesini vermiş, gidecekleri yerlerin rezervasyonlarını yapmıştı.

Böylece hafta sonunun ilk gününde aile ve arkadaşlarına veda ettikten sonra birlikte karavana atlamış, yola çıkmışlardı. Louis'nin bildiği tek şey Birleşik Krallık turundaki ilk duraklarının Leeds olacağıydı. Görünüşe bakılırsa Leeds'te bir müzik festivali vardı ve Harry ikisi için bilet almıştı. Louis'nin bilmediği şey ise o akşam festivalde Jonas Brothers'ın sahne alacağı, bu yüzden Harry'nin konsere yetişmeye çalıştığıydı.

"Daha çok yolumuz var mı?" diye sordu Louis, şoför koltuğunun hemen arkasına yeni yaptırdıkları dolaplı koltuğa uzanmış yolun keyfini çıkarıyordu.

"Az kaldı bebeğim, en fazla yarım saat."

"Sence geri döndüğümüzde evimiz tamamlanmış olacak mı?"

"Umarım olur." dedi Harry. Gözlerini yoldan ayırmıyordu. "Biraz daha sizin evde kalmak istemiyorum."

"Bizim evimizin neyi varmış?"

"Mark adında bir alfası var. Yetiyor da artıyor."

Louis "Babamla uğraşmayı kes." dedi sırıtarak. "Ama ben de artık kendi evimizde olmak istiyorum."

"İstersin tabi. Baban her akşam aramızda uyusun diye ikizlerden birini gönderiyor. Biz de bıktık Ernest ve Doris de bıktı artık. Omegama dokunamıyorum, çekilmez bir hal aldı."

"Neyse ki upuzun bir balayımız var ve omegan ona dokunman için can atıyor."

"Omegam keşke bunu ben araba kullanırken söyleyip dikkatimi dağıtmasa..."

Louis sessizce güldü. Tabi ki alfasının yolun ortasında kızgınlığa girmesini istemezdi! Bu yüzden susmayı ve kalkıp dolaptan bir elma almayı tercih etti. "Sence yüksek lisans başvurum kabul edilir mi?"

"Notların iyiydi, iki doktordan referans mektubun da var. Muhtemelen kabul edilir."

"O iki doktordan biri eşim."

Harry gülümseyerek "Öyle." dedi. "Hastanede seni etrafımda görmeyi özlüyorum."

Louis'nin mezuniyetinden sonra birkaç hafta çalışmıştı ve şimdiden hastanede çok yalnız hissediyordu. Öğle yemeklerini Darwin ile yemeye devam ediyordu ama dürüst olmak gerekirse omegasını tercih ederdi.

INTERNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin