|hisler denklemi|

1.6K 206 244
                                    

Awfultune / Everyday

Yeah, I'm probably gonna do the same thing I do everyday
'Cause I do it everyday

.

.

Duyguların bizi biz yapan şeyler olduğunu düşünmüyordum. Ne hissettiğimiz kimliğimizi belirlemezdi. Duygular herkes için evrensel olsa da, kim olduğumuz hakkında belirleyici olmak için fazla göreceliydi. Karakteriniz ciğerlerinize giren ilk havayla oluşmaya başlardı. Tamamen büründüğünüz kişiliğin oluşması elbette zaman alırdı fakat söylediğiniz ilk kelimeden, hayatınıza giren insanlara; gördüğünüz ilk kişiden, hayatınızdan giden son kişiye kadar tüm yaşanmışlıklar sayesinde kim olduğunuz ortaya serilirdi.

Yapılan her şey ve atılan her adım, gidilen yolun getirisi olarak bir karakter tasarlardı. Bir şeyler hissetmek için, bir şeyler yaşanmalıydı. Bu durumda ne hissettiğiniz karakterinizin yansıması olarak bir köşede sıkışıp kalırdı.

Tüm tecrübelerini çöpe atabilir, rafa kaldırabilir, zihninizde sonunu görmediğiniz bir çukurun içine tekmeleyebilirdiniz. Karakteriniz artık zaten sizindi, gerçekten yaşanmışlıklara ihtiyacınız var mıydı ki?

'Hatırlasana, kafan kıyakken x teyzenin bahçesindeki y ağacının altına işemiştin!'

'Siktir lan oradan! Bu kadar önemli bir şeyden nasıl matematik sorusu gibi bahsedebilirsin?'

Pekâlâ.

Arada nereden geldiğinizi unutmamak adına açıp baktığınızda size yetecek kadarını saklayıp, gerisini unutabilirdiniz. Kimse öğretmeninizden doğum günü hediyesi istediğiniz anı hatırlamıyordu. Bir zamanlar dolabınızda bulunmasından memnun olmadığınız kıyafetleri, saçma saç stillerini ya da düşünmeden sarf ettiğiniz aptal kelimeler kimsenin hafızasında barınmıyordu. Tüm bunları hatırlayıp zaman öldürmek işkenceden farksızdı.

Her hareketinizde bir kusur bulmaya lüzum yoktu. Aklına geliyorsa, gülüp geçecektin ve gerçekten geçecekti.

Yine de tüm bunların sonunda, duygular sizi yaşatan şey olurdu.

Önemli olan tek şey ne hissettiğindi. Bu dediklerime bakarak, duyguların tecrübelerin getirisi olarak var olduğu sonucu çıkabilirdi ortaya ancak, her ne kadar sadece hissedilenler bir kimlik için yeterli olmasa da, sadece yaşanmışlıklar da duygular olmadan tamamlanması mümkün olmayan bir boşluk barındırırdı. Sizin olduğunuz benlik, tecrübeleriniz doğrultusunda hissettiklerinizden beslenirdi.

A noktasındayken ne yaptığınız değil, o noktadayken ne hissettiğiniz sizi B noktasına götüren şeydi.

Nerede ne olduğunu unutmanız kaçınılmaz bir sondu ancak, nasıl hissettiğinizi unutabilir miydiniz?

Yoongi'yi yirmi dakikaya yakın bir süre boyunca kollarımın uyuşukluğunu bile hissetmeden eve taşımıştım. En ufak bir sarsıntıda canı yanar düşüncesiyle kollarımdaki her bir kas sıkılmaktan kaskatı olmuştu. Sonunda ışığı loş olarak açıp, onu yatağımın üstüne nazikçe bıraktığımda, daldığı hafif uykusundan sıçrayarak uyanmıştı.

"Şşh. Sadece benim. Eve geldik, biraz bekle. Küveti doldurup geleceğim." Kısık gözleri ardından öylece bana bakıp, minik bir baş sallamasıyla onaylamıştı. Saçları kandan kazık gibi olmuştu ve umurumda olan şey kirlenecek yastığım değil, onun rahat etmesiydi. Alnını kapatan tutamları geri ittirip son kez gözlerine bakmış, adımlarımı banyoya yönlendirmiştim.

xôxô' ¦ yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin