The Sunday Sadness / SomeoneI'm going crazy
On a Sunday night
Shadows are laughing at me another timeI won't just let it drag me down
Even if you don't help me out
I tried my best to do without
All the things we've talked about.
.
"Hoseok! Seni sikmemi istemiyorsan düzgün taşı şunları!" demiştim elimdeki kolileri yavaşça yere bırakırken. Üstüne atlayıp onu dövmeme ramak kalmıştı çünkü gerçekten beni çıldırtıyordu.
"Yoongi sevgilinin beni sikmek konusunda fantezileri varmış! Duydun mu? Bu seni aldatır bak ben söyleyeyim." Ağzını yaya yaya üst kattaki eşyalarla ilgilenen Yoongi'ye seslendiğinde gözlerimi sımsıkı kapatıp sakinleşmeyi bekledim. Ama elbette ki ben henüz aldığım nefesi geri vermeden tekrar bağırmıştı.
"Yoongi diyorum ya! Siki kalktı bunun korkuyorum ben!" Sinirli bir kıkırtı dudaklarımı terk ettiğinde gözlerimi açıp ona baktım. Bakışlarımı gören arkadaşımın gözleri kocaman olurken, durumun ciddiyetini anca kavrayabilmişti.
"Hoseok kaç." Tüm sinirimin aksine sakin çıkan sesimle yavaşça bir adımını geri atmıştı çoktan. Dudakları aralandığında tek kelime daha ederse gerçekten boğazına yapışırdım o yüzden izin vermedim. "Hoseok üçe kadar sayıyorum kaçmazsan hamile kalırsın pezevenk." Korkuyla arkasını dönüp, adım atmıştı hızlıca. Ben resmen uçarak dibinde bitip üç diye bağırmadan önce kaçmayı planlamıştı en azından.
Cesaretine hayrandım.
Tuttuğum tişörtünden sertçe çekip yeni temizlenmiş zemine bedenini devirdiğimde çırpınıp bağırmaya başlamıştı. "Daha çok gencim! Lütfen beni öldürme!" Bir an için her şeyi unutup gülmek istesem de yumruklarım çoktan karnına darbelerini indirmeye başlamıştı. Elbette canını yakmıyordum ama karşımdaki aptal onu kırbaçlıyormuşum gibi sesler çıkartıyordu.
"Jimin, güzelim buraya gelip bana yardım eder misin?" Boyamayı düşündüğümüz ahşap tırabzanlara yaslanıp elindeki küçük kutuyu bıçakla açmaya çalışan Yoongi'ye baktım. Hobi'nin haline acımış olmalı ki, onu bırakmam için beni yanına çağırıyordu.
Ya da öpüşmek istemiş de olabilirdi. Belki çok şanslıysam beni duvara yasla-
"Yoongi! Lütfen kurtar beni bu-" Tek kaşımı kaldırıp Hoseok'un yüzüne baktığımda anında iki büklüm olup, masum bakışlarını bana yollamaya başlamıştı. Ben bunları yer miydim peki? "Bu.. Bu çok yakışıklı senin canın sevgilin olan şahsı demek istemiştim! Yoksa herkes benim Jimin bebeğime olan aşkımı bilir dimi hayatımın anlamı arkadaşım?" Tamam belki yiyor olabilirdim.
"Hoseok daha da fazla kaşınıp bir de beni indirme aşağıya istersen." diyen Yoongi'yle güldüm. Muhtemelen bana başka birinin bebeğim demesine takılmıştı ve bu çok tatlıydı. Ani bir hareketle yerden kalkıp merdivenlere ilerledim. Çoktan odaya girmiş Yoongi'nin beni duyacağını bilsem de, hala yerde ölü gibi yatan bedene seslenmeyi es geçmemiştim.
"İnleme seslerinden rahatsız olmak istemiyorsan çıkarken kapıyı kapat Hoseok. Gerisini dinlendikten sonra biz hallederiz." Çıktığım son merdivenle kapısı açık odaya yöneldiğimde arkamdan gelen sızlanma seslerini duysam da umursamadım. Hoseok bunu sürekli yapardı zaten ve eh, bilirsiniz işte.. Alışmıştım.
Odaya adımımı atar atmaz yakamdan kavrayan ellerle dengem şaştı. Birkaç sarsak adımın ardından beni sıkıca tutmasının da katkısıyla sırtım duvarla sertçe buluştuğunda, şaşkın bakışlarla ona bakmamı takmadan dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Beni nefessiz bırakarak alt dudağımı kavrayıp kendine doğru çekiştirdi ve saniyeler sonra dilini benimkiyle buluşturarak ıslaklığımızı paylaştırdı. Sertti, hoyrattı, yetmiyormuş gibi bir de bedenini tamamen bana yaslamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
xôxô' ¦ yoonmin ✓
Hayran Kurgu90's au / switch! . ve biz; birbirimizde kullanmak için dudaklarımızla ıslattığımız ojeli parmaklarımızı, dünyaya sallayacağız. . iki bin on dokuz, haziran.