&
|şimdi üşüdüğünde ısıtmaya çalışsam seni, babanın üstüne örttüğü yorganla aynı hissettirir mi?|
Scaredkrow / Heart Of Steel
You know I'm lost, I'm always lost
.
.Yalnızlık ele avuca sığmayıp, aynı zamanda cepte taşınması en kolay şeylerdendi. Tek başına kalmanın tasviri yalnızlık değildi. Bu, basitleştirilmiş anlamda insanların kendini acındırma yoluydu daha çok. Bu kadar basit olamazdı. Herkesin ağzında sakız olmuş bir kavram bu kadar acı veremezdi. İliklerinize kadar sızlayıp, tüm kanınız bir anda boşalmışçasına titremezdiniz.
Sadece fiziken tek başınıza kalmanın gücü bunlara yetmezdi.
Ellerimi çok kanatmıştım yıllar önce. Gözyaşlarım tükenene kadar ağlamış, hıçkıra hıçkıra dakikalık uykulara dalmıştım. Çırılçıplak bir şekilde kendime sarılarak kıvranmış, hatta yerlerde sürünmüştüm. Kendi bitmişliğimin ayazında, tamamen yok olmamak için bahaneler aramıştım. Yaşamaya bile hakkımın olmadığını düşünerek bazı işlere kalkışmış, günün sonunda yine bağıra bağıra lanetler etmiştim. Beni öldürecek kilolara düşmüştüm. Tek başıma geçirdiğim günlerde yine tek başıma bayılmış, kendi kendimi teselli ederek ayağa kalktığım her seferinde daha kötü düşmüştüm.
Bunların hiç biri bedenleri çoktan yok olmuş ailem yüzünden değildi.
Varoluşsal sancılarımın arasında her gün biraz daha aklımı kaybetmiş, içimde kaynayan lavlarla iflas etmenin eşiğindeki organlarımı hiçe saymıştım. Sonra da sanki çok küçük olmuşum gibi, bir anda büyümüştüm.
Yoongi yanımdaydı. O parkta geçirdiğimiz saatlerin ardından kedimi zor taşıyor olsam bile bir şekilde onu eve getirmeyi başarmıştım. Birkaç kere tutmayan bacakları yüzünden düşmekten son anda kurtardığım bedenini kucağıma almış; bacaklarını belime, kollarını da boynuma sarmasına yardımcı olmuştum.
Geçtiğimiz sokakların her birinde birkaç hıçkırığını ve bolca göz yaşlarımızı saklamıştık. Olur da yolu kaybedersek, nereden geldiğimizin belli olması adına yitip gitmek umurumuzda olmamıştı.
Ne kadar bayılmak üzere olursam olayım onu sımsıkı tutarak dış kapıyı kapattığımda, boynum sırılsıklamdı. Sesi çıkamayalı çok zaman geçmişse de ağlamalarını bir türlü kontrol altına alamayıp, bulduğu en güvenli yerde harcamıştı kendini. Sırtını okşamalarımla beraber onu yatağıma usulca yatırdığımda benden ayrılması hiç kolay olmamıştı. Harcadığım birkaç dakika sonrası hiçbir yere gitmeyeceğime ikna edebilmiştim onu. Daima onunla birlikte kalacağımı fısıldarken kulağına, kıyafetlerimizden kurtulmuştum bir bir.
Çırılçıplak halde yanına uzanıp, üstümüze örtüyü çektiğimde kendini daha fazla tutamadı. Sarsılmaya başlayan vücuduyla boynuma doğru sığınmıştı. Kesilen nefesi yüzünden kasılan kaslarının her birinde parmaklarımı dolaştırmıştım. Dudaklarım ulaşabildiği her yere öpücüklerini sıralarken, sessizce akan göz yaşlarım onunkilere karışıyordu. Bacakları üşümüştü. Benimkilerin arasına sıkıştırdığımda daha çok yaklaşmış, bir eli göğsünü sıkarken diğeri sımsıkı belime dolanmıştı.
Tam anlamıyla kıyametti. Onu o halde görmek, nefes alamadığı anlarda sakinleşmesini sağlamak felaketti. Dudaklarından dökülen sayıklamalar, hissettiklerinin yanından bile geçemeyecek acı dolu söylemler çok kötüydü. Yıllar önceki halimin yansımasını Yoongi'de görmek, benim ölümüm olacak gibi hissettirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
xôxô' ¦ yoonmin ✓
Fanfiction90's au / switch! . ve biz; birbirimizde kullanmak için dudaklarımızla ıslattığımız ojeli parmaklarımızı, dünyaya sallayacağız. . iki bin on dokuz, haziran.