Cehryl / Dead Knot
It's a one-shot
A murder with no gunshot.
.
Serçelerin sadece birer damla dahi olsa göz yaşı dökmelerinin sonlarını getirmesi, çok acımasızcaydı. Ya da çoğu kelebeğin en fazla bir hafta yaşayabilmesi. Balık hafızalı benzetmesi de hoş değildi çünkü düşünmüyorduk.Bizim ne farkımız vardı ki?
Yoongi'nin evindeydik. Benimkinden daha büyük olan çift kişilik yatağında, pek de küçük olmayan cüsselerimize rağmen çok az yer kaplıyorduk. Saatlerdir olduğu gibi hiçbir şey yapmadan birbirimizde soluklanıyorduk. Zaman zaman o beni boynuna çekiyor, zaman zaman da boynumda konaklıyordu. Bedenlerimiz her zaman olduğu gibi iç içeydi. En ufak bir mesafeye tahammül edemez hale gelmiştik.
Beni oradan çıkartmak için nihayet ikna ettiğinde hava zifiri karanlıktı. Değişen mevsim sebebiyle sokaklar daha da korkunç hale bürünmeye başlamıştı. Düştüğümüz yerden yıkılmak üzere bekler bir şekilde doğrulduğumuzda, üstündeki kocaman oduncu gömleğini geçirmişti üzerime hasta olmamam için. Saçlarımı güzelce düzeltip, parmaklarımdaki saç tutamlarımı benden önce fark ederek gözlerini sımsıkı yummuştu. Elleri saç diplerime ulaşıp masaj yapmaya başladığında ise gözlerimden gecenin son yaşı akmıştı. Dudak kenarımda yok olan su damlasını bakışları takip etmiş, en sonunda da elmacık kemiklerimi okşayarak nazik buselerini sıralamıştı tenime.
Benim çıkmamı bekleyen ve artık her sene buna alışmış olan kadın gişede otururken bizi görerek ayaklanmıştı. Buruk gülümsemesine beceriksizce karşılık verip, birkaç güne iş için birinin başvuruya geleceğini, benim referansımı kullanacağını söylemiştim. Buradakilerin hepsi beni tanıdığından, onu da bir kenara bırakırsak hepsi çok iyi insanlar olduğundan kötü bir konuma gelmeden çalışacağını biliyordum. Belki kızını görmek için ziyarete gelmeyi bile düşünebilirdim.
Sokağa çıktığımızda ise gece ayazı bizi titretmişti. Birbirimizden aldığımız dayanakla zorlukla Yoongi'nin evine ulaştığımızda, vakit kaybetmeden beni yatağa oturtup üstümü çıkartmıştı. Evini incelemeyi geç, gözlerimi açık tutacak halim bile yokken, üstümü giydirmesini istemediğimi yarım yamalak mırıldanmış, sıcak odasındaki yatağa devirmiştim bedenimi kalan son gücümle. Kapalı gözlerimle ölü gibi yattığım saniyelerde de aceleyle üstünü çıkarttığını ve sadece iç çamaşırı ile arkama yatıp kollarını sımsıkı bana sardığını hissetmiştim.
Saatleri ise böyle tüketmiştik.
Birbirimize değen burunlarımızı sürtüp, gözlerini aralamasına neden oldum. Parmaklarım çillerinde geziyordu, kolları hala sıkıca bana sarılıydı. Bacaklarımız iç içe geçmiş, üstümüzdeki örtü bizi birbirimizden daha iyi ısıtamadığı için yataktan sarkıyordu.
Tek kelime etmemiştik. Beni nasıl bulduğunu ona sormamıştım. Ne kadarını bildiğini de öyle ama bir şekilde baba kızı bile gördüğünden emindim. Aynı şekilde Yoongi'de bana tek bir kelime etmemişti. Belki beni bir anda böyle güçsüz görmek onu şaşırtmış, kafasındaki 'umursamaz ve sarsılmaz Jimin' imajını zedelemişti fakat bu kafa yoracağım en son şeydi.
Çünkü hala burada, benimleydi. İlk defa ne hissettiğini anlayamamam sorun değildi. Ne de olsa beni oradan çıkartan, oydu.
"Bir şeyler yemek ister misin?" dedi, birbirine sürttüğüm burunlarımızı ayırıp, alınlarımızı yaslarken. Ne söylemesi gerektiğini bilmediğinin farkındaydım ama konuşmasına bile gerek yoktu aslında. Kafamı hafifçe kaldırıp, yanağına dudaklarımı değdirdim. "Güzelim iyiyim. Artık endişelenme, hm?" Kafasını ağır ağır sallayarak onayladı beni. Boynuma gömülüp derin bir nefesi içine çekerken, üstte kalan bacağını karnıma doğru sarması beni güldürmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
xôxô' ¦ yoonmin ✓
Fanfic90's au / switch! . ve biz; birbirimizde kullanmak için dudaklarımızla ıslattığımız ojeli parmaklarımızı, dünyaya sallayacağız. . iki bin on dokuz, haziran.