kutsal babamız

75 20 14
                                    

"Seninle daha önce karşılaştık, değil mi? tehlikeli prens, Baldur?"

Gülümsedi.

"Demek sonunda hatırladın."

'Hayır!' Diye kafamda yankılanan sesler yüzünden gözlerim karardı, sendeleyip başımı tuttum. Baldr bana baktı,

"Ne oldu? Iyi misin?"

"Ben... ben de acıktım galiba."

"Oh hemen bişeler avlayalım."

Yutkundum ve onu süzdüm. Önümde hızlıca yürüyordu, onu nasıl unutmuştum? Nasıl tanımamıştım? Gerçi bir sakal bile erkeği epey bir değiştiriyordu... o neden bana söylememişti?
Boğazımı temizledim,

"Bana o zaman tanrı olduğundan bahsetmemiştin."

"Sen de bana melek olduğundan bahsetmemiştin. Bu taraftan, gel." deyip eğildi ve yan yan yürüdü. Eğilerek onu takip ettim ama hala sormak istediğim sorular vardı,

"Yeniden karşılaştığımızda neden beni tanımamazlıktan geldin?"

"Odin izliyordu. Geçmişte alem yaparken karşılaştığım ve 3 yıl boyunca peşimde dolaşan kız olduğunu bilmemeliydi."

Başımla onayladım. Onunla ilk karşılaşmamız, Odinin topraklarına ilk geldiğim zaman olmuştu, yüzyıllar önce, sarhoştum. Bir gemici olduğunu söylemiş ve uzaklara gideceğinden bahsetmişti. 3 yıl boyunca beni de götürsün diye peşinde dolaşmıştım ama sonunda izini kaybetmiştim. Bunu hatırlayınca sırıttım. Hala o olduğuna inanamıyordum.

"Ben gerçekten hatırlamadım ama seni." dedim peşinden giderken, bana bakmadan etrafa bakınıyor, ayak izleri arıyordu.

"Bunu farkettim zaten."

"Nasıl unutabildim? Seni tanımadım."

"O zamanlar daha gençtim."

"Sadece sakalın yoktu."

Güldü,

"Iltifat için teşekkürler. "

"Ne iltifatı be, rüyanda görürsün. "

Tekrar gülüp başını iki yana salladı ve bana bakıp kaşlarını kaldırdı,

"Senin de o zamanlar sakalın yoktu."

Duraksadım. Kaşlarımı çatıp ne dediğini anlayınca sakalım var mı diye çenemi okşamıştım ki kahkaha attı.

"Ne yalan söylüyorsun be!"

"Şaka! Ahaha yüce Gabriel lütfen beni affedin ölmeyi hak ettim!"

"Dalga mı geçiyorsun benimle?"

"Evet açıkça dalga geçiyorum. Belli olmuyor mu? Anlamadın mı?"

"Bir tanrıyla savaşamam."

"Önceden bu kadar korkak değildin."

"Seninle birlikte olduğum zamanlar, insanlarla savaştık. Onlara karşı korkak olmamam epey normal değil mi sencede? Bir tanrıyla dövüşebilecek güce sahip değilim."

"Herşey güçten ibaret değil, eğer zeki ve hızlı olsaydın bu kelimeleri konuşmazdın."

"Zekama laf mı ettin demin?"

"Evet bunu da baya açık şekilde yaptım."

Ağzımı açtım ama konuşamadım. Sinir olmuştum ama gülmek de istiyordum. Dayanamayıp güldüğümde o da güldü,

"Çabucak avlanıp dönelim."

"Hıhı"

-

"Geyik avlamak istemiyordum! Geyik avlamayı sevmiyorum!" diye hırladım etleri dışardaki ocağa koyan Baldr'a ve içeri girdim. "Gözümün önünde yapmasaydın bari!"

Oflayarak peşimden geldi, Modi dirsekleri üzerinde yükselip bize baktı,
"Noluyor be?"

"Geyiği vurunca Gabriel ağladı."

"Ağlamadım! Üzüldüm sadece. Sana balık tutalım dedim!"

"Balıklara karşı neden bu kadar acımasızsın sen be? Ikisi de canlı."

"Ama geyikler ne kadar tatlı hayvanlar haberin var mı senin?"

"Irkçılık mı yapıyorsun şuan? Bütün hayvanlar çok tatlıdır."

"Lafımı çarpıtma! Yavru geyik vardı yanında. Bu vicdansız herif çocuğunun önünde vurdu hayvanı!"

"Kötüymüş bak bu."

"Değil mi?"

"Onu yapmamalıydın reyiz."

"Yeğenimsiniz lan siz, hadsizler."

"Ben yemek istemiyorum onu."

"Tamam yeme, tavuk ye o zaman. "

"Ben bişeler yaparım kendime!"

"Tamam, ot toplarsın kendine."

"Toplarım!"

"Tavuk da hayvan."

"Yahu olay o değil," deyip derin bir nefes verdim ve alnımdan akan teri sildim. Anlatsam bile bu barbarlar anlayamayacaktı. Susmaya karar verip "ah gerçekten, kutsal babamız aşkına." diye mırıldandım.

"O kim? Hmmmm Gabriel, senin baban kim?"

"Benim babam yok."

'INKAR!'

Sesler gene yankılanınca geri sendeledim. Modi ve Magni etrafa bakındı,
"Bu neydi?" dedi Baldr.

Gözlerimi büyüttüm.

"Duydunuz mu siz de bunu?"

Modi kaşlarını kaldırdı,
"Sen söyledin, evet, duyduk."

"Ne? Ben değildim onu söyleyen, hayır. Birden fazla ses vardı duymadınız mı?"

Baldr bana adımladı,
"Açlıktan mı böyle oldun?" dedi. Başımı iki yana sallayıp geriledim.

"Konuşan ben değildim."

'TERK EDİN!'

"Tamam be iyileşince gideceğiz, ne uzattın ya." diye inledi Magni,

"Oha bunu duyabiliyor musunuz sahiden?"

"Ulan konuşan sensin zaten."

Kanat köklerime ağrı saplanınca inleyip gerildim,

"Noldu? Noluyor?"

'MİKAİLE YAPTIKLARINI DUYDUM!'

"Gabriel beni duyuyor musun? Gabriel?"

'BANA AIT OLANI ASLA BAŞKASINA VERMEM!'

"Ulan korkunç oluyor ha bu."

Son nefesimi alır gibi derince nefes aldım. Bir şey beni boğuyor gibiydi. Gözlerimi açamıyor, çırpınıyordum. Son gücümle gözlerimi açtım.

"Baba?!"

Bağırıp yere diz çöktüm. Canım yanıyordu, kanatlarımdaki tüyler daha çok koparılıyordu, her birinin koparılmasıyla o kadar çok acı çekiyordum ki bayılıp hissetmemek istiyordum. Konuşamıyor, nefes alamıyordum.

"Bu... bunlar kanat mı?"

Yn: şimdi baldr ve gabrielin geçmişini anlatmalık bir bölüm yazayım dedim ama bambaşka bir hikaye olur diye korktum o yüzden kısa geçtim. Yazilarım, repliklerim umarım kafa karıstırıcı değildir insallah anlıyosunuzdur jendkemd

KovulmuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin