"Bunları giyersek sahiden Odin bizi bulamayacak mı?" deyip üzerimdeki elbiseyi süzdüm. Omuz silkti,
"Denemeye değer."
"Benimki gücümü hissedebiliyor."
"Benimkinin de her yerde gözü var. Bak." deyip dışarda daireler çizen kuzgunu işaret etti. 'Benimki' kastımız babamızdan bahsediyorduk. Oflayıp elbiseye baktım.
"Normal viking kadınları gibi giyinseydim."
"Normal viking kadınları böyle elbise giyiyor zaten. Savaşçı kadınları epey yakından gözetler Odin. Öyle giyinemezsin."
"Vay adi ibnenin-"
"Bak ben de çok sevmem ama babam olduğu gerçeğini unutmayalım bi."
"Tamam."
"Modi, kuzgunu çabucak indir. Çıkmamız lazım. Siz Gabriel'in korunması için büyü araştırırken biz kaçarak köyde dolaşacağız. Yeterli bilgileri bulduğunuzda beni nerde bulacağınızı biliyorsunuz."
Thor'un oğulları Baldr'u başıyla onaylayıp çıkacaklarken onlara seslendim,
"Ah Modi, Magni. Uzun zamandır kendi topraklarımda değilim. İşler değişti mi aynı mı bilmiyorum. Michael, Ezreal ve Uriel isimlerini araştırip onlar hakkında da bir şeyler bulabilirseniz-
"Sen kime emir veriyorsun lan? Ha?!"
"Lütfen diyecektim."
"He, Tamam, hallederiz. Bol şans." deyip onlar önden çıktı, Modi yıldırımıyla kuzgunu öldürdü ve Magniyle uçarak mı zıplayarak mı anlayamadığım bir şekilde gittiler.
"Epey çabuk iyileştiler." deyip sırıttım.
"Hazırsan gidelim."
"Hazırım. "
Beraber dışarı çıktık. Kolları belimi kavrayınca şokla kendimi geri çektım.
"Ne yapıyorsun?"
"Yürüyerek gitmeyeceğiz."
"Ne?"
"Yürüyerek oraya varana kadar başka kuzgun gönderecektir. Acele etmeliyiz."
Yutkunup boğazımı temizledim.
"Tamam."
Gelip tekrar belime sarıldı."Sıkı tutun." deyip tutunmama fırsat vermeden fırladı. Hava yutmaktan konuşamıyor, midem bulanıyor ve kulaklarım uğulduyordu. Bir aşağı bir yukarı inmekten kusacak gibi olmuştum ama aynı zamanda eğlenceliydi de.
Yolda gelirken 3 kere kusup 5 kere intihar etmeye çalışsam da sonunda bir Han'a varıp oda aldık. Anahtarı bana uzattı aldığımda,
"Sen odaya gir, benim de konuşmam gereken birileri var." deyip gidiyordu ki kolunu tuttum,
"Tek bırakma beni."
"Odadan çıkma."
"Ama-
"Hemen döneceğim."
"İyi tamam git. Ölürsem-
"Ölmezsin. Hemen geleceğim dedik be."
"İyi be. Defol git." diye tısladım gülüp gidince bana bakan Han sahibine baktım.
"Bişe mi oldu amca? Ne vardı?"
"Onlar beni göremiyor demek... enterasan bu." deyip Baldr'un arkasından baktı, gözlerimi büyütüp geriledim.
"K...kimsin sen."
"Ohoho sen de mi göremiyorsun? Canım Gabrielim benim." dediği an gözleri siyaha büründü ve kanatlarının gölgesi göründü.
"Lucifer."
"Ta kendisi."
Yutkunup geri adımladım.
"Sen nasıl-
"Biliyorsun, bazı insanlar bana tapınıyor. Thah, aptallar. Bütün işi onlar yaptı. "
"Fakat bekçi melekler-
"Cehennem de ne kadar güçlendiğimi tahmin bile edemezsin! İnsanların bana sunduğu ruhlar o kadar fazlaydı ki, yeni tanrı ben olabilirim! Hıhıhı. Hadi gidip onu indirelim." deyip bana yaklaştı ama kılıcımı çektim,
"Uzak dur benden!"
"Ama neden öyle diyorsun ki şimdi? Benim için cennete karşı gelensin. Cehennemde sana tanrıça diyorlar."
"Defol git lan burdan. İstemiyorum ben. Hem sen nasıl girdin ki bu toprallara?"
"Elimi kolumu sallayarak."
"Elini kolunu sallayarak dünya geçemezsin."
"E sen geçtin ya."
"Ben insanım."
"Tam da insan değilsin."
"Onların hislerini hissedebiliyorum ben artık Lucifer. Senin tanıdığın Gabriel değilim."
"Belli zaten, kanatların epey hırpalanmış. Şu kılıcı indir gözüme batıyor dikkatim dağılıyor."
"Yoo, konuş. Burda olacağımı nerden bildin?"
"Evine gelmiştim de yanında tanrı vardı, bu bedendeyken zorlanırım diye düşündüm. Michael'den daha zekiyim değil mi? Hm?" deyip kıkırdadı ve göz kırptı. Duraksadım. Mikail iki gün önce gelmişti. Şokla ona baktım,
"Ne zamandır bizi gözetliyordun?"
"Güçlerini ilk kullandığında, nerde olduğunu hissettim ve direkt geldim. Mükemmel değil miyim hm?"
"Oha.. yani... Mikail kaçtığını bilmiyordu..."
"Evet, cennettekiler henüz kaçtığımı bilmiyor. Nıhahaha. İnsanların aptallıkları çok kullanışlı."
"Oldu o zaman, seninle gelmeyeceğim. Seni hiç bir zaman savunmadım, savunmayacağım. Sağlıcakla kal, görüşmeyelim. "
"Yaaa, hadi amaaa! O kadar tehlikeye girdim buraya gelmek için ben."
"Bu beni hiç alakadar etmez."
"Seni zorla götürecek değilim zaten. Ama düşünmeni istiyorum. Beni nerde bulacağını biliyorsun."
"Hıhı aynen."
"Birleşirsek bütün dünyaları biz yönetebiliriz Gabriel. Eğer biz birleşirsek-
"Hala burda mısın? Ne konuşuyorsunuz?" diyerek Baldr gelince kılıcımı kınına soktum.
"Ablacıgım anlamıyor musun oda servisimiz yok diyoruz bak bar o tarafta gidip alıver hayter bişe ya. Nelerle uğraşıyoruz cık cık." dedi Lucifer ve masayı sile sile bizden uzaklaştı. Yaptığı tiyatroyu zorla kavrayıp Baldr'a baktım. Yüzümdeki ifadeyi görünce kaşlarını kaldırdı,
"Noluyor?"
"Hiç."
"Hiç mi?"
"Hiç."
"Kesin bişe olmuş demek bu."
"Sen neredeydin? Kimlerle buluştun?"
"Aha doğru az kalsın unutacaktım. Benimle gelmen gerek. Burda saklanamayacağız."
"Ne? Paramı geri ver."
"Ne? Paranın lafını mı yapıyorsun şuan?"
"Evet. Burda kalmayacaksak paramı ver."
"Bunu şuan-
dediği an hırlayarak içeri yaratıklar girdi. Bunlar insandı ama vücutları çürümüştü.
Gözlerimi büyütüp Baldr'a baktığımda sırıttı ve elimi tutup koşmaya başladı, ben de peşinden koştum. Arkama dönüp baktığımda o yaratıklardan onlarca görüp,"Ne bu? Bizi bu kadar çabuk mu buldular?" diye bağırdım.
"Birazcık benim yüzumden olabilir."
"Nasıl?"
"Sıkı tutun."
"nASI??"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kovulmuş
Aventurerüyamda gördüğüm ve mitolojileri karıştırıp ortaya çıkardığım bir hikaye çomarlara göre değil aman diyim din muhabbeti yapmayın içinde çünkü hepsi kurgu