"Bu.. bu da ne?"
"Dediğin gibi, sıra bende."
-
Baldr başını kaldırdı, gözlerinin de mavi mavi parladığını görüp yutkundum. Neyin nesiydi bu? Sakladığı, dövüşümüzde kullanmadığı güçleri vardı.
"Büyü mü yapıyorsun? Neden hareket edemiyorum? Ne bu böyle?"
Michael'e şaşkınlıkla baktım. Tedirgin olmuştu.
"Aklıma nasıl girebilirsin!? Bana gösterdiğin bu şeyler-
Konuşamayıp sustu. Baldr onun aklına mı girmişti?
"Bırak büyüyü! Kılıç kılıca dövüşelim!"
"Ben kılıç kullanmıyorum." deyip elini ona doğrulttuğunda Michael'in ayakları yerden kesildi ve bedeni gerildi. Ağzını açtı fakat konuşamadı ama sesi kafama girdi;
"Dua et bu beden bana ait değil! Tekrar görüşeceğiz, o sefer bu kadar kolay olmayacak." Dedi.
Ne olduğunu, Baldr'un ne yaptığını anlayamıyordum. Üzerindeki dövmelerden çıkan mavilikler, Michael'e doğrulttuğu elinin parmak uçlarında toplandı ve bir mızrak şeklini aldı, Michael birden bedenden çıkınca, beden gözleri kapalı ayakta kaldı.
"Baldr dur!" dedim ama dinlemeyip mavi alevli mızrağını, bedene fırlattı. İnsan bedeni ve fırlattığı mızrak yanarak küle dönüşünce nefes nefese, dizlerinin üzerine düştü. Hareket edebildiğimi farkedip ona koştum.
"Baldr, iyi misin? Baldr!"
"Yorgunum bıraak!" diye tısladığında ellerimi hızla ondan çektim, yere uzandı. Hala derin nefesler alıyordu. "Üff, çok gaza geldim ya."
"Bu yaptığın şey neydi?"
"Modi ve Magni, onları öpsene."
"Ahahahahahahahahaha"
"Neden gülüyorsun?"
"Güzel şaka. Esprili adamsın sen de. Ahahahah, oohh gözüm yaşardı." deyip gözümü sildim ve hala kıkırdamaya devam edip başımı iki yana salladım.
"Onlar burada ölecek olursa iki dünya arası savaş çıkacaktır. Onlar Thor'un oğulları, Odin'in torunları. Ne demek bu biliyor musun?"
"Önüne geleni öpecek biri değilim ben!"
"Lan sanki seviş mi diyoruz? Alt tatafı öpücük. İki saniye sürmez."
"Hayır, kesinlikle reddediyorum bunu."
"Yanaktan öpsen?"
"Etkisi yok bunun."
"Oh... ama beni tereddüt etmeden öpmüştün."
Öksürüp etrafa bakındım.
"Senin dua'nı gördü. Bunu görmezden gelemedim."
"Dua mı?"
"Hem Michael'in açtığı yaraları iyileştirebildiğimi sanmıyorum."
"Vebayı iyileştirebiliyorsun??"
"O farklı, Michael'in bir rütbesi var. Hem gücümü de daha fazla kullanmak iistemiyorum. Seni iyileştirdik başımıza gelene bak."
"Anlıyorum... Ama seni korudum. Onlar da korudu."
Göz devirip "ben onlara bakayım, ölü değiller zaten." diyerek kalktım ve Magninin yanına gittim.
"Değiller mi? Ben onların yerinde olsan 3 kere ölürdüm be. Herif kılıcıyla darma duman etti bunları."
"Michael güçlüdür ama bu geçici bedende olan haliydi. Normalde katbekat güçlüdür... nefes alıyor bu. " deyip Magniyi iyice süzdüm.
"Bu beden bulma olayı ne be? İnsanların bedenini mi çalıyorsunuz?"
"Kısmen, sayılır... bekle tam anlamıyla doğru söyledin. Evet melekler insanların bedenine girebilir fakat onay almalıdır. Beden ölürse, insan da ölür. Sadece Lucifer ve onun yarattiklari izinsiz girebiliyor ve insanların ruhları direk onun dünyasına gidiyor."
"Çok normal bir şeymiş gibi söyledin. "
E bana normal gelen bişe napayım.
"Gerçi doğru, sana normal geliyordur."
Helal sonunda beyninin var olduğunu kanıtladı.
"Bunu düşünmemişim gibi davranma! Anın verdiği şokla söyledim." diye inledi.
Göz devirip Modiye baktım ve onun yanına ilerledim.
"Ne dersem gözünü çevirip duruyorsun. Cık."
Kaşlarımı çatıp ona baktım.
"Aklımı okuma!"
"Ne saçmalıyorsun? Benim öyle bir yeteneğim yok, dedim sana bunu."
Duraksadım.
Sen saçmalama mal.
"O iyi mi?" deyip başıyla Modiyi işaret etti.
"Nefes alıyor."
"Çok şükür."
"Demin öyle gaza gelmenin sebebi yeğenlerin olması mıydı?" Deyip el arabama doğru yürüdüm.
"Gene zarif mi davranacaksın?"
"Konuyu değiştirmeye mi çalışıyorsun? İkidir sorularımı görmezden geliyorsun."
Gülüp derin bir nefes verdi,
"Yeğenlerim onlar benim. Thor'u ne kadar sevmesem de, onunla iyi anlaşamasak da bunların çocukluğunu gördüm. Onlarla epey zaman geçirdim. İyilerdir, babalarının sözünü tutmadıkları sürece, iyilerdir."Başımla onaylayıp Magniyi kaldırdım ve el arabasına koydum. Sonra etrafa bakındım. Onu eve almak istemiyordum. Diğerini de ama Baldr'un onlar için endişelendiğini görünce dayanamamıştım. Bu adama nasıl duygular besliyordum? Niye Modi'yle Magni'yi öpmek istememiştim? Oflayıp el arabasını iterek götürecekken çok az güç uyguladığım için itemedim ve kaşlarımı kaldırdım.. Dövmeli bir el elimin üzerini kapatınca ona baktım.
"Onları şuan Asgard'a götüremem, iyileştikten sonra giderler. Burda kalmalarına izin verebilir misin?"
Bu kibarlaşma neyin nesiydi? Elimi hızla elinin altından çektim, yutkundum ve gözlerimi kaçırıp başımla onayladım.
"Teşekkür ederim." deyip saçımı karıştırdı. Öyle gülümsediğini görünce sıcak basmıştı. Bu neydi? Bu his neydi?
"Onları iyileştirmemi istersen-
' OLANAKSIZ.' diye bir çok ses başımda yankılanınca hızla etrafa bakındım. Bunun ne olduğunu biliyordum. Michael beni bulduğu için melek duyularım açılmıştı, beni dinleyebilirlerdi ve ben de onları duyacaktım. Başımı tuttum."Noldu, iyi misin?"
"Evet evet iyiyim."
"Onları ben hallederim, öpme, iyileşirler boşver, sen dinlenebilirsin."
Bu kadar kibar olması yüzünden az önce yaşadığım şoku unutup tekrar kızarmaya başladım ve onunla birlikte evime yürüdüm.
Yn: görsel bahsi geçen evimiz jwndkemx bide bu zamana kadar okuyanların hepsi arkadaşım, tanimadıgım ve okuyan varsa çok tesekkur ediyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kovulmuş
Avventurarüyamda gördüğüm ve mitolojileri karıştırıp ortaya çıkardığım bir hikaye çomarlara göre değil aman diyim din muhabbeti yapmayın içinde çünkü hepsi kurgu