BÖLÜM3️⃣

279 17 0
                                    

Lütfen hikaye hakkında görüşlerinizi yazar mısınız?

Sabah uyandığımda, üzerimi değiştirip saçıma maşa ile şekil verdim. Kahvaltıyı pek sevmediğimden, kendime bi' sandiviç yaptım. Deren evin önünde olduğuna dair mesaj attığında, siyah-beyaz balenciagalarımı ayağıma geçirip, seri bir şekilde merdivenleri indim.

Elimdeki sandiviçlerin birini Deren'e uzattığımda, o da çantasından bana muzlu süt uzatmıştı. Gülümsedim. Hep böyle olurdu. İkimizde evimin önünde buluşur, kahvaltı yapmadığımız için ben sandiviç yapar o da içecek alırdı. Ben kahvaltı sevmezdim ama o sabah sabah üşendiği için kahvaltı yapmazdı. Bunu hiçbir zaman anlayamayacaktım sanırım.

Deren'e dün olanları anlatırken, o da telefona bakarak kıkırdıyordu. Elimi öne doğru sallayarak "Hey sana diyorum burda mısın?" dedim. Bakışları beni bulduğunda birşeyler sakladığını anlamam zor olmamıştı. "Kanka ya her zamanki kedi köpek videoları ya sen ne diyodun?" Ona yawhehe inandım bakışlarımı bahşettim. Ne de olsa yakında çıkardı kokusu. Olayları ona yeniden özet geçtiğimde hımm, hee, yaa gibi tepkiler almıştım.

Okulun kapısına geldiğimizde Deren'in Çantasına astığı anahtarlığı yola yuvarlandı.

Derende anahtarlığı almak üzere eğildiğinde, arabanın korna sesiyle korkuyla Deren'e baktım. Biri onu belinden tutup, okul çitlerine doğru çekti. Hemen yanlarına adımladığımda onu çeken siyah saçlı, ela gözlü ve uzun boylu çocuğun Deren'e doğru konuştuğunu gördüm. Konuşmaktan çok sanki...
Gürlüyordu. Evet resmen gürlüyordu.

"Kızım salak mısın yolun ortasına niye atlıyorsun pat diye?!!! Hadi atladın madem sağına soluna niye bakmıyorsun?! Resmen ben çekmesem ezilivericektin?!!"

Çocuk Konuşmasını kestiğinde Deren'in korku dolu bakışlarını gördüm. O an zaten korkmuş, bu yabancı oğlan ona bağırdığında ise daha da vahimleşmişti durum.

Gözlerimiz kesiştiğinde onu kendime çektim ve sarıldım. Kulağıma korkuyla karışık bir tonda görmedi-dim, farkketmedimm.. diye fısıldıyordu.

Biraz daha sakinleştiğinde bizi izleyen çocuğa doğru döndü , bu sefer gözlerinden öfke akıyordu. Parmağını öne doğru sallayıp " Senn, Sen ne hakla bana bu kadar bağırıyorsun farketsem çekilirdim herhalde?! Ölmek gibi bir amacım yoktu merak etme!" diyip okula doğru yürüdüğünde, çocukta bari bir teşekkür etseydin diye kendi kendine mırıldandı.

Ben Deren'in arkasından bakakalmışken, birşey aklına gelmişçesine döndü ve çocuğa doğru "Ha bu arada kurtardığın için teşekkür ederim. Ama umarım bundan sonra kurtardığın insanlara öfkeni kusmazsın. Kurtarıcı prens(!)" dedi. Ve önüne döndü.

Bense çocuğa doğru dönüp " Kusura Bakma biraz ters çıktı sana. Ben gerçekten onun adına teşekkür ederim şeyy..."

Elini bana doğru uzatıp "Efe" dedi. Bende "Mısra" diyip elini sıktım. Ve koşar adım sınıfa geçtim.

Sınıfa geçtiğimde, Derenle konu hakkında konuşmadık

Her zamanki gibi yakışıklı modelleri bulup, stalklamakla meşguldu hanımefendi.

Zilin çalmasına 15 dakika kalmışken, koluma biri dokundu. Yan tarafa döndüğümde, karşımda sırıtan bir adet Erhan'ı buldum."Günaydın. Sabah gel başla demişsin ama, erken gelmedim umarım" dedi şakaya karışık.

Salaklığıma içimden küfrederken "Yok,yok zaten bende sıkılıyordum. İyi yapmışsın. Bahçeye çıkalım mı?" dedim.

Kafasıyla onayladı. Bende Derene haber verip, peşinden ilerledim. Sınıfın kapısından çıkarken Kaanla karşılaştık. Nedensizce Kaan Erhan'a omuz atıp içeriye girdi.Erhan "Bu da neydi böyle" diye kendi kendine sinirle mırıldandı.

Bahçeye çıktığımızda, Erhan elini uzattı bense koluna girdim.
Tepki vermesinden korktuğum için dudağımı dişledim. O ise sadece tebessüm etti. Birkaç kişinin gözleri üzerimizde olsa dahi umursamadım. Arka taraftaki banklardan birine geçtim.

Omzumda bi ağırlık hissedip, yana doğru döncecekken Erhan "Bu gece uyuyamadım pek. İzin ver de birazcık uyuyayım" dediğinde onaylayan mırıltılar çıkardım.

Biraz böyle kaldıktan sonra, bir kamera sesi ve flaş ışığını gördüm. Bi hışım ayağa dikilip "Kim var orada?!" diye bağırdım. Ama her kimse çoktan gitmiş olmalıydı. Erhan da kolumdan çekip, gözlerini yüzüme sabitlediğinde. "Biri fotoğrafımızı çekti de... Yani şey ımm" diye gevelerken

"Rahatsız mı oldun?" diye sordu. "Yani birlikte çekilmemizden?" çekinerek sorduğunda kaşlarımı çattım

İyi de ben bunu kastetmemiştim ki. "Hayır yani senden dolayı değil. Sadece her gün biri gizlice fotoğrafımı çekmiyor. Beni ürküten şey bu. Yoksa senden neden rahatsız olayım?" diye açıklama yaptığımda anladığını gösteren mırıltılar çıkardı.

"Okula geçelim mi artık? Gerçi ders çoktan başlamış ama?"

"Bence girmeyelim biraz kantinde otururuz ne dersin?"

"Peki" diyebildim sadece.

Zilin çalmasına 10 dakika kalmışken biz de Erhanla oturmuş, hobilerimizden filan bahsediyorduk. Ve onun komik çocukluk anılarından...

Cidden hoş çocuktu, mizahı vardı. İyi anlaşıyorduk. En azından şimdilik...
Zilin çalmasına az süre kala ayaklanmıştım. Erhan da arkamdan son anda yetişip, eliyle öne doğru muzlu süt uzatmıştı. Gülümseyerek ona döndüğümde "sen seversin" diye mırıldandı. Kafamı salladım ve yan yana sınıfa çıktık. O esnada zil de çoktan çalmıştı.

Sınıfa girdiğimizde birkaç göz bize dönmüştü. Sırama ilerlediğimde Kaan'ın da bize baktığını gördüm. Biraz daha böyle bakarsa sınıf duman altı olacaktı resmen. Bunun sorunu neydi cidden?
Sıraya geçtiğimde Deren bana sorgu zamanı bebeyim bakışlarından fırlatıyordu.

"Tamam teslim oluyorum" diyip ellerimi havaya kaldırdım.

"Dökül çabuk nerdesin Mısra sen bi hava almaya çıkıcaz dedin. Gidiş o gidiş, yıllık mı aldınız kızım havayı ya? Ya da sohbet mi sardı demeliyim?" dedi sırıtarak.

Kafamı olumlu anlamda salladım. "İyi geçti ya uyduk birbirimize hoş çocuk Allah için. Çıktık işte bahceye başını omzuna koydu uyuyamamış gece"

"He kanka kesin uyuyamamıştır. Sen şuna omzun rahat gelmiş desene. Baya hızlı çıktı bu enişt adayı"

"Yok ya saçmalama, Herneyse sordun dinle işte sus Allah Allah. Sonra biri fotoğrafımızı çekti. Baktım biri mi var diye bulamadım. Sonra kalktık kantine indik felan. Orda da birkaç birşey konuştuk. İyiydi sohbeti. Ama en kalbime gelen yeri bana muzlu süt aldı ya.. Bana bana muzlu süt aldı. Gözüme girdi kesin olur bu iş" dedim gülerek.

"Aynen kanka evliliğe kadar yolunuz var. Düşünsene haberlere çıkıyosunuz. Flaş flaş flaş kantinde muzlu sütten, düğün salonunda pasta yemeye giden bir aşk hikayesi" kahkaha atmaya başladık.

Ama o sırada bir şey oldu. Önümüzde başını sıraya koymuş, uyuyan Kaan pat diye bir anda hışımla sıradan kalktı, kalkarken sırayı da düşürdü ve dışarı çıktı. Bütün sınıf arkasından bakakaldı.
Biz de dahil.

Okuldaki KorumaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin