Bu ev

110 16 11
                                    

-Hoşgeldin

-Hoşgelmedim. Bunu sende biliyorsun. Direk odama geçeceğim. Aynı evde kalıyoruz diye muhattap olmamıza gerek yok dedim ve bavulumu elime aldım. Merdivenleri çıkmaya başladım.

-Akşam yemeği yiyelim beraber. Bekliyorum

-Aç değilim. Sen ye

-Bu bir soru değildi Min. Bekliyorum dedi ayaklarımı vura vura merdivenleri çıkarken  arkamdan kahkaha attı. Madem böyleydi biraz fazla bekleyecekti. Odama gidip eşyalarımı yerleştirdim, duş aldım ve aşağı indim. Yemek odasına girdiğimde masanın başında bekliyordu. Geçip diğer uca oturdum.

-Buraya gel

-Burada iyiyim dediğimde eline bıçağını aldı.

-Servis burada. Buraya gel

-Ben- dedim ama sözümü fırlattı bıçağı kesmişti. Bıçağı bana fırlamamıştı. Eğer fırlatsaydı bana gelirdi. Bıçağı arkamdaki heykele attığını heykelin düşüşünden anladım. Korkuyla yerimden kalktım ve yanına geçtim.

-Bu yemek soğuk dedim bir kaşık aldığımda. Bana bakmadan önündeki eti kesmeye devam etti. Onunki sıcaktı. Belliydi. Üzerinden duman çıkıyordu.

-O kadar bekletmeseydin

-Ama seninki sıcak

-Sen gelene kadar 3 kere ısınması gerekti dedi ve bir parça et attı ağzına.

-Soğuk yemekten nefret ediyorum

-Biliyorum dedi. Biliyordu. Gülümsedim.

-Sen de biliyorsun. Bu yüzden soğumadan inmen gerekirdi dediğinde gülümsemem soldu. Adi piç. Yemekten bir kaç çatal alıp bıraktım.

-Yemeği bitir

-Doydum dediğinde sakince yerinden kalktı. Suratıma baktı.

-Neden her şeye bir cevabın var ? Beni sinirlendirmek mi istiyorsun ?

-Sen beni sinirlendiriyorsan ben neden yapamayayım ?

-Arada fark var benim saf Min'im. Ben sinirlenince kendimi kaybederim. Bedelini sen ödersin ama sen sinirlenince beni sinirlendirirsin ve yine bedelini sen ödersin dedi eli boynumdaydı.

-Sen nişanlanıyorsun dedim gözlerimi yukarı,ona çevirdim.

-Evet bu ufak ve önemsiz bir olay dediğinde sandalyemi geriye doğru itip ayağa kalktım.

-O kız bu eve mi gelecek ?

-Belki de gelmeli. Seninle aynı odada kalır dedi belimden tutup beni kendine çekti. Açık olan dekoltemden öptü. Geri çekilmeyi denemedim. Çünkü çekilmeme izin vermeyeceğini biliyordum.

-Şuan blöf yapıyorsun. Bu eve gelmeyecek dimi ? Be-ben o gelirse dedim. Devam etmedim. Ne yapabilirdim ki ? O gelirse ne ? Çıkıp gidecek miydim ? Gidecektim. Tabi ki o kız buraya geldiğinde giderdim. Bir daha öptü. 

-Blöf değil. Bu evde olmasını istersem, bu evde olur. Biliyorsun dediğinde kafa salladım. Peki istiyor muydu ?

-Belki nişanlandıktan sonra.. Bilemiyorum. Canımın ne isteyeceğine karar vermem 

-Onu sevmediğini söylemiştin 

-Evet dedim dedi ve bir daha öptü. Bu sefer göğsüme daha yakın bir yeri. Gözlerimi kapattım. Dili orada gezindi.

-Pe-peki bu doğru mu ? 

-Seni ilgilendiren bir kısım yok 

-Beni bırakır mısın ? 

-Gerçekten bırakmamı istiyor musun ? dedi masaya oturdu ve beni kendine çekti. İstiyor muydum bilmiyordum ama önemli olan bu değildi. Önemli olan nişanlanacak olmasıydı, benimle sevgili olmamasıydı, beni sevmemesiydi. 

-E-evet dedim gözlerimi açtım. Gözlerime bakıyordu. Gözlerini gözlerimden ayırmadan bir daha öptü. Bu sefer daha uzundu, daha vahşiydi, daha istekliydi. 

-Ama ben istemiyorum dedi nefesi göğsüme çarptı. Titredim. 

-Neden yapıyorsun bana bunu ? dedim durmadı. Beni dinlemiyordu. Sadece öpüyordu. Gözümden bir yaş aktı. Çeneme doğru düştü. Diğer göz yaşları da onun açtığı yolu takip etti. Bir kere başlayınca duramıyordum. Dilini göğsüme doğru inen göz yaşının üzerine koydu ve boynumda kadar geldi. Yanağımı öptü. Kendimi kaybetmeme ramak kalmıştı. 

-Çünkü seni seviyorum










KİM BU KIZ ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin