Papatyalar

93 14 21
                                    

-Hazır mısın ? 

-Evet artık aç gözlerimi dediğinde kıkırdadım ve gözlerini açtım. Bir süre hiç bir tepki vermeyince önüne geçtim. 

-Bunu sen mi yaptın ? dediğinde gülümseyip kafa salladım. Gözleri dolmuştu. 

-Ufak bir hediye

-Ufak mı ? Min bunlar çok güzel dedi yanımdan geçti ve bahçeye ektiğim papatyalara doğru yaklaştı. Önceden annesini ektirdiği gibi. Sabahın köründe kalkıp Cha Young ile terapi için gittiğinde bende bütün gün bununla uğraşmıştım. Terapi çok iyi gidiyordu. Aradan geçen 5 aya rağmen hiç kavga etmemiştik. Tamam etmiştik ama hiç biri de böyle büyük çaplı kavgalar değildi. Papatyaların yanına gittiğinde yere çöktü ve kokladı. 

-Bunlar muhteşem dedi yüksek sesle. Gülerek yanına gittim. 

-Her yaz ekelim olur mu ? Beraber

-Ekelim dedi ayağa kalktı ve bana sarıldı. 

-Hem de her yaz. Çok güzeller dediğinde gülümsedim ve ben de kollarımı ona doladım. 

-Ama önce bu yaz arka bahçeyi bitirsek yeter. Orayı yetiştiremedim dediğimde kıkırdadı. 

-Sen bu hayatta başıma gelen en güzel şeysin dediğinde kalbim heyecanla çarptı. 

-Ooo aşk kuşları dedi ve ikimizde kafamızı kaldırıp bahçeden giren Ri ve Sa Na'ya döndük. Arkalarında ise Hyorin ile Bae hemen arkasında da Dae, Seunghyun ve Cha Young vardı. 

-Vayy bahçeye ne olmuş böyle ? Bu harika dedi Sa Na koşarak çiçeklere doğru giderken Seungri'nin elini tuttuğu için onu da çekiyordu. Jiyong beni bırakıp çiçeklerin fotoğrafını çekerken Seunghyunların olduğu yere ilerledim ve hepsine teker teker sarıldım. 

-İyi iş çıkarıyorsun Min Ah. Çok iyi iş dediğinde Seunghyun'a bakıp gülümsedim. 

-Senin sayende oppa dediğimde saçlarımı karıştırdı. 

-Jiyong ayağa kalkıp bir anda çocuklara döndü. 

-Madem geldiniz arka bahçeye geçelim. Yardım edin 

-Ne ? Ne yardımı ?  dedi Dae

-Çiçekleri ekmemiz lazım dediğimde Dae geri geri gitti.

-Benim ufak bir işim vardı dediğinde Seunghyun onu yakasından yakaladı. 

-Ben bile kaçmazken nasıl cesaret edersin ? dediğinde güldüm

-Hyung ne kaçması saçmalama 

-Yürü Dae. Yürü dediğinde elini onun omzuna atmış ve arka bahçeye doğru yürümeye başlamışlardı.  Hep beraber papatyaları ekerken aşırı eğlenmiştik. Evde ilk defa bu kadar kahkaha duyuyordum. Papatyalar bitince mangal yakmıştık ve geceye kadar içip sohbet etmiştik. Herkes gittiğinde arka bahçede oturup eve baktım. Ne kadar acı şeyler yaşamıştım bu evde. Ne kadar zor günler geçirmiştim. Hiç biri bitmeyecek sanmıştım ama hepsi geçmişti. Son 5 ayda hiç olmadığım kadar mutluydum ve sanki bir ömrü sığdıracak şey yapmıştık Jiyong'la. İyi ki sabretmiştim, iyi ki geri dönmüştüm her seferinde. Bazen yüzsüzlük yapmıştım ama iyi ki yapmıştım. İyi ki ondan vazgeçmemiştim. Jiyong arka kapıdan çıkarken elinde şarapla iki kadeh vardı. Yanıma oturdu ve bize şarap doldurdu. Kadehi elime alıp bir kaç yudum içtikten sonra ona yaslandım. 

-Min dediğinde gülümsedim. Onun ağzından ismimi duymaktan hiç bıkmayacaktım sanırım. 

-Hı ? 

-Yarın terapiden sonra... YG'ye geçelim mi ? 

-Geçelim tabi. Hem bende menajerimle görüşeceğim. Sa Na'nın yeni defilesi için gün ayırmalı ve tabi provalar içinde. O podyumda yürümeyi asla kaçıramam dediğimde gülerek kafa salladı. 

-Peki sen neden geçeceksin ? Ne işin var ? 

-Başkanla konuşacağım. Sen ben ve başkan dediğinde kaşlarımı çattım. 

-Neden ki ? dedim ondan ayrılıp yüzüne baktım

-Artık.. Artık bizi duyurmanın vakti geldi diye düşündüm. Hayranlara. Zaten bir şeyler anlıyorlar tabi ama resmi bir açıklama. Ne dersin ? 

-Ji gerçekten mi ? dediğimde kafa salladı. 

-Seni sevdiğimi herkes duysun istiyorum. Hem de herkes

KİM BU KIZ ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin