Benim

106 17 7
                                    

-Hyung. Off dedi tereddütle ona baktım. Kaşlarını çatıl kafa salladı. 

-Tamam geliyorum. Bir saate ora olurum eve uğrayacağım dedi ve telefonu kapattı. 

-Nereye gideceksin ? dedim ama böyle hesap sorarmış gibi sormam sinirini bozmuş olacak ki elini direksiyona vurduğunda cama daha çok yanaştım. 

-Şe--ş-şey için sordum ben kendim dö-dönerim

-YG'ye geçiyorum

-Bende ge-gelebilir miyim ? dedim neden kekeliyorum ? Ondan o kadar da korkmuyorum ki. Hayır ondan o kadar korkuyorum.

-Sebep ? 

-Ben menajerimde kaldı senaryom. Onu alırım. Sessiz duracağım yemin ederim. Usulca işinin bitmesini beklerdim dediğinde cevap vermedi. Daha fazla ısrar edemem zaten. 10 dakika sonra YG'ye gittiğimizi anladığımda gülümsedim. Yanımda 10 dakikadır küfür ettiği için ona döndüm. 

-Neye bu kadar sinirlisin ? Bir sorun mu var ? 

-Yok 

-Hadi ama sabah neşeliydin dediğinde hızla YG'nin otoparkında girdi. 

-Çünkü sadece bir gün istedim. Anladın mı ? Bir gün istedim ve onu bile bana veremediler dedi bağırarak. 

-Niçin bir gün istedin ? dedim kafam karışıktı. Alayla güldü ve arabayı o kadar hızla park etti ki öne doğru savruldum. Telefonum bir yerlere düşmüştü. Onu aramak için eğilecekken omzumdan tuttu ve beni koltuğa yapıştırdığında ne olduğunu anlamaya çalışarak ona baktım. Çenemi tuttu ben üzerime eğilip bir öpücük bıraktı. Kısa,sade,masum. Arabadan indi ve ilerledikten sonra bana döndü.

 -Buraya kadar arabada oturmak için mi geldin ? 

-Te-telefonum düştü. Onu alıp gelirim. Seni bulurum

-Evet,hep bulursun dedi ve dönüp gidersen arkasına bakakaldım. O da neydi ? Sinirle koltuğun altına bakmaya başladım. Bulamayınca koltuğun arkasına bakmak için döndüm. Ah oradaydı işte. Telefonumu kaptığım da sepeti fark ettim. Hasırdan büyük bir piknik çantası. Kaşlarım çatıldı. Yavaşça çantayı açtım. Tabi yavaşça açacaktım. Jiyong bana işkence etmek içine yılan bile koyabilirdi. Konu ben olunca değişik işkence fantazileri vardı. Beklediğimin aksine içinde bir şarap vardı. Kaplarda üzümler hatta peynirler vardı. Çileği gördüğümde gülümsedim. En sevdiğim meyveydi. Bir kaç paket sevdiğim atıştırmalıklardan bile vardı. Sepeti kapatıp yerine koydum. Fazla bekletirsem kızardı. Arabadan inip kapıyı kapattım ve asansöre yürüdüm. Hayır biraz düşünmem lazım. Yan tarafındaki yangın merdivenlerine  döndüm. Neden bir piknik sepeti vardı  ? Acaba pikniğe mi gitmek istedi ? İmkansız. Jiyong böyle şeyleri sevmez ki. Hem niye benle gitmek istesin ? Ama bir piknik sepeti vardı arabada. Tımarhaneye gitmek için piknik sepeti hazırlayacak değildi ki. Bir de olay şuydu. Bugün ajumma yoktu yani bu demek oluyor ki o sepeti kendi hazırladı. Evde başka biri yoktu ki. Yok ben gerçekten kafayı yiyorum. Ya Jiyong değişiyor ya da ben kafayı yiyorum. İkinci ihtimal çok daha mantığa yatkın geliyor. Onların kata geldiğimde kapıyı açıp koridora çıktım.

-Min Ah n-nuna dediğinde kafamı kaldırıp koridorda karşımda duran Seungri'ye baktım ve gülümsedim. 

-Hey Seungri

-Bir...sorun mu var ? dedi ilgilenmiyormuş gibi yapmaya çalışmasına güldüm. Yanına gittim. 

-Hayır. Sadece düşünüyordum. Sorun yok. Sen nasılsın 

-Harika- yani iyiyim. Teşekkür ederim

-Bir yere mi gidiyorsun ? 

-Sa Na ile buluşacaktık. Şu sıralar albüm hazırladığımız için pek buluşamadık. Jiyong hyung gelince sessizce sıvıştım dedi elini ensesine koydu. Tatlı. 

KİM BU KIZ ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin