Bazı bölümlerin yerleri karışmış lütfen bölüm sayılarına bakarak okuyunuz
.
Elleri cebinde boş sokakta yürümeye devam etti. Tabi ki de akşam yürümüyordu. Bu ülkede akşam saati tek başına yürümek delilik olurdu. Hem de yapacağınız en büyük delilik. O yüzden hava kararmadan eve gitmeye çalışıyordu. Neyse ki buradan kurtulmasına 2 gün kalmıştı. İki gün sonra Paris uçağına binip bir süreliğine de olsa buradan uzak olmak iyi olacaktı.Paris değince sevgilisiyle falan gittiğini düşünmeyin Çünkü yoktu,artık yoktu.Paris'e bir bilim projesi için gidiyordu. Çünkü burada eşcinselseniz pek siklenmiyorsunuz. Dahi olmanızda bir işe yaramıyor.
En sonunda eve gelebilmişti,Bora. Ayakkabılarını çıkardı,çantasını kenara koydu ve kendini koltuğa attı. Kapının orada ki valizlerini görüp gülümsedi. Paris'e gidiyordu. Hayallerinde şehre.
Uçakta yerini almış sabırsızca kalkmasını bekliyordu. Dört saatlik yolu vardı. Uyumak istemiyordu ama göz kapakları onu çok dinliyor gibi değildi.Uçak kalktıktan kısa bir süre sonra uykunun kollarına bıraktı kendisini.
"Chers passagers, nous commençons à atterrir, veuillez attacher vos ceintures de sécurité."
" Dear passengers, we are starting to land, please fasten your seat belts."
Fransızca ve İngilizce yapılan kemer uyarısıyla gözlerini açmıştı Bora . Cidden bütün yolu uyuyarak mı geçirmişti. Harika(!) .Koltuğun kenarından kemerini bulup taktı ve inişi bekledi.
Hava alanından onu projenin sahibi şirket alacaktı ama hiçbir yerde adı yazılı pankartı göremiyordu. Arkalara doğru bir adamın tutuğu kağıtta adını görünce ona doğru yürüdü.
Bora'dan
"Merhaba,siz Bora bey misiniz?" Fransız aksanıyla ismimi çok güzel söylemişti. Eğer burada herkes böyle söyleyecekse adıma aşık olacaktım. "Evet benim." Arkasında bir kaç adama işaret yapıp valizlerimi almalarını söyledi. Havaalnından çıkınca derin bir nefes almıştı. Geldim. Sonunda Paris'teydim.
Proje boyunca kalacağım eve gelmiştik. Dışarıdan baya güzel görünüyordu. Bay Delon ( beni almaya gelen adam.) bana bir anahtar uzatıp konuşmaya başladı. "Sizi yukarıda projenin beyin takımının sorumlusu bekliyor. Geri kalan bilgiyi ondan alabilirsiniz. Bu arada altıncı kat 24 numaralı daire."
"Teşekkür ederim.Eşyaları ben taşırım siz hiç zahmet etmeyin." Kafasıyla beni onaylayıp arabaya bindi.Onlar gözden uzaklaşınca valizimi alıp binaya girdim.
İçerisi de dışarısı kadar güzeldi. Eşyaları kapının yanına bırakıp salona doğru yürüdüm. Koltukta oturmuş kumral ve oldukça yakışıklı bir bey vardı. Gerçekten yakışıklıydı . Beni görünce ayağa kalkıp elini uzattı. "Merhaba ,ben Aleron.Aleron GANCE. Projenin beyin takımının sorumlusuyum. " Uzattığı eli sıktım. Fransızların aksanını her zaman beğenmişimdir ama Aleron 'unkini daha çok beğendim.
"Ben de Bora .Bora Güner. Ben de beyin takımındayım." Onu taklit ederek konuşmuştum . Buna gülümsedi.
"Biliyorum Bora. Seni almaları için ısrar eden bendim." Demek şu an Paris'te olmamı bu çocuğa borçluyum.
"O zaman sana edebileceğim en güzel şekilde teşekkür etmeliyim,Aleron. " Ona kocaman gülümsedim .
"Acaba bir şey sorabilir miyim? Aslında iki şey." Kafasını sallayarak "İstediğini sorabilirsin." dedi.
"Beni neden zor kabul ettiler ve sen neden bu kadar ısrar ettin. " Daha demin kalktığı koltuğa oturup benimde oturmam için işaret etti. Sanırım uzun konuşacaktık.
"Öncelikle senin Türk olman onları baya bir geriye çekti.Bazen Türklerle anlaşmakta zorlanıyoruz. Bir de sizden biraz korkuyorlar. Ben korkmuyorum,sanırım." Kafasını eğip gülümsedi. Ben de onunla birlikte gülümsedim.
"Bu yüzden nerede neler yapmışsın pek umursamadan baktılar. Sonra neden Türkiye'de iş bulamadığını düşünüp bir kusurun olabileceğine yordular. Ama ben onlar gibi yapmadım. Türkiye'nın en iyi üniversitesinin genetik bölümünü bitirmişsin. Almanya'da yaptığınız çalışma mükemmel bir şeymiş. Türkiye'de neden iş bulamadın bilmiyorum ve bunla ilgilenmiyorum. Yaptığın işleri görünce biz çok yardımın dokunacağını fark ettim. Neredeyse iki hafta ikna etmeye çalıştım. Ve işte buradasın."
"Ben kabul edildiğimi duyduğumda çok şaşırmıştım. Burası olmasa tekrar Almanya'ya gidecektim ve bu beni hiç mutlu etmeyecekti. Yani sana gerçekten teşekkür ederim. Borçlandım. " Elini omzuma koyup sıktı.
"Lafı olmaz." Ayağa kalktıktan sonra ben de kalktım. "Ben artık gideyim. Bir şeye ihtiyacın olursa telefon numaram buzdolabının üstünde yazıyor. Evim de arka sokakta. Şirketin adresi de telefon numaramın yanında. Tekrar hoşgeldin Bora." Uzattığı eli sıkıp "Ben de teşekkür ederim,Aleron. Hoşbuldum."
BXB da değişik bir kurgu yazmaya karar verdim .Ben 27 Ağustosta yazmaya başladım.Bakalım ne zaman yayınlayacağım.
Ve evet 16 Kasım da yayınlamaya karar verdim ve yayınlıyorum. Umarım beğenirsiniz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
From Paris (bxb)
Teen Fiction~İlk 9 bölümün yerleri karışmış lütfen bölüm sayılarına bakarak okuyunuz düzeltemiyorum çok uğraştım ama olmadı~ "...Tekrar Paris'e hoşgeldin Bora." "...Hoşbuldum,Aleron" smut içermektedir