Sauron'un Ağzı bir şeyler işitmeye başladı, arkasındaki ateş kendisine birşeyler fısıldıyor gibiydi, burada bu kadar büyük bir ateş varken Taht'ın neden soğuk olduğunu merak etti, ve sonunda gölge konuştu, her bir koyu gri gölge söylediklerine eşlik ediyor, fısıldıyordu fakat tek mutlak gölgenin sesi hepsinin üzerinde idi, gölgelerin ağzı hareket etmiyor fakat Sauron'un Ağzı işitiyordu. "Neden bana efendi diyorsun... Ilúvatar'ın oğlu?" Kelimeler Sauron'un Ağzı'nın kafasında yankılanıyordu, kelimeler kendi ana lisanındandı, kara lisandan değil, veya başka birisinden, "Neden benim lisanımda konuşuyor" diye düşündü, fakat Morgoth konuşmuyordu, ileteceği kelimeler Sauron'un Ağzı'nın zihninde beliriyor ve her bir kelimeyi iyice kavrıyor, özümsüyordu, bunu daha önce hiç bir zaman yaşamamıştı. Her bir kelime ile birlikte Taht'tan gelen soğuk ve Ateş'ten gelen sıcaklığın savaşı kulağına geliyor ve bunu iliklerine kadar hissediyordu.
Belkide yaşamında ilk kez verecek bir yanıt bulamamıştı, kelimeler zihninden geçiyor fakat doğru kelimeleri bulup seçemiyordu. Sonunda bir şeyler söyleme ihtiyacı duydu fakat ilk kez konuşurken tereddüt içerisindeydi, karşısında daha önce hiç tatmadığı bir varlık vardı. Kendinden emin bir dilde konuşmaya çalıştı fakat kelimeler ağzından birer birer dökülüyordu. "Siz... Efendim... Sauron sizin öğrencinizdi ve o yok olunca siz döndünüz..." Söylemeye çalıştıklarını söyleyemiyor, en içten arzuladığı kelimeler düşünmeden ve derlenip toparlanmadan ağzından dökülüyordu. Aklı çok karışık ve kelimeler ile doluydu. Morgoth cevap vermemiş, diğer tüm gri gölgeler yavaşça mutlak siyah gölgeye yaklaşmış ve onunla birleşmişlerdi, sonunda gölgenin sol tarafında buz mavisi sağ tarafında ise ateş kırmızısı rüzgarlar esiyordu, Sauron'un ağzı aynı anda hem terliyor hem soğuktan titriyordu, gölge duvardan çıkıp Taht'a oturdu. Sauron'un Ağzı arkasına baktı ve ateşin artık yanmadığını gördü, Ateş'in biraz önce yandığına yemin edebilirdi fakat bunun en küçük bir kanıtı dahi yoktu, hava hem dondurucu soğuk hemde kavurucu sıcaktı, aklı daha önce hiç bu kadar karışmamıştı, her şeyin bir zıtlığı vardı bu Taht odasında. Gölge yavaş yavaş dahada koyulaşıyor, bir vücuda bürünüyormuş gibi göründü, sonunda ağzını açtı ve konuşmaya başladı. "Sauron'a neler olduğunu biliyorum insan, bana neden Efendim diye hitap ettiğini sordum, öğrencim senin Efendindi ve bu onuru benim adıma kazanmak için yapman gerekenler var..." Melkor Efendim diye hitap edilmesinden hoşlanmıştı fakat bunu bu aciz insana belli etmemesi gerekiyordu, insanların her zaman güç arzusu içinde olduklarını biliyordu. "... Evlatlarımı toparlamanı istiyorum, Ejderhalar, Orklar ve Devler" Sauron'un Ağzı hiç bu kadar büyük bir güce tanık olmamıştı, Sauron sadece yaratılmış olanları kendi tarafına çekmeyi başarmıştı fakat karşısında ki varlık kendi evlatlarının çağrılmasını istiyordu. "Ejderhalar..." diye düşündü içinden "Fakat son ejderha öleli 60 yıldan fazla oldu." Düşüncelerinin okunduğunu biliyordu, Morgoth konuştu; "Smaug'un öldüğünü biliyorum." dedi ve elini karşıda ki duvara doğrulttu, Sauron'un ağzı duvara baktığında nefesi mavi rüzgarlardan oluşan bir ejderha gölgesi gördü, bu gölge canlıydı ve ateş yerine soğuk nefese sahipti, etrafında yeni gölgeler oluşmaya başladı, irili ufaklı ejderha gölgeleri, kimisi 2 ayaklı, kimisi 4, bazılarının kuyrukları vücutlarından uzundu, hepsi canlıydı ve duvarda süzülüyorlardı. Gölgelerin üzerinde hepsinden büyük siyah, neredeyse Morgoth'un gölgesi kadar mutlak bir siyah devasa bir ejderha gölgesi vardı, bu gölge hareket etmiyordu, ölü gibiydi belkide zaman içerisinde ölmüş bir ejderhaydı, içinden sıcak bir ürperti geçti. Ejderhanın gölgesi kendisinden hatta Morgoth'un gölgesinden büyüktü fakat ölüydü, diğer gölgeler gibi canlı değildi, aklının içinde kelimeler belirmeye başladı. "Ancalagon... Kara Ancalagon"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgenin Dönüşü #Wattys2016
Hayran KurguJ.R.R. Tolkien'in efsanevi orta dünya evreninde geçen Yüzüklerin Efendisi'nin devamı olarak yazdığım hikayedir. Yorum ve Eleştirilerinizi bekliyorum.