Harry kazanına baktı, mavimsi bir sıvı fokurduyordu. Sıvıdan ağır bir lağım kokusu geliyordu. Hermione'nin kazanına sonra kendi kazanına baktı. Belki de Hermione'nin ki gibi beyaz renginde kokusuz olmalıydı iksiri. Nerede hata yapmıştı acaba? Bu sırada Snape'in sesini duydu. "Zamanınız doldu iksirlerinizi masanın üstüne bırakın". Herkes iksirlerini hazırlayıp toparlanmaya başlayınca Snape ekledi;
"Potter iksirini getirmene gerek bile görüntüsü her şeyi açıklıyor"
Slytherin'lerin çoğunu güldüğünü duydu, Gryfindor'ların da bazıları kıkırdıyordu. Harry sinirle ayağı fırladı, tam konuşacakken Hermione sinirle elini sıktı. Harry'nin Hermione'ye bakmasına gerek yoktu. Zaten bu hafta bayağı puan kaybetmişlerdi onun yüzünden. Hary sakinleşmek için derin bir nefes alıp herkes ile beraber sınıftan çıktı.
***
Harry sınıftan çıkıp akşam yemeği için ortak salona giderken tek düşünebildiği eğer şu an uyursa yüz yıl kalkamayabilirdi. Ortak salonun kapısından içeri girip Gryfindor masasına yöneldi ve Ron'un yanına, Hermione'nin karşısına oturdu.
Hermione'nin canı sıkkın gibiydi. Yemek başlayalı 7-8 dakika olmuştu ama o daha çatalıyla sosislerini dürtmekten ileri geçmemişti. Ron ise tavuk dolu tabağını ciddiyetle yerken Hermione'nin bu halini fark etmemişti bile. Harry nazikçe Hermione'nin elini tuttu, Hermione kafasını çevirmedi. Belki de kafası o kadar doluydu ki fark etmedi bile.
"Hermione sorun ne?"
Hermione sıkıca gözlerini kapadı, derin bir nefes alıp kafasını çevirdi.
"Çocuklar size bir şey söylemem lazım"
Hermione hızlıca yutkundu. Bu sırada Ron da olayın ciddiyetini anlamış olacak ki yemek yemeyi bıraktı. İkisi de Hermione'yi ilk defa böyle görüyordu.
"Çocuklar soru sormayın ama bu gün gece yarısı ihtiyaç odasının kapısında beni bekleyin"
"Ama-"
"Soru yok dedim değil mi?"
Hermione salonu hızlıca terk etti. Harry arkasından baka kaldı, sonra başını arkadaşına çevirdi. Ron omuzlarını silkip yemeğine döndü.Harry hüzünle yemeğini yemeye başladı. Anlaşılan bu gece uyuyamayacaktı.
***
Yemeğini bitirip Gryfindor ortak salonuna döndü. Hermione etrafta yoktu. Neredeydi acaba? Saate baktı, gece yarısına iki saat vardı. İç çekti, mâdem uyuyamayacaktı ödevini yapabilirdi. Tılsım ödevini çıkarıp yapmaya başladı.
Yaklaşık bir saat geçmişti. O kadar yorgundu ki kafasını toparlayamıyordu. Baştan savma yaptığı ödevime baktı. Kağıdı buruşturup attı ve arkasına yaslandı. Hermione'nin söyleyeceği şey önemli olsa iyi olurdu. Ron'a baktı, onun aksine hiç yorgun görünmüyordu. Seamus ile patlayan pişti oynuyordu. Harry oyuna bakmaya gerek duymadı, zaten kimin kazanacağını biliyordu.
Ron onun bu uykulu halini görmüş olacak ki;
"Abi sen uyu istersen ben zamanı gelince uyandırın seni"
Harry Ron'a gülümsedi. "Galiba evrendeki en iyi arkadaşa sahibim" diye düşündü ve yatağını düşleyerek erkekler yatakhanesine doğru ilerlemeye başladı.
Kendini yatağının sıcak ve rahat kollarına bıraktı. Cam tarafına dönüp dışarıyı izlemeye başladı. Dışarıda kar yağıyordu, tane tane. Bu kar tutmaz diye düşündü Harry. Bu sırada Gryfindor ortak salonundan kahkaha ve konuşma sesleri geliyordu. Bir çok insanın aksine Harry sesli ortamlarda uyumayı severdi. Nedenini bilmiyordu ama seviyordu işte
Göz kapakları yavaş yavaş kapandı ve Harry uykunun vücudunu ele geçirmesine izin verdi.
***
Harry sarsıldığını hissetti. Ama kalkmak istemiyordu, yüz yıl daha uyumak istiyordu. Onu kaldırmak isteyen kişi her kim ise bu kavgayı kazanamazdı. Bir kerede daha sarsıldığını hissetti. Bu yüzden gözlerini açmadan ağzından şu sihirli cümlenin dökülmesine izin verdi;
"Siktir git"
Kolunda bir acı hissetti. Bunu üzerine istemeyerek de olsa gözlerini açtı ve kolunu cimciren Ron'u gördü. Harry'nin gözlerini açtığını gören Ron konuştu;
"Sonunda ya. İki saattir senin uyandırmaya çalışıyorum. Neyse hadi kalk gece yarısına 10 dakika kaldı'
Harry yatağında doğruldu ve kendine gelmeyi bekledi. Sonra görünmezlik pelerinini alıp Ron'u ve kendisini örtecek şekilde üzerlerine örttü. Parmak uçlarında sessizce ihtiyaç odasının yolunu tuttular.
***
Hermione gerçekten de onları orada bekliyordu. Harry merek etti. Hermione buraya kadar nasıl gelmişti, bu saate kadar neredeydi?
Harry örtüyü usulca üzerlerinden aldı. Hermione onları o zaman gördü.
"Of ya. Bu saate kadar neredeydiniz? Niye zamanında gelmiyorsunuz"
Harry saatine baktı üç dakika gecikmişlerdi sadece. Bu sırada Hermione ikisinin ortasına geçip kollarını tuttu ve odanın önünde yürümeye başladılar.
Harry Hermione odayı oluşturmak için ne düşünüyordu bilmiyordu ama üçüncü kez git gel yaptıktan sonra odanın kapısı göründü.
Hermione derin bir nefes aldı. Sonra Elini kapı tokmağına attı ama kapıyı açmadı. Ron ve Harry'e döndü ve dedi ki
"Çocuklar içeride göreceğiniz şeye ne tepki vereceğinizi bilmiyorum ama lütfen beni yargılamayın"
Bunu dedikten sonra kapıyı açtı.
Harry gördüğü şey üzerine şaşırdı. Çünkü oda da hiç beklemediği üç kişi vardı. Draco, Pansy ve Blaise. Harry bu üç kişinin bu odayı bildiğini bile bilmiyordu. Pansy konuştu;
"Selam sevgilim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silver and Emerald • drarry
RomanceHarry Potter da olsan en yakın arkadaşının düşmanınla sevgili olmasını kaldıramıyorsun "Müthiş bir kitap" -Times