Hayal miydi bu? Hayal mi kuruyordu?
Hayır.
Bu gerçekti. Evet, hayal olabilecek kadar güzeldi ama hayal değildi. Bu gerçekti.
Harry Potter'ın aklındaki düşüncelerdi bunlar. Bunun hayal olmadığından emin olmak istercesine gözlerini açık tutuyordu. Elini sarışının ensesine attı. Sarışın da karşılık verircesine elini beline attı. Harry ilerleyerek Draco'yu rafa yasladı. Draco da ikisini döndürerek Harry'nin rafa yaslanmasını salladı. Nefessiz kalıp ayrıldıklarında göz göze geldiler. İkisi de kıpkırmızıydı, dudakları dahil. Harry kıkırdadı. Draco ne olduğunu anlamasa da gülümsedi.
"N'oldu?"
"Hiç sadece şey komik geldi."
"Ney?"
Diye sordu Draco karizmatikçe gülümseyerek.
Harry sorunun amacının onu utandırmak olduğunu anlamıştı."Ya üf. Anladım işte."
Malfoy güldü.
"Anladım, galiba."
Bu sırada Harry ciddileşti.
"Peki, ne yapacağız?"
"Nasıl yani?"
"Yani söyleyecek miyiz sevg-
Harry tam sevgili diyecekken durdu. Bunu sonra konuşabilirlerdi.
-bunu?"
Draco biraz bozulsa da belli etmedi.
"Bence bir sıkıntı yok söyleyebiliriz."
"Evet, haklısın bir şey demezler. Sonuçta onlar bizim dostlarımız."
"Evet."
"Tamam, o zaman. Kitabı al da gidelim."
İkili böylece "arkadaş" olarak girdikleri kütüphaneden el ele çıktılar.
***Ertesi Gün***
"Nasıl yani?"
Ron'un bu kadar şaşırıp tavuğunu yemesini bile durduran şey Harry'nin yeni sevgiliydi.
Hermione şaşırmışa benzemiyordu. Bilmişçe gülümsedi.
"Ne kadar şoke edici bir haber."
"Nasıl yani sen şaşırmadın mı?"
"Tabii ki hayır, Ron. Yani bunun gerçekleşeceği ortadaydı. Ama bunu fark edemeyen sadece Harry ve Draco vardı. Eh, biz de düşündük, taşındık ve Blaise'in yardımı ile bizim "sahte" ayrılığımızı planladık. Ama biz sadece sizi sabaha kadar kütüphaneye kilitlemeyi düşündük, o kadar. Neyse ki siz buna gerek bırakmadınız bizi."
Harry ne tepki vereceğini bilemese de böyle arkadaşları olduğu için mutluydu
Bu sırada Slytherin masasına baktı, anlaşılan Draco da aynı şeyleri duymuş olacak ki şaşkınlıkla Harry'e baktı. Birbirlerine gülümsediler.
***
Bitki bilim sınıfında çok sıkılmıştı. Draco'yu görmek istiyordu. Eğer bu günü bir atlatsa yarın cumartesi olduğu için istediği kadar elini o sarışın saçlarda gezdirebilirdi.
Ders zili çaldığında "sonunda" diye geçirdi içinden. İksir dersi vaktiydi. Draco'yu görecekti. Hızlı adımlarla sınıfa doğru ilerlemeye başladı.
***Draco***
Tılsım dersi bittiğinde koşarak çıkmıştı sınıftan. İkisir dersine gidiyordu. Bütün sabah Harry'i görememişti. Ne kadar garipti aslında. Harry'e karşı olan hislerini itiraf edemezken şimdi onu görmek için can atması. Sevgi böyle bir şeydi belki de. Bu düşünce kalbini sımsıcacık etti.
Nefes nefese kalıp durduğunda iksir sınıfına bayağı yaklaşmıştı. Sınıfa doğru ilerlerken onu gördü; Harry'i. Harry sınıfa hızlı adımlarla girerken izledi onu. Ne kadar tatlıydı, böyle acele etmesi. Adımlarını tekrar hızlandırıp Harry'nin arkasından içeri girdi.
"Ooo Potter, ne kadar da hızlısın bu gün."
Harry Draco'yu görünce istemsizce sırıttı. Bu sırada Draco sıraya oturmuştu bile.
"Eh, hızlı gelmek için iyi bir nedenim var çünkü. Ya da yakışıklı mı desem?"
"Öyle mi?"
Draco sırada kayarak Harry'nin yanına yaklaştı. Bu Harry'nin kızarıp kafasını başka yöne çevirmesine sebep oldu.
Harry sırada kayarak uzaklaşmak istese de sırada başka yer yoktu. Bu Draco'nun hoşuna gitmişti. Biraz daha yaklaşmıştı ki içeri başka öğrenciler girdi. Draco Harry'den uzaklaşırken kulağına fısıldadı.
"Bu sefer elimden kaçtın Potter ama bir daha ki sefere böyle bir şansın olamayacak."
***Harry***
Harry her zaman ki gibi ortalığı mahvettiğinde bu sefer suçun kendisinde olmadığını biliyordu. Suçlu yanındakiydi. Bu kadar güzel bir yüze sahip olmasa dikkati dağılmazdı.
Bu sırada Snape'in onlara yaklaştığını gördü. Büyük ihtimalle aşşağılamak için.
"Vay vay vay, Potter. Neden hiç şaşırmıy-
Harry dahasını duyamdı. Draco'nun koruma iç güdüsüyle sıranın altından tuttuğu eli şu an herşeyden önemliydi.
Snape gittikten sonra bile elleri ayrılmadı. Keşke zaman dursa diye düşündü Harry. Zaman dursa da böyle kalsak sonsuza kadar. Eh, sonsuza kadar olmasa da ders bitene kadar ayrılmadı eller.
Harry ders bittiğinde fısıldadı.
"Yemek sonrasında buluşalım.
***
Harry akşam yemeği vaktinde Ron Quaffel'ı nasıl kurtardığını anlatırken Draco'yu süzüyordu. Ron kızgınlıkla söylendi.
"Anladık, sevgilin var. Ama biz de dostunuz ya hani bizimle de ilgilensene."
Harry kafasını Ron'a çevirdi. Alaycılıkla gülümsedi.
"Blaise ile sevgili olamadığın için mi böyle saldırıyordun?"
"Sen ne diyorsun?!"
"Yok bir şey."
Ron küfürler fısıldayarak utançla önüne döndü.
Bu sırada Harry Draco'ya gözleriyle kapıyı işaret etti ve yerinden kalkıp kapıya yöneldi.
Ama o da neydi? Draco da aynı zamanda kalkıp kapıya yönelmişti. Draco aynı anda gitmelerinin şüphe çekeceğini düşünememiş miydi?
Hayır, Draco kapıya doğru gitmiyodu, Harry'e doğru geliyordu. Yanına gelince durdu ve fısıldadı.
"Saklamak istemiyorum."
Bunu dedikten sonra herkesin gözü önünde Harry'nin dudaklarına bir öpücük kondurdu. Sonra da Harry'i bileğinden tutup dışarı çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silver and Emerald • drarry
RomanceHarry Potter da olsan en yakın arkadaşının düşmanınla sevgili olmasını kaldıramıyorsun "Müthiş bir kitap" -Times