Selaam:) 3. bölümü de yayınlıyorum ama okunma sayısının azlığı ve vote sayısının hiçliği beni gerçekten çok üzdü. O yüzden yeni bölümü +5 vote'in ardından yayınlayacağım.. Şimdi bir bilgi vermek istiyorum bu bölümde Canan Tan'ın En Son Yürekler Ölür romanını sıkça kullandım. Yani kullandım derken kitap üstüne konuşmalara yer verdim ,okuyunca anlarsınız zaten. Kitabı okuyanlar konuşmaları anlayacaktır ancak kitabı okumayanlar için çok kısaca özetleyim;
Nehir ve Deniz çifti balayından dönerken trafik kazası geçiriyorlar ve Deniz ölüyor. Deniz'in kalbi Arda isimli bir gence naklediliyor ve Nehir'le Arda birbirlerine aşık oluyorlar.
Kitabı bu şekilde özetlediğim için herkesten özür dilerim ama zaten uzun bir bölüm oldu ve elbette koskoca romanı buraya sığdıramam :D Neyseherkese keyifli okumalar dilerim:))
A bu arada erkek okuyuculardan çok özür dilerim. Hikayenin gidişatı için biraz feministlik yaptım ,kusuruma bakmayın ,öyle insanlar olmadıgınızı ben de Zeynep'te biliyoruz :))
Buraya gelmeyeli ne kadar zaman oldu bilmiyorum. Daha doğrusu hatırlamıyorum. Ahmet abi sınırsız bir izin vermişti bana. Yeterince de kullandım zaten.
Gelen taziye mesajlarını dinledikten sonra nihayet odama çekildim. Ancak ne yalan söyleyim hiçbir şey yapmadım. Konsantre olamadım. Önümde bir yığın dosya vardı ama ne yalan söyleyim aklımda günlükteydi. Hülya’nın getirdiği kahveyi yudumlarken günlüğü okumaya devam ettim..11 Haziran 2009
Ömerle yine kavga ettim. Saçma bir sebebi vardı ,tıpkı diğerleri gibi. Bazen diyorum ,keşke beni biraz anlayabilse..
14 Haziran 2009
Bugün gerçekten de çok tuhaf bir gündü. Aslında öğlene kadar her şey normaldi, sıradan bir Pazar günüydü. Öğle vakti babam aradı ve dükkana gelmemi istedi. Canım babam benim.. Hayatta gerçekten sevebileceğim tek erkek..Bildiğim ,benimsediğim ,özümsediğim her şeyi bana öğreten adam..
Dükkana gittiğimde babam da tam çıkmaya hazırlanıyordu.
-Nereye baba?
-Kızım ,ablan aradı . Eniştenle bir yerlere mi gideceklermiş ne, çocukları birkaç saatliğine alır mısın dedi.
-Eh tabi seninde canına minnet.
-Sus bakıyım ,torunun olunca sende anlarsın.Babama gerçektende bayılıyorum! Bir zamanlar yaptığı mesleği ,öğretmenlik yaşam sebebiyken emeklilik ve tamamlanmış bir hedef onu yeni yaşama sebepleri seçmeye itti ve o da ailesini seçti. Şimdi tabiri caiz ise yatıyor ailem ,kalkıyor ailem!
**
Her neyse.. dükkanda yani küçük sahafçımızda otururken o girdi içeri. Salı günü çarptığım ve üstüne kafasına vurduğum adam karşımda dikilmiş bana bakıyordu. Üstelik buz gibi gözlerle!Günlüğüme yalan söyleyecek değilim KORKTUM! Gerçekten de korktum ,adamı psikopat sandım. Hani olur mu olur takıntılı cins bişeydir ,intikam ister zarar vermek ister falan diye düşündüm. Bir de öyle bir duruşu vardı ki, o bakışları.. Sanki adamın anasına bacısına küfür etmişim ,yan gözle bakmışım da beni dövmeye gelmiş gibiydi.
-Sen.. bana vuran o kızsın! –sesi baya sinirli gelmişti. Ama korktuğumu belli etmemeliydim-
-Hıh? –tanımamışım gibi adama baktım- aa evet benim o.
Bunu öyle bir tınıyla ve umursamazlıkla söyledim ki sanki ben değildim de Bellatrix Lestrange rolune girmiş Hermonie Granger söylemişti bunu. Adamda karşımdaki cin cüceydi! Beni takmadı bile! Ya ama, ya beni kıt kıt kesip poşetlere doldurup çöpe atarsa. Ayy keşke öyle demeseydim derken yumuşak ,tatlı bir ses irkilmemi sağladı.
-Olur böyle şeyler
biraz önceki katil tipli heriften mi gelmişti bu ses? Üstelik karşımda dikilmiş bana sırıtıyordu bir de!
-Evet sinirliydim biraz kusura bakmayın.
-Tahmin etmiştim zaten ,önemli değil..
-Nasıl tahmin etmiştiniz? Nerden anladınız ki sinirli olduğumu?
-Sinirli olduğunuzu fark etmemiştim ,sadece regl gününüzde olduğunuzu düşünmüş ve üstünüze gitmemiştim. Neyse geçmiştir zaten şimdiye kadar değil mi?
YÜZSÜZ HERİF! Ben utancımdan yerin dibine girmişken o karşımda dikilmiş sırıtıyordu! Kendini ne sanıyorsa artık? Bu arada yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. Ya ben daha kız arkadaşlarımla konuşmazken böyle şeyleri elin adamı gelmiş benim regl günümden bahsediyor!
-İyi biliyorsunuz galiba böyle şeyleri.
-Eh tabi yılların deneyimi
Her cümleden sonra sırıtması beni gerçekten rahatsız etmeye başlamıştı! Dur ya ne dedi bu? Yılların deneyimi mi? İstemeden dudaklarımdan a harfleri döküldü. Evet, adamın gay olduğunu sandım! (Ne alakaysa? Sanki regl olacak ama bir an öyle sandım işte) O da fark etmiş olacak ki toparladı
-Yani geçmişte birçok sevgilim oldu demek istedim. Her neyse konumuz bu değil. Merhaba ,ben TNK(evet, müzik grubundan çaldım bu adı :D )Dergisinden geliyorum. Kabul ederseniz sizinle bir röportaj yapacağım.
-Benimle mi? Nasıl yani?
- -öksürerek boğazını temizledi- Bir araştırma yapıyorum.Şu sıralar gençlerin çoğunlukla ne tür kitaplar okuduklarını ,hangi konulara ağırlık verdiklerini araştırıyorum.
-Gençlere sorsanıza o zaman.
neden bilmiyorum ama adama karşı oldukça soğuk davranmaya çalışıyordum. Ve verdiğim cevapla adamın biraz gerildiğini hissettim ama adam hiç bozuntuya vermeden cevapladı
-Evet ,tabi ki soracağım ama o ikinci aşama. Şimdi istatiksel verileri topluyorum.
-Peki ,ben nasıl yardımcı olabilirim.
-Birkaç sorum var onları cevaplarsanız sevinirim.
-Tabi ,buyurun –elimle adama oturması işaret ettim ve röportaja başladık-
**
-Şu sıralar en çok sattığınız kitap hangisi?
-Galiba, En Son Yürekler Ölür..
-Eminim sadece kızlar alıyordur –bunu çok kısık bir sesle söylemişti- Peki sizce neden en çok o kitabı okumayı tercih ediyorlar?
-İlk önce şunu söyleyim ,evet genellikle kızlar alıyor ve bana kalırsa bunun sebebi erkeklerin
-Daha gerçekçi olması?
-Daha odun olması diyecektim ama sonuçta aynı kapıya çıkıyor.
-Nasıl yani?
-Kısaca söylemem gerekirse erkeklerin aşkı gerçekçi bulmamaları yani siz buna gerçekçi olmak diyorsunuz ,kızlar arasında odunluk diye tabir edilir.
-Uzunca söylemeniz gerekirse? –yine sırıtmıştı ve bir daha sırıtırsa elimdeki kitabın tersini burnuna gömecektim!-
-Şöyle söyleyim,bir erkek için aşk basit bir şeydir. Yani işinden veya ne bileyim yeme-içmeden bir farkı veya bir önemi yoktur. Ama bir kadın için bu böyle değil. Tamam elbette kariyer ,çalışma gibi şeylerde önemli ama aşktan daha değerli olduğunu düşünen kadın sayısı bir elin parmakları kadardır, tıpkı gerçekten aşka inanan erkeklerin sayısı gibi. Bakın kadınlar aşık olur ve aynı şeyi karşısındakinden beklerler. Ama dedim ya erkek ne anlar aşktan! Bence bu yüzden kitabı kızlar daha çok alıyor. Kızlar için bu kitap romantizm ve duygu dolu sürükleyici bir kitap ve elbette insansa göre bambaşka duygular uyandırıyor. Ama erkekler için sadece basit bir kitap kurgusu. Ve kurgu okuyacakları için elbette aşk yerine süper güçler ,dedektiflik gibi farklı kurgular tercih ediyorlar. Sakın yanlış anlama ,feminist falan değilim. Hani senin de dediğin gibi yılların deneyimi. Tabi her erkek için geçerli değil bu söylediklerim.
-Yani sen bana kadınların erkeklerden daha çok aşık olduğunu mu söylemeye çalışıyorsun?
-Yani ,evet öyle.
-Peki öyleyse Nehir(Kitabın ana karakteri) sözde gerçekten aşık olduğu ,canından çok sevdiği kocasının ölümünden daha 3 yıl bile geçmeden neden hemen başka birisine aşık oldu? Gerçek aşk bu mudur? Öldü ,3 gün ağla 4. Gün başkasına aşık ol. Neden? Ölen kocamın kalbini o taşıyor da ondan! Seni gerçekten seven birisi kalbine mi aşık olur yoksa senin her zerrene mi?
-Ne? Bakın her şeyi diyebilirsiniz, oturup benim regl günümden bile konuşabilirsiniz ama asla kitap karakterlerine hakaret ettirmem! Sizin bu kitabı okumadığınızı sanmıştım ama yanılmışım. Okumuşsunuz. Okumuşsunuz ama tamamen yanlış! Kitabın sonunda Nehir Arda’ya Deniz’in kalbini taşıdığı için aşık olmuyor. Arda’ya Arda olduğu için aşık oluyor.
-E hani Deniz’e aşıktı bu?
-Bakın size şöyle bir şey itiraf ediyim; ben kitabı okurken kendimi hep Nehir’in yerine koydum. Ve bunun sebebi ,evet Deniz’e aşık olmamdı. Bakın neden bilmiyorum ama Deniz ismi beni çok etkiliyor ,duyunca kalbim yerinden çıkacakmış gibi oluyor. Ben çocukluğumdan beri hep bu hayali kurdum ,Deniz diye birisiyle evlenecektim. Eğer evleneceğim kişinin adı Deniz olmayacaksa çocuğumun adı Deniz olacaktı. Ama erkek çocuğumun adı. Hani kitapta Deniz’in annesi de diyor ya Deniz erkek ismidir diye ,benim içinde öyle. Ben ne zaman hüzünlensem veya mutlu olsam yani ne hissedersem hissediyim bunu önce günlüğüme sonra da denize anlatıyorum. Ve o beni anlıyor. Aslında ne garip ,hem denizin beni anladığını söylüyorum hem de Deniz erkektir diyorum. Kadınları anlayan bir erkek? İmkansız. Belki de o yüzden denizi seviyorum. Bilmiyorum. Ama deniz dediğinde öyle Marmara ,ege ,Akdeniz gibi olmayacak. Deniz dediğin Karadeniz gibi olacak. Öyle yazın durgun ,kışın dalgalı olmayacak. Mevsim ne olursa olsun yeri geldiğinde celallenmeyi bilecek. Bakın bunları size neden anlattım bilmiyorum ama anlayın beni ,böyle düşünen biri için Deniz’in ölmesi ne demektir düşünün. Ama dedim ya Deniz beni hep anlıyor. Ve her zaman onu sevdiğimi de biliyor. Sizde kendinizi Nehir’in yerine koysanıza. Sevdiğiniz insan öldü diye siz yaşama küser misiniz? Belki. Ama küsmekle olmaz, mutlaka yaşama tutunabileceğin yeni sebepler bulman gerek. Yoksa inanın yaşamak çok zor olur..
Konuşmam bittiğinde gözümdeki yaşlar daha fazla direnememiş ,hem Deniz'in ölümünü haıtlamanın verdiği acı hem de tanımlayamadığım bir duygunun etkisiyle düşmüştü elimdeki kitabın üstüne. Ve şimdi fark ettim gerçekten iyi edebiyat yapmışım. Ve adam da karşımda durup beni dinlemiş. Fark edince utandım.Neden bilmiyorum.-Ben çok özür dilerim. Evet kitabı okumuştum ama dediğiniz gibi benim için sadece bir kurguydu. Başkaları için bu kadar önemli olabileceğini hiç düşünmemiştim. Lütfen ,çok özür dilerim, affedin beni.
-Sorun değil-elimle gözyaşlarımı sildim ve bu defa ben sırıttım- O halde buyurun kitabı yeniden okuyun. ama hissederek- vee evet yine sırıttım-
Adam ayağa kalktı ve kitabı eline verdim.
-Kusura bakmayın biraz ıslandı isterseniz yeni
-Hayır ,gerek yok. Ne zaman kurgu gibi okumaya başlarsam bana bu günü hatırlatsın-yine sırıtmıştı ama bu defa hoşuma gitmişti. İçtendi bu defa- Çok teşekkür ederim ,galiba en keyif aldığım röportajdı.
- Ben teşekkür ederim. Bu arada ben Zeynep.
-Memnun oldum ben.. –adam duraksadı ve bana tokat gibi gelen o cevabı verdi;- Deniz..
İşte o an yerin dibine girdim! Allah’ım lütfen bir daha karşılaşmayım bu adamla ,yoksa yüzüne bakamam..Belirli bir süre kendime gelemedim. Karımın ilk karşılaşmamızda benden korkması ,beni tecavüzcü sanması veya birbirimizi küçük düşürme çabalarımız bir yana ,Zeynep’in yaptığı o konuşmayı hatırlamam kendime gelemememdeki en büyük etmendi.
Sevdiğiniz insan öldü diye sen yaşama küser misin? Belki. Ama küsmekle olmaz, mutlaka yaşama tutunabileceğin yeni sebepler bulman gerek. Yoksa inan yaşamak çok zor olur..
Sevdiğiniz insan öldü diye sen yaşama küser misin? Belki. Ama küsmekle olmaz, mutlaka yaşama tutunabileceğin yeni sebepler bulman gerek. Yoksa inan yaşamak çok zor olur..
Sevdiğiniz insan öldü diye sen yaşama küser misin? Belki. Ama küsmekle olmaz, mutlaka yaşama tutunabileceğin yeni sebepler bulman gerek. Yoksa inan yaşamak çok zor olur..
Ne yapıyım Zeynep? Nehir’in yaptığını mı? Kalbim ve ruhum hala sendeyken bedenim başkasıyla mı birlikte olsun? Bunları o zaman seni daha fazla üzmemek için söylememiştim. Başıma geleceğini bilsem sana da söyletmezdim.. Ama bak dediğini yapıyorum aşkım ,senin için yaşarken şimdi kızım için yaşıyorum.. kızım için..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karımın Günlüğü
RomanceBen ona benimle ölür müsün? dediğimde kabul etmişti oysa. Birlikte ölecektik biz. Ama sözünü tutmadı. Hoş ,yaşarken öldürdü beni ama sayılmaz bu. Hadi ,hadi lütfen kalk, her şeyi birlikte yapardık biz. Öleceksek de birlikte ölelim, birlikte ölelim...