2 Ağustos 2009,
Şu tiyatroya çalışmaktan gerçekten de çok yorgun düştüm. Tamam ,Julliet'i oynamak gerçekten heyecan verici. Ama bir o kadar da yorucu.
Dün yine provadayken Oktay abi içeriye gelerek bir duyuru yapacağını söyledi. Zavallı adam, Ömer onu dövdüğünden beri yüzüne bakamıyorum.
-Hanımlar ,beyler bir dakikanızı alabilir miyim? Sizi arkadaşımla tanıştırayım ;Deniz Aras.(Evet bu Deniz o Deniz. Benim arkadaşım olan.- Kendisi TNK Dergisinden geliyor. Oyunumuzun reklamı ve oyundan sonraki eleştiriler ,yorumlar TNK dergisinde yayınlanacak. Bu süreçte ,yani oyunumuzun öncesinde ve sonrasında Deniz Bey burada kalıp haberi için oyunu izleyecek ,sizlerle konuşacak ,yorumlarınızı alacak..Onu gördüğüm anda gerçekten çok şaşırdım. O da beni görünce şaşırdı. Ama eminim ki ikimizde bir o kadar mutlu olduk. Ama yanına gidemedim. Yanımda Romeo'm ,yani Ömer varken onun yanına gitmek aptallık olurdu! Olsun, Deniz'le aynı ortamda çalışacak olmak bile güzel.. Ömer'in yarattığı stres ve baskıyı Deniz'in anlayışlılığı ve arkadaşlığıyla yenebilirim sanırım.
Dün onunla hiç konuşmadım. Yanına gitmedim. Sadece başımla selam verdim ve birkaç kere gülüştük. Ya bir de neden bilmiyorum ama onun karşısında oyunu oynarken utandım . Evet ,neden utandıysam? Olsun yine de dediğim gibi onunda o ortamda olması gerçektende motivasyonumu arttırdı. Umarım onunla son çalışmam olmaz..
**
Bu saçma konuyu haber yapmayı en başta kabul etmek istememiştim. Saçma sapan ,haber bulamayan habercilerin yazacağı türden bir konuydu. O an hangi duyguyla kabul ettim hiç hatırlamıyorum ama iyi ki de kabul etmişim..İyi ki o gün oraya gitmişim. Eğer Zeynep orda olmasaydı çoktan dönmüştüm bu haberden ama o ordaydı işte. Sırf o var diye kalmıştım ve şimdi diyorum ki; iyi ki o gün gitmemişim..
Acaba sonra olanları yazmış mıdır Zeynep? En iyisi okumaya devam etmek.
**9 Ağustos 2009,
Bugün olanlara inanamıyorum! Ömer bugün provaya gelmedi! Aptal! Haftaya oyunu sergileyeceğiz ama o provaya gelmiyor! Ama olsun ,benim gayet işime geldi. Çünkü Deniz'le dilediğim gibi zaman geçirebildim. Kuliste onunla çok eğlendim. Herkes yemek molasındayken biz onunla kuliste kostümleri denedik. O kadar güzel bir 1 saatti ki anlatamam! O Süleyman oldu ben Hürrem, o şeytan oldu ben melek, sonra ikimiz de korsan olduk ,uzaylı olduk. Sonra o Romeo oldu ,ben Julliet..
Ama işin en kötü yanı o vahşi batı suçlusu ,ben ise kovboy kostümünün içindeyken bizimkilere yakalanmamız oldu! ''Eğleniyorduk'' diyerek geçiştirdik. Neyse ki Oktay abi konuyu dağıttı, provalara kaldığımız yerden devam ettik.Provalar bitince Deniz'in yanına gittim. Provalarla ilgili konuştuk ,yorumunu falan yaptı. Ben ona tam ''Durağa kadar birlikte yürüyelim mi?'' diye soracakken Oktay abi yanımıza geldi. ''Hazırım Deniz, hadi gidelim.'' Neyse ki zamanında geldi de sustum bende.
Vedalaştıktan sonra niyeyse canım eve gitmek istemedi. Bende dedim ,hazır Kızılay'dayken biraz etrafı dolanıyım ,sonra da Güvenpark'a geçerim. Birkaç yer gezdikten ,kocaman bir fötr şapka aldıktan ve Kızılay AVM'nin önünde duran kan bağışı aracına kan bağışımı yaptıktan sonra Güvenpark'a geçtim. Kafamda o kocaman şapkam ,gözümde güneş gözlüklerimle gizemli kadın havasında ,bir banka oturarak kitabımı okumaya başladım. O sırada yanıma bir kadın oturdu. Ve hemen ardından tam yanımızdaki banka bir tane serseri oturdu. Yani tipine bakmadım ama üstten üç düğmesini açarak tüm göğsünü meydana seren ,elinde tespih ,ayağında kundura olan birisi serseriden veya kırodan başka ne olabilir ki? Ve bacaklarını 10 metre ayırarak banka oturduğuna eminim. Bu tipler hep aynı çünkü. Çok tanıdık gelen bir ses ;
-Vay, vay ,vay. Taşıma ruhsatın var mı ablacım bunlar için? Dedi. Yan banka oturan o öküzün yanımdaki kıza söylediği bir sözdü bu. Tabi bende sinirlendim. Hemcinsime yapılan bir hakaret ,bir tacizdi bu. Tam ben ağzımı açıp söz söyleyecektim ki ben daha ne olduğunu anlayamadan yanımdaki kadın kalkmış ,çantasından çıkardığı biber gazını o kıronun yüzüne doğru sıkmaya başlamıştı. Ardından kafaya indirilen birkaç çanta darbesi ,bacaklara atılan 2-3 tekme ,ve yüze atılan okkalı bir tokattan sonra adamın ellerini arkadan kelepçelemişti. Kelepçeleri alırken kadının belinde gördüğüm silahtan kadının polis olduğunu anlamıştım. O sırada kıro adam;
-Yaa napıyorsun sen?
Bir dakika ya, bu ses gerçekten bana tanıdık geliyor. Bir bakıyım derken gördüğüm manzaraya inanamadım! Gözlüğümü çıkarıp tekrar baktım, ve istemsizce ağzımdan ismi döküldü;
-DENİZ!!!
Ama bana cevap veremedi. O sırada yanan gözlerini sımsıkı kapamış ,kendisine vuran kadından korunmaya çalışıyordu. Polisi kenara çektim. Bir yandan ''ALLAHIN BELASI! Ya sen ne şerefsiz ,ne alçakmışsın! Ciğeri beş para etmez herif! Tacizci pis sapığın tekiymişsin be sen! Allahım şükürler olsun yüzü çabuk gösterdin bu alçağın yüzünü bana'' diye bağırırken bir yandan da tekme tokat ,neresine gelirse vuruyordum. Ben olduğumu anlayacak ki ''Zeynep ,Zeynep'' diyip duruyordu. ''NE ZEYNEP? Ya hala adımı ağzına alabiliyor musun sen? Arkadaşım dedim ne çıktın adi herif?!'' diye girişirken bu defa yine tanıdık gelen bir ses adımla bana sesleniyor ve beni Deniz'den ayırmaya çalışıyordu. O an o panikle arkamı dönüp ona da okkalı bir tokat attım ki o anda kim olduğunu fark ettim. Bu sırada yanımdaki kızla aynı anda ve aynı şaşkınlıkla onun ismi döküldü ağzımızdan;
G&Z-Oktay/ Oktay abi
O-Gamze ,Zeynep. -bir polis kıza bir bana bakıyor ve sırıtmaya çalışıyordu-
O-Aaa olanları uzaktan gördüm geldim. Kim bu terbiyesiz ,alçak? Verin bana ben hesabını sorarım ona diyerek Deniz'i kolundan çekiştiriyordu.
G-Gerek yok. Dedi polis kız. Ben şimdi merkeze götürüp aldırırım ifadesini orda.
O-Aaa gerçekten hiç gerek yok Gamzeciğim. Bildiğin serseri bu. Ben şimdi alırım ifadesini ,bir daha kadınların yakınından bile geçmez i***. Değil mi lan? -Deniz'in kolunu sıkıyordu o anda-
D-E.. evet abi. Affet ,çok büyük ayıp ettim.
O-Bir daha görmeyim lan seni burada!
D-Tamam abi ,tamam gelen şerefsiz çocuğu olsun.
O-Düzgün konuş lan ,hanımefendilerin yanında.
D-Tamam abi özür dilerim.
O-Hadi git şimdi.
D-A.. abi kelepçe? -sesi titrek çıkmıştı. Aynı zamanda ,o sırada gözlerini hafif açmaya çalışıyordu ve gerçekten çok şirin gözüküyordu-
G-Hayır ,sen benimle merkeze geleceksin.
O-Gamzeciğim gerçekten hiç gerek yok ,bırak gitsin.
O sırada devreye girmem gerektiğini hissettim
-E, evet Gamze hanım. Yani serseri işte bırakın gitsin.
Polis öfkeyle Deniz'in üzerine yürüdü.
G-Bir daha seni bir kadının 100m yakınında görürsem alırım merkeze haberin olsun.
D-Tamam ,tamam söz bir daha olmayacak.
Kız Deniz'in kelepçelerini açtıktan sonra birkaç kere Oktay abinin önünde saygıdan eğilir gibi yaptı ,sonra da koşarak uzaklaştı. Olanlara hala anlam veremiyordum. Deniz niye böyle bir şey yaptı diye içim içimi kemirirken ancak üç gün sonra ,kitapçıda öğrenebilecektim bunu;Pazar günü, yani bugün elimde ortanın biraz azı kalınlıkta olan kitaplarla onun gelmesini bekliyordum ki geldi. Hemen elimdeki kitapları ona doğru fırlatmaya başladım.
-Ne işin var senin burada! Defol git!
-Zeynep dur bi ,konuşalım lütfen!
O sırada kitaplardan korunmak için kollarını başına siper etmişti.
-Ne konuşacağız?! Tacizci pis sapık herif! Defol git yoksa İmdat diye bağırırım!
-Zeynep saçmalama lütfen otur ,bi sakin ol.
Tam bağıracaktım ki gelip eliyle ağzımı kapattı.
-Bak lütfen sakin ol. Ben zannettiğin gibi bir adam değilim.
-şn dm dglsmn
-Ne?
Eli ağzımda olduğu için ne dediğimi anlamamıştı. Yavaşça elimi ağzımdan çekti.
-SEN ADAM DEĞİLSİN! -bunu bağırarak dedim-
-Bak Zeynep iki dakika. Lütfen sadece iki dakika ver bana ,her şeyi anlatıyım.
Biraz düşündükten sonra cevapladım;
-Yalnızca iki dakikan var. Başladı.
Telaşa girdi birden.
-Ba, bak Zeynep. Oktay benim çocukluk arkadaşım. Benden rica etti. Bir kız var dedi. Onun gözüne girmem için aklıma bir yol geldi ama yardımına ihtiyacım var dedi. Serserilik yapıp ona laf atacaksın ben gelip sana bir iki vuracağım özür dileyip gideceksin. Dedi. Bende kabul ettim. Kızın polis olduğunu söylemedi ki geri zekalı! Az daha hapse düşüyordum.
Kocaman bir kahkaha attım. Çünkü gerçektende çok absürt bir olaydı. Gülmekten kelimeleri zor toparlayarak;
-Sen ,sen ciddi misin?
-Evet yemin ederim Zeynep.
Artık gerçekten gülmekten konuşamıyordum. Sonra o da bana katıldı.Bir kere daha, biz değil gülüşlerimiz konuşmuştu onunla..**
Bu olayı anımsayınca nedense çok mutlu oldum. Aradan yıllar geçtikten sonra soracaktım ona;
''O gün neden bana inandın?''
Cevap verecekti o da;
''Sevdiğim için aşkım. Sevdiğim için..''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karımın Günlüğü
RomantizmBen ona benimle ölür müsün? dediğimde kabul etmişti oysa. Birlikte ölecektik biz. Ama sözünü tutmadı. Hoş ,yaşarken öldürdü beni ama sayılmaz bu. Hadi ,hadi lütfen kalk, her şeyi birlikte yapardık biz. Öleceksek de birlikte ölelim, birlikte ölelim...