y end

2.9K 278 155
                                    

Final bölümü

---

Elimdeki son kokteyl bardağını da yerleştirdiğimde bitmişti hazırlık. Geri çekilip Hyunjin'in yanına gitmiştim. Ardından gözlerimi koca süslü salonda gezdirirken daha parti başlamadan çok yorgun hissediyordum.

Kafamı Hyunjin'in omzuna yaslayıp elimi beline sardım. Hızlıca bana karşılık verirken saçımın birkaç yerine öpücük kondurmuştu.

"Güzel oldu ya." Koçun bize verdiği güzel(!) görevler bununla son bulmuştu.

İki aydır Hyunjin ile eşek gibi her gün salonu temizleyip bazı zamanlar hoş kaçamaklar yapmıştık. İlişkimiz, ımm hâlâ ilişkimiz demek garip geliyordu, güzel gidiyordu ve sürekli dalaşsakta birbirimizi çok iyi idare edebiliyorduk. Birbirimizi artık çok iyi tanıdığımız için tepkilerimizi kestirebiliyorduk.

Kafamı güzel kokulu boynuna gömdüm ve bu duruma gelene kadar yaşadıklarımızı düşündüm. İlk olarak Miyoun'dan bahsetmek istiyorum, kendisi ne kadar iğrenç biri olsada şu an Hyunjin ile olan ilişkimdeki en büyük etkendi. Bana ulaşmak için en yakın arkadaşımı tehdit ederek onunla sevgili olmuş, Jisung ve Minho'yu birbirinden ayırmıştı. Bana daha yakın olduktan sonra benim Hyunjin ile yakın olmama dayanamayıp bu sefer Hyunjin'i tehdit ederek benden uzaklaştırmaya çalışmıştı ancak bunda pek başarılı olamadığı için Jeongin'i işin içine katmıştı. Jeongin işi de yatınca tekrar Hyunjin'i ve Minho'yu tehdit ederek bu sefer onunla sevgili olmam konusunda başarılı olduğunu sanmış ve bütün bu tehditleri kesmişti. Tabii benim hedefim onları salması ve flashın içindekileri yok etmekken Jisung sayesinde Miyoun'a flashta bir hediye bırakmıştım. Ardından ondan kurtulmuş ve şu anki ilişkime başlamıştım. Bütün bunlara sebep olan bu kız iki aydır okulda görülmüyordu. Büyük ihtimal flashtakileri görüp gelmemeye karar vermişti.

Ah Minho ve Jisung demiştim değil mi? Görüp görebileceğiniz en sırnaşık ikiliydi onlar. Sürekli mıç mıç gezer kimseden çekinmeden sürekli öpüşürlerdi. Tabii ben ve Hyunjin onları iğrenerek izlerdik. İki aydır devam eden bu yılışık ilişkilerin şaşırarak izliyordum. Yılışıklıklarını kenara bırakırsak cidden çok yakışıyordular ve birbirlerini koruyup kollamalarına özenerek bakıyordum. Birbirlerine olan saygıları ve yaklaşımları bir helal olsunu hak ediyordu. Benim yüzümden ayrı kalmış olmalarını her hatırlayışımda üzülüyordum. Ne kadar önemli değil deselerde önemli olduğunu biliyor ve kendime kızmama engel olamıyordum. Böyleydi işte onlar, yani Minsung okulun en iyi ikinci çiftiydi. Birincisini söylememe gerek yok herhalde.

Aklıma Jeongin gelirken istemsiz ağzımdan kıkırtı kaçmıştı. Hyunjin'e öleceğim diye yalan uydurup bana yakınlaşmaya çalışan ve soyunma odasında adımla kendini çeken çocuktu o! Evet o çocuk bir ay önce bana gelip Chan'ı ayartmak için taktik istemişti. Onun aşkından ölebileceğini ve yardım etmezsem beni döveceğini söylemişti. Bu şıp sevdi arkadaşımıza ne kadar yardım etsemde Chan ona dönüp bir yere kadar bakmamıştı. Aralarında neler döndüyse şu an flört ediyordular ve ben Jeongin'in Chan'ı da tehdit etmiş olabileceğinden korkuyordum. Fakat tekrar bana bulaşmaması için ağzımı açmıyordum.

Sonra Hyunjin ve ben, biz. Ne çok şey yaşamıştık. İlk dalaştığımız gün geldi aklıma. Elimdeki süt yanlışlıkla üstüne sıçradığında bana kaşlarını çatarak bakmış ve ben özür dilemek üzereyken elindeki kolasını başımdan aşağı dökmüştü. Elbetteki ufacık damlaya karşılık bu yaptığına anlam veremeyip şok olmuş gözlerle ona bakmıştım. Daha sonraki günlerde bu yaptığına karşılık vermeden duramamış o soyunma odasında duş alırken pahalı ayakkabısını parçalamıştım. Ardından aramızdaki bu çekişme çok uzamış birbirimize büyük zararlar vermeye başlamıştık. Şu an ise bu pozisyondaydık: ben onun mis kokusunu soluyordum o ise belimdeki eliyle beni sımsıkı tutuyordu.

basketball court ✣ hyunmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin