t

3.6K 370 330
                                    

Calm down yb geldi

Kitaplarimda yanımda olan insanları gorünce çok mutlu oluyorum ve ımm bu bölümü sana @tzuyoda_once ( ˘ ³˘) ithaf etmek istiyorum

------

İlk defa enerjimin sömürülmediği bir gün olmasının mutluluğuyla son derse girmiştik. Bugün maç yoktu ve ben insanların terini silip bebek gibi sularına kadar içirmek zorunda kalmamıştım. Utanmasalar işerken pipilerini bana tutturacaklardı.

Basketbol sahasını temizleyecek olmanın verdiği bokluk hissi boş verip kafamı sıraya koydum. Sahayı temizlemeye gidene kadar biraz uyusam güzel olurdu. Bugün Hyunjin'in de yüzünü görmemiş olmanın verdiği huzurla direkt uykuya daldım.

Şiddetli bir şekilde omzumdan sarsılmamla kafamı yeni koyduğum yerden kaldırdım. Cantasını sırtlamış Jisung dik dik bana bakıyordu.

"Dersi mi asıyorsun?" Jisung bana aptalmışım gibi baktığında etraftaki insanlar dikkatimi çekti. Kimse yoktu.

"Hayır aptal, zil çaldı ve yarım saattir seni uyandırmaya çalışıyorum." Bu duyduğuma şaşırırken oturduğum yerden kalktım. Cidden okul bitmişti ve ben sanki sadece 3 dakika uyumuş gibiydim.

Çantamı toplayıp spor salonuna girdim. Çantamı her zamanki yerine bırakırken kenarda oturan gözleri kapalı Hyunjin'i görmüştüm. Müdüre bunu başıma diktiği için lanet ederken malzemelerin olduğu yere ilerledim.

"Geç kaldın?" Sesini duymak içimi ürpertmişti. Ona dönmeden yürümeye devam ettim. Ayak seslerini duyduğum esna da bana doğru yaklaştığını hissediyordum.

"Seni ilgilendirmez? Beklemeseydin ve gidip müdüre söyleseydin." İlgisiz çıkartabildiğim sesimle yalancı bir gülüş yerleştirdim yüzüme. Ona döndüğüm esna da çoktan dibimde bitmiş olduğunu gördüm. Bir eli belimde yerini bulurken diğer eli yüzümdeydi. Lia ile onu ifşaladığımdan beridir hiçbir şekilde bir atılımda bulunmamıştı. Bu yüzden dikkatli olmam gerekiyordu. Ondan her an her şey gelebilirdi.

Belimdeki eli yavaşça sırtıma kayarken tüm tüylerim şahlanıp dikelmişti. Bir dokunuşuyla bu hale gelmek o kadar aciz hissettiyordu ki. Kendime engel olamayıp ellerimi göğsüne koymuştum.

"Burada müdür için olduğumu mu sanıyorsun?" Bana verdiği cevap nefesimi tutmama neden olmuştu. Kalbim teklerken yutkunmaya çalıştım. Etkisinin altına almayı çok iyi biliyordu. Ben, nedense bundan şikayetçi değildim.

"Öyle değilse, neden?" Yanağımdaki eli saçlarıma çıkarken bir tutamı işaret parmağına alıp doladı, omuzlarını silkti. Tuttuğumun nefesi verip geri alırken göğüslerimiz birbirine temas etmişti.

"Aramızdaki çekimden dolayı." Ne diyordu bu?

"Aramızdaki çekim mi? Saçmalıyorsun."

Kollarından sıyrılırken aramızdaki ağır hava da dağılmıştı. Onu arkamda bırakıp ilerideki yere saçılmış topları toplamak için ilerledim. Gözümün kenarıyla baktığımda bana dönüp beni izlediğini gorüyordum.

"Sen de aramızdaki bu şeyi hissetmiyor musun? Cidden mi?" Tabii ki hissediyordum. Ancak korkuyordum işte. Hyunjin'e duygusal bir şey hissetmekten, ona bağlanmaktan. Pekala aramızdaki sadece bir cinsel çekim olabilirdi ama kendimi biliyordum.

"Hayır, hisssetmiyorum." Topu yerine yollarken ona baktım.

"İnkâr etmen pek bir işe yaramıyor sanki." Bana doğru gelmeye başlamasıyla olduğum yerde ona baktım. Geri doğru adım atmamak için kendimi zorlamam gerekmişti. Yanıma ulaştığı sırada hiç beklemeden ensemi kavrayıp kendine çekti. Dudaklarıyla buluşan dudaklarımı hiç durmadan öpüyordu. Eridiğimi hissederken ellerim omuzlarını buldu. Elleri ait olduğu yeri, belimi, sıkıca kavrarken beni kendine çekti. Dili dudaklarımı açmam için baskılarken yaptığı bu ani hareketten dolayı kendime gelmiştim. Yarı kapalı gözlerimi gözlerine değdiğinde onunkilerinin sıkıca kapalı oldugu görmüştüm. İstediğini ona verip dudaklarımı aralamış karşılık vermeye başlamıştım. O alt dudağımı hızlı hızlı çekiştiriyor aceleci tavırları ona ayak uydurmama engel oluyordu. Üst dudağını emerken bugün vanilyalı lip balm sürdüğünü fark etmiştim. Dudaklarına son derece yakışan bu tadı tatmak karnımın kasılmasına ve bir seylerin harekete geçmesine neden olmuştu. Dilini dudaklarımda gezdiriyor, belimden kalçama indirdiği eliyle bulunduğu yeri sıkıyordu. Dilinin sonraki durağı ağzımın içi olurken bulunduğu yeri turladı. Dilini emmeye başladığım sırada bacaklarımda artık gücün kalmadığını hissediyordum. Sanki Hyunjin bunu hissetmiş gibi beni kalçalarımdan tutup kucaklamış en yakınımızdaki duvara yaslandırmıştı. Omzundaki ellerim saçlarına çıkarmış, alt dudağını cekiştirmeye başladığım sırada ellerim saçlarına asılmıştı. Artık nefessizlikten öleceğim sırada geri çekilmiştim. Dudaklarımızı ayırdığım zaman çıkan ıslak ses bazı yerlerimin hareketlenmesine sebebiyet vermişken sertleşmemek icin bildigim tüm duaları okuyordum. Hyunjin durmamış boynumu öpmeye devam ederken beni kendine bastırmıştı. Kalçama temas eden sertliği ağzımdan inleme kaçmasına neden olduğu esnada zevkten gözlerimin karardığına yemin edebilirdim. Kafamı sağa doğru eğerken ona daha çok yer açmıştım. Kulağımın altında hissettiğim dili kendimden geçirtmişti. Hassas noktamı bulmuş olmanın zaferiyle dil darbelerine devam ederken gozlerimi hafif araladım.

Zevkten bulanıklaşan görüşüm bize bakan bir insan sülieti gördüğü sırada netleşmisti.

Siktir.

Kendimi birden Hyunjin'in kucağından bırakmış Hyunjin'in anlamaz bakışlarının hedefi olmuştum. Gözlerini üzerimde gezdirdiği sırada kapıdan hala bize şaşkın gözlerle bakan kişiye dikkat kesilmiştim.

"Burada ne oluyor?" Lia'nın ciyaklaması spor salonunda yankılanıp kulağıma doldugu esnada yüzümü buruşturdum. Bana bakan Hyunjin ona doğru dönmüştü. Ne yapacağını merakla izliyor, gözlerimi üzerinden ayırmıyordum.

"Senin burada ne işin var?" Hyunjin'in ilk defa sesini bu denli sert duymak beni şaşırtmıştı. Onunla genelde inatlaşırdık ve sert konuşsa da bu ses tonuna çok uzak konuşurdu.

"Cidden bu mu söyleyeceğin, Hyunjin? Biri sevgilin şu an başkasıyla sevişyor diye mesaj atıyor ve bu doğru çıkıyor!" Lia'nın ses tonu daha da yükselmişti. Ne yapacağımı bilmiyordum. Pekala ona mesaj atan kişiyi az buçuk tahmin edebiliyordum.

"Biz sevgili değiliz, Lia. Yatak arkadaşlığından fazlası değil aramızdaki şey." Bize doğru yürüyen Lia yüzünü buruşturup üzerime atılmaya çalıştı. Ancak aramızdaki Hyunjin engeli buna mani olmuştu. Şaşkın bakışlarla Hyunjin'e bakarken o sinirli bir şekilde Lia'ya bakıyordu.

"Ne demek sevgili değiliz? Bunu demene bu sürtük sebep oldu, değil mi? Bırak yolacağım şunu." Hyunjin, Lia'yı geri doğru ittiğinde tamamen önüme geçmiş kızı görmeme de engel olmuştu.

"Defol git Lia. Ona sürtük demeden önce kendinin hangi sıfatı hakettiğini düşün." Lia kaşları çatılı Hyujin'e bakıp arkasını döndü ve spor salonundan ayrıldı.

Derin bir nefes bıraktığım sırada Hyunjin bana döndü. Az önceki tüm havası dağalıp alaylı bir yüz ifadesine bürünmüştü.

"Aramızdaki çekim mi? Saçmalıyorsun." Alay geçtiği belli bir şekilde beni taklit etti. Ellerini göğsünde bağlayıp kafasını yana eğdi.

"Yardım edeceğim." Tek kaşım kalkarken dediğini anlamaya çalıştım.

"Neye?" Bakışları alt tarafıma doğru gittiğini gördüğümde omzuna bir yumruk indirmiştim.

"Siktir git." Çatılı kaşlarımın arasına parmağını bastırmış gülerek kolunu omzuma atmıştı.

"Fesat. Spor salonundan bahsetmiştim." Göz devirdiğim sırada bir yumrukta karnına geçirmiştim.

-----

Bu kadar geç geldiği için özürlerimi sunarım. Moralim bok gibiydi ve yazamıyordum. Yazdığım bölümler tatmin edici olmuyordu ancak bu bolüm biraz olsun içime sindi. Şu an mükemmelim bölümler tüm hızıyla gelecek inş

Gercek sürtükle tanışın;

Sizce Lia'ya mesajı kim attı?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sizce Lia'ya mesajı kim attı?

Umarım beğenmişsinizdir öpdümmmmm seviliyorsunuz<3

basketball court ✣ hyunmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin