İzmir depremini yaşayan herkese çok geçmiş olsun, umarım hepiniz iyisinizdir
:( bölümü bu yüzden yayımlamayacaktım ancak sınav haftama girdiğim için son iki bölümü atıp buradan gitmem gerekiyor.Bu user hayat enerjisi cekilmis gibi hissediyor👍
İyi okumalar
---------
Hyunjin ile el ele basketbol sahasından çıkmış yolda yürüyorduk. Güzel geçen birkaç saatin ardından günüm yorgun ve acı dolu bir şekilde devam ediyordu. Ancak şikayetçi olduğum pek söylenemezdi.
"Deli ediyorsun beni Seungmin." Gözlerim yanımdaki bedeni bulurken bir süre ıslak saçlarına baktım. İkinci postayı duşta yapmıştık bundan ötürü ıslandığımız için yıkanmıştık da.
"Sende beni Hyunjin." Omuz silkip elini daha sıkı tuttum. Hyunjin tuttuğum elini bırakmadan üstümden geçirip belime sarılmıştı.
"Çok aptalca davrandık." Haklıydı. Doğru dürüst konuşmak yerine sürekli yanlış anlaşılmalara sebep olup birbirimize anlatmadan saçma işlere kalkışmıştık. Kafamı sallayıp onu onaylamış daha sonra arkamdaki omzuna yaslanmıştım. O da belimdeki kolunu sıkılaştırıp beni kendine biraz daha yaslamıştı. Yüzümdeki gülümsemeye engel olamayarak neden sokak ortasında bu pozisyonda olduğumuzu düşünüyordum.
İrkilmemi sağlayan telefon sesiyle Hyunjin'den ayrılmıştım. Kim olabileceğini tahmin etmekle birlikte telefonu cebimden çıkarttım. Ekranda gördüğüm isimle şaşırmazken göz devirdim. Bakışlarım ekrana bakan Hyunjin'in yüzüne takıldı bir süre. Kaşları çatık boş boş telefonumun ekranına bakıyordu.
"Im, merak etme. Bitirdim her şeyi. Büyük ihtimal flashı fark etti ve bu yüzden arıyor." Hyunjin'e son bir bakış atıp telefonu cevaplandırdım.
"Seungmin, benden ayrılamazsın. Tamam mı?! Mahvederim seni de o Hyunjin piçini de! Anladın-" Aptal kızın daha fazla konuşmasına dayanamarak kapattığımda flashı hala açmamış olduğunu anlamıştım. Açıkçası uğraşmaya değmezi, bu yüzden Hyunjin ile olan huzurlu vaktimden çalıp gereksiz birini düşünerek geçirmeyecektim.
"Bana gidelim mi?" Hyunjin işaret parmağını bileğimden sürterek omzuma getirdiğinde bana yaramaz bakışlar atıyordu. Ellerimle yanaklarını sıkıca kavradım, yüzünü yüzüme yaklaştırırken yüzümdeki yalancı gülüşle heyecanlı bakışlar atıyordum.
"Popom çelikten değil benim." Gülüşümü bozmadan kafasını geriye ittirdikten sonra yolda yürümeye başladım. Arkamdan mızmızlanmalarıyla geldiyorken bu tavrına göz devirdim. Kaç tur yapmıştık! Neyine yetmiyordu?
"Ne doyumsuz adammışsın meğer." Dedim, bana yetişip elimi tuttuğunda. Kafasını hiç çekinmeden sallarken şaşkınca ona baktım, utanması da yoktu yahu!
"Doyumsuzluk demeyelim de her şeyi sana sakladım diyelim." Konuşmanın tekrar bel altına gittiğini fark ettiğimde durdurmam gereken kısma gelmiştik.
"Pisleşme." Hyunjin omuz silkip yüzündeki gülümsemesi genişlerken yanağıma sulu bir öpücük bıraktı. Benimle böyle ilgilenmesi kesinlikle kalbimin sağlığı için zararlıydı. Yüzüne bakmak bile içimi karıncalatıyor zamanın nasıl geçtiğini fark etmeme bile engel oluyordu.
"Ne oldu? Neden böyle bakıyorsun?" Yüzündeki bakışlarımı çekerken yine aynısı olması hakkında düşünüyordum.
"Nasıl bakıyorum?" Flört eder gibi konuştuğumda daha çok dibime girmişti. Eli belimi bulurken yine yolun ortasında saçma bir pozisyonda durmamıza sebep oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
basketball court ✣ hyunmin ✓
Fanfiction[Tamamlandı] Aldığı ceza yüzünden basketbol sahasını temizlemek zorunda kalan Seungmin, her seferinde kendisini Hyunjin ile bir yakınlıkta buluyordu. Başlangıç: 01.07.20 Bitiş: 02.11.20