Geri döndüğümde diğer şarkıya geçtim ve ardından yine birkaç parça daha çalarak canlı müziği sonlardırdım.
Yine asıl pozisyonum olan garsonluğa döndüğümde Ege'nin çoktan gitmiş olduğunu fark ettim.
Saat 11'i geçerken kimseye çaktırmadan esnemeye başladım."Artık gidebilirsin" Buseye döndüm.
"Sizinle kalmak istiyorum ama uykum geldi" kafe, gece 12-1 civarı kapanıyordu.
"Işler bitti neredeyse, zaten müşteriler de azaldı. Bundan sonrasını biz halledebiliriz." Cevap vermemi beklemeden tekrar konuştu.
"Iyi geceler" 'e'leri uzatıp şirin bir şekilde yanağımı öptükten sonra gülümsedim bende aynı şekilde-biraz kaba olsa da- yanağından öptüm. Ne yapayım çok seviyorum şu manyağı.
Paltomu ve atkımı giyerken hâlâ çalışan ömerle gözgöze geldim, masadan ayrılıp gülümseyerek yanıma geldi.
"Çıkıyor musun?" Gülümsedim.
"Evet"
"Tamam biraz bekle bende çıkacağım zaten tek gitme."
"Tamam o zaman" sonra devam ettim.
"Ayrıca tek gidebilirim biliyorsun ama sohbet ederek yürümek daha zevkli" küçük bir kahkaha attı. Birilerine ihtiyacım olduğunun düşünülmesini istemediğimi iyi biliyordu.
"Tamam Bade tamam, 5 dakikaya geliyorum otur şurada" beni omuzlarımdan tutup yanımdaki sandalyeye oturttu ve ardından hızlıca içeri geçti. Telefonumla oynamaya başlamıştım ki çoktan yanımdaydı.
"Hadi gidelim"
"Ne kadar çabuk geldin" diyerek güldüm. Kafedekilerle vedalaştıktan sonra ömerle eve doğru yürümeye başladık.
Cebinden sigarasını çıkarttı. Paketi bana uzattığında bir tane aldım.
Kendi sigarasını yaktıktan sonra dudaklarımdaki sigarayla ona yaklaştım. Annem ve babam görseydi eğer, kesinlikle çok kızar ve üzülürlerdi. Üzgünüm, ne kadar şarkı söylemek beni ben yapsa da çok masum ve temiz bir kız değildim.Ömere baktım
"Zeyneple nasıl gidiyor?" Sigarasını üfledikten sonra yola bakarak cevapladı."Güzel her zamanki gibi işte." Basit bir cümle kurmuştu ama ömeri tanıyordum. Zeyneple birbirlerini çok seviyorlardı.
"Bugün kafedeki çocuk ne iş?" Gülerek saçma sapan bir ima da bulunmuştu. Ciddiyetle cevapladım.
"Çocukla evlenicez bebeğim" diyerek dalga geçtiğimde daha çok güldü.
"Ay ömer her seferinde beni birileriyle ayarlamaya çalışıyorsun" dediğimde yüzündeki gülümseme silinmeden bana döndü.
"E kızım biz nerdeyse evleneceğiz senin liseden bu yana bir tane düzgün ilişkin olmadı napalım."
"Bıktım valla sizden gidin evlenin anasını satayım. Bende artık 100 yaşına geldiğimde yavru köpeklerime şarkı söylerim" cümlem ikimizide güldürmüştü.
"Bence o kadar ümitlenme. Yavru köpeklerinle sana mutluluklar demek isterdim ama sence buse seni bekar bırakır mı?" Derin nefes aldım ve korkuyla gozlerimi büyüttüm.
İkimizde aynı anda"Berat" dedik. Ömer gülerken ben ise hiç ama hiç olmasını istemediğim bu düşünce ile şimdiden olacakları hâyâl ediyordum.
"Allahım sen nasip etme"
Berat, canım arkadaşım Buse'nin kuzeniydi. Üniversitedeyken Buse'nin ısrarları üzerine birkaç arkadaşımızla dışarı çıkmıştık. Tabiiki Berat da onların içindeydi.
Zaman ilerledikçe ben ne kadar uzak kalmak istediysem Berat bir o kadar bana yaklaşmaya çalışmıştı. Artık bir yere gideceğimiz zaman "Bana bak buse eğer Berat da geliyorsa seni ilk elime geçen şeyle orada öldürürüm" diye tehdit ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐊𝐚𝐲𝐛𝐨𝐥𝐮𝐲𝐨𝐫𝐮𝐦(𝐇𝐮𝐳𝐮𝐫 𝐤𝐚𝐟𝐞)
Literatura Feminina"Ben senin yüzüne baktıkça ailemi hatırlıyorum Ege!" Söylediğim sözler sonrasında gözlerimin önünde yıkılışını izledim. Gözlerinden geçen her duyguyu, her bir zerremde hissettim. "Özür dilerim" diyebildi sessizce. Belki saniyeler belki dakikalar v...