Soğuk bir sonbahar günüydü. Ağaçlardaki yapraklar rüzgarın etkisiyle yavaş yavaş yere doğru dökülüyordu. Her yer yapraklarla kaplanmıştı. Yapraklar, hüzünlü bir renk katmıştı etrafa. Rüzgar soğuk ve ürpertici bir havayla esiyordu. Çaresizdi kadın. Rüzgar onun tüm sevinçlerini de beraberinde götürüyordu. Ama o sadece izliyordu. İçini hüzün kaplamıştı. Sağ eli, sol bileğine gitti. Kesikleri, acıyordu hala. Hiç sevmezdi sonbaharı. Sonbahar, geçmişi hatırlatırdı ona. Avazı çıktığı kadar bağırmak, bütün biriktirdiği gözyaşlarını bırakmak istiyordu artık. Çaresizdi. Çaresiz, ve kimsesiz. Düşen her yağmur damlası, bir anısıydı canlanan. Çıplak ayakları biriken yağmur damlalarının oluşturduğu küçük çukurlardaki suyla birleşti. İçi ürperdi kadının. Duvara yaslandı. Ayakta kalmaya çalışıyordu. Yapamadı. Bir kez daha küfretti çelimsizliğine. Yağmur damlalarını izledi. Saatler geçmişti, farkında değildi. Yok oluyordu, ama kimse bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE: Psikolojisi Bozuk Olanından
Romance"Normal bir psikoloğun hayatından daha tuhaf bir hayatım vardı. Bunca hastayı aynı seansta toplamak hangi zekinin aklına gelirdi merak ediyorum doğrusu."