Media: Bora Yükselir
-
"Bırak kolumu canımı yakıyorsun!" diye bağırdım. Arkamdaydı, kim olduğunu bilmiyordum ama canımı yakıyordu. Korkuyordum. Canım acıyordu. Ağlamaya başlamıştım, bileğimdeki elini daha da sıktı. Durmadı. Durduramadım. Güçlüydü. Nefesini boynumda hissediyordum. Gözyaşlarım ardı ardına akıyordu. Yavaş yavaş belime indirdiği elini en son bacaklarımda hissetmiştim. Eteğimi kaldırıyordu. Engel olmaya çalışıyordum, başarısızdım. İşim burada bitecekti. Gülüşünü hissedebiliyordum. Dudaklarını omzuma değdirdiği an gözlerimi kapatıp tüm bunların bir rüya olması için yalvarmaya başlamıştım. Bir ışık vardı. Gözlerimi açtığımda karşımda duran arabanın farlarını fark ettim. Ellerini üzerimden çekmişti. Hatta, kaçışını izliyordum. Ayakta durmaya çalışıyordum ama yapamamıştım. Yerdeydim. Çaresizdim. Bitmişti.
-
"Nefes, uyan!"
Bora'nın sesiyle kendime geldiğimde tüm bunların aptalca bir kabus olduğunu fark etmiştim. Bora korkmuş gözlerini gözlerime kitlemişti. Gözyaşlarıma engel olamamıştım. Bora'nın karşısında yine çaresizdim. Yine ağlıyordum.
"İyi misin? Ben, çığlıklarını duydum ve," cümlesinin bitmesine izin vermeden sarıldım ona.
"İyiyim." diyebilmiştim. Değildim. Bunu o da biliyordu.
Bora hala teselli etmeye çalışıyordu.
"Bora sus artık" dediğimde yüzündeki şaşkınlığın sonrasından gelen o kocaman gülümsemesi benim de gülümsememi sağlamıştı.
"Biraz daha oyalanırsak Hazel bizi öldürmeye gelebilir. Kalk hadi" diyip odamdan çıkmıştı.
Hala arkasından bakıyordum.
İyi ki vardı.
Ve Hazel.. Bora'yı yine kahvaltıyla tehdit etmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE: Psikolojisi Bozuk Olanından
Romance"Normal bir psikoloğun hayatından daha tuhaf bir hayatım vardı. Bunca hastayı aynı seansta toplamak hangi zekinin aklına gelirdi merak ediyorum doğrusu."