Hastaneden çıkıp, doğruca eve gitmiştik. Birkaç saat sonra Batı ve Güneş uyuyakalmıştı. Televizyon açık kalmıştı tam kapatmaya giderken Poyraz'ın önüme çıkıp "Elektrik parasını babaları ödüyor zaten" demesiyle kahkaha atmam bir olmuştu. Karnımın acıktığını fark ettiğimde Poyraz'la birlikte mutfağa gidip yemek yemeye karar verdik.
Bir saate yakın bir süre sonra masa dahil her şey hazırdı, Batı ve Güneş ise hala uyuyordu. Poyraz'ın Batı'nın kulağının dibinde birden "Batı pantolonun nerde!" demesiyle Batı'nın yerinden kalkıp elini önüne tutup etrafında dönerken "Pantolonum nerde!" diye bağırmasıyla Güneş'de uyanmıştı. Poyraz kahkaha atarken etrafı kırıp dökmeye başlamıştı. Batı pantolonunun üzerinde olduğunu fark ettiğinde hepimiz deli gibi gülüyorduk. Poyraz'a attığı yumruk sonrasında ortam biraz gerilmişti. Daha fazla sürdürmeyip masaya oturduk.
Güneş'in yemekleri koklamasına anlam veremeyen bakışlarımız sonrasında "Ne? Çok güzeller." demesiyle Poyraz yine kendini övmeye başlamıştı.
Yemekten sonra masadan kalkan ilk isim Batı olmuştu. Ardından Poyraz, ve sonra Güneş. Masayı toplamak bana kalmıştı ki, hiç de bunu yapacak halde değildim.
Tabikide yaptım (:
Bunun intikamını alacaktım.
Herkes salonda oturken mutfağa bulduğum krem şantiyi avucuma sıktım. Sessizce salona doğru gittim. Poyraz bana bakıyordu, ama ellerimi henüz fark etmemişti.
"Güneş ve Batı" dediğimde bana döndükleri an suratlarına yedikleri krem şantiyle bi an sarsılmışlardı.
Batı'nın kendine gelip koltuktan kalkıp beni kovalaması bir olmuştum ki yere düşüp suratıma yediğim tokat da durumu 2-1 hale getirdi.
Bu burda bitmiyor Batı bey.
10-15 dakika sonra elimizi yüzümüzü yıkayıp salondaki koltuklarda birbirimize ölümcül bakışlarımızı atıyorduk. Çok komiklerdi.
Güneş'in "Hadi film izleyelim" demesiyle hepimiz Poyraz'a dönmüştük.
"Kol gibi fatura girecek, kız hala film diyor. Ayedaş'tan tanıdık mı var Güneş?"
"Ohoo olmaz mı ya, bizim bütün sülale orda."
Sonrasında havada uçuşan yastıklar...
Gece 2-3 gibi hepsi bir yerlerde uyuyakalmıştı. Çok komik görünüyolardı. Baktığınızda gülmemek elde değildi. Fotoğraflarını çektiğimde kapatmayı unuttuğum flash yüzünden Poyraz uyanır gibi olmuştu, ve neyse ki uyanmamıştı.
Mutfağa gidip kahve yaptıktan sonra yere kadar uzanan büyük camlarının önündeki koltuğa oturmuştum. Perdeler henüz kapalı değildi, şehrin ışıkları içeriye loş bir ortam katıyordu. Kenarda duran telefonumun ekranındaki "Bora" yazısını görünce Poyraz'a dönüp kontrol ettim. Kısa bir süre sonra telefonu açtım.
"Prenses," Bora'nın sesi, ağlamış gibiydi. Çok, derindi.
"Bora, sen iyi misin?" Korkmuştum. Bora'nın başına bir şey gelmesinden korkuyordum.
"İyiyim, sadece seni çok özledim."
Yan koltuktaki öksürük sesiyle Poyraz'la göz göze gelmiştik.
"Nefes, bir sorun mu var?"
"Yok hayır, Güneş uyandı sanırım, şimdi kapatmam gerekiyor."
Bir kaç sevgi sözcüğü ardından telefonu kapatabildik. Gözyaşlarımı Poyraz'dan gizlemeye çalışıyordum.
"Ben de özledim Nefes. En çok da ben." dedi ve gitti. Poyraz yanımdan gidince gözyaşlarımı daha fazla tutamadım. Üst kata çıkıp kendimi banyoya kitledim. Hıçkırıklarım duyulmasın diye suyu açmıştım. Kısa süre sonra yüzümü yıkayıp banyodan çıktım.
Odama girdiğimde Poyraz yatağımın üzerinde tavanı izliyordu. Kapıyı kitleyip yanına gittim. Yatağa oturdum. Arkamda kalmıştı. Ellerimi iki yana koydum. Elini elimin üzerine koydu. Sonra da belime. Benim olduğum tarafa dönüp ellerini belime doladı.
Yanında uzandım. Uyumak istemiyordum fakat gözlerim acıyordu. Uyandığımda yanımda görmek istediğim tek insanlar birlikte uyuyor, yanımda uyanacağından bir türlü emin olamıyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE: Psikolojisi Bozuk Olanından
Storie d'amore"Normal bir psikoloğun hayatından daha tuhaf bir hayatım vardı. Bunca hastayı aynı seansta toplamak hangi zekinin aklına gelirdi merak ediyorum doğrusu."